Güncelleme Tarihi:
Fransa Alsace Şarap bölgesinin başkenti olan Strasbourg, 1949 yılından bu yana AB görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Strazburg’da Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bulunuyor. Bu nedenle Avrupa Birliği’nin Brüksel’den sonraki ikinci önemli şehri olan Strazburg, ‘Avrupa’nın Başkenti’ ünvanını taşıyor. Aynı zamanda bu şehrin en önemli özelliklerinden biri de, Noel zamanı kurulan pazarları. Bu nedenle Strazburg, Avrupa’nın ‘Noel başkenti’ olarak da biliniyor. Şehir doğrudan Almanya sınırında yer aldığından ve tarih boyunca Almanya ve Fransa arasında birkaç kez el değiştirdiğinden, hem Alman hem de Fransız kültürü ve mimarisi etkilerini taşıyor...
GOETHE’NİN YAŞADIĞI ŞEHİR
Ünlü Alman yazar Goethe’nin bir süre yaşadığı ve öğrencilik yaptığı şehir, Gutenberg’in matbaayı burada icat etmesiyle de ünlü. Hangi mevsim mi gideceksiniz? Hiç fark etmez. Alsace tam anlamıyla dört mevsimin bölgesi. İlkbahar aylarında ve yazın çiçeklerle dolu sokakları, sonbahardaki renk cümbüşü, kışın karlar altında kalan masalsı evleri ve muhteşem yılbaşı süslemeleriyle her mevsim görsel bir şölen yaşayabileceğiniz bir bölge. Alsace şarap yolu rotasının başkenti ve en güzel duraklarından biri olan Strazburg’u gelin birlikte keşfedelim.
TAM BİR KARTPOSTAL
Bu arnavut kaldırımlı güzel sokakların içine dalıp kaybolmak hissi gerçekten inanılmaz. Barrage Vauban (Vabuan Barajından )Ponts Couverts köprülerine kadar olan bölge: La Petite Fransa’da, Strazburg’un en ünlü motiflerinden biri olan dört kuleli Ponts Couverts köprüleri ve Vauban Barajı’nın seyir terası bulunuyor. Bu seyir terasındaki manzaranız ise; arka planda ki Paulskirche ve Strazburg Katedrali ile tam bir kartpostal motifi sunuyor. 1690 yılında inşa edilen Vauban Barajı, savunma amaçlı yapılan bir baraj. Olası bir saldırı sırasında İll Nehri’nin su seviyesini yükseltip, düşmanın şehre geçişini engellemeyi hedeflemiş...
SAVUNMA AMAÇIL YAPILMIŞ
Ponts Couverts: 17. yüzyılda yapımı sonlanan, 3 köprü ve 4 kuleden oluşan savunma amaçlı yapılan bir yapı. Kapalı köprüler anlamına gelen bu yerde zamanında köprüler tahtalarla kaplı olduğundan bu ismi almış. Barajın oluşturduğu geçide geldiğinizde gözlem terasına mutlaka çıkın. Tarihi şehir surunun bir parçasını oluşturan Ponts Couvert’ten aşağı doğru yürüdüğünüzde, Strazburg’un belediye binasına geliyorsunuz. İki tarafı kanalla çerçevelenmiş küçük bir adada pitoresk bir konumda bulunan belediye binasının girişi yaz aylarında harika bir çiçek sergisiyle dekore ediliyor. Buradan Place Benjamin-Zix’e doğru yürüyün. Sıcak günlerde kafe ve restoranların, sandalye ve masalarını yaşlı ağaçların gölgeli dalları altına serdiği mekanlarda oturup etrafınızdaki koşuşturmayı izleyebileceğiniz bu meydan mola vermek için ideal. Benjamin-Zix Meydanı’nda 1572 yılında inşa edilmiş tarihi bir tabakçı evi olan ve Strazburg’un en ünlü ve çarpıcı binalarından biri olan Maison Des Tanneurs binası bulunuyor. Binanın içerisinde günümüzde, geleneksel olarak hazırlanan lahana turşusu yemekleriyle ünlü bir restoran var.
STRAZBURG’A DAİR FAVORİ MEKAN
Aziz Paul Kilisesi (Saint-Paul De Strasbourg Eglise): Aziz Paul Katedrali, şehrin tarihi bölgesinin yakınında harika manzarasıyla sizleri kendine hayran bırakacak bir kilise. Aziz Paul Kilisesi’ni, özellikle kilisenin önündeki köprüden bir sonraki köprü olan Gallia’dan seyredebilirsiniz. Aziz Paul Kilisesi’ne doğru yürürken, Quai des Bateliers’ten sağa doğru ilerlerseniz gerçekten de büyüleyici bir dükkân olan ‘Butik de Créateurs - Le Générateur’e özellikle bir göz atmanızı öneririm. Sokağın sonunda Strazburg’a dair diğer bir favori mekân olan Asya restoranı ‘East Canteen’ bulunuyor, buradaki Japonya’nın geleneksel okonomiyaki kreplerini mutlaka deneyin! Eski şehrin hemen dışında ama yine de East Canteen Restoranı’na sadece 500 metre uzaklıkta bulunan Kedi Cafe’si ‘Chatperlipopette’ kadife dekorasyon ve kedi severlerin çok beğeneceği bir mekân. Eğer sizi heyecanlandıran kediler değil de iyi bir şarapsa, varış noktanız dünyanın en eski fıçılarında yıllandırılmış şarabının, etkileyici kubbeli bir mahzende dinlendiği ‘Cave des Hospices Strasbourg’u olmalı, buraya mutlaka bir göz atmanızı öneririm.
Grande İle’deki tarihi eski Strazburg kentini keşfedin: Grand İle ‘Büyük Ada’, Strazburg’un tarihi eski şehri. 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı; ilk kez bir şehir merkezinin tamamı bu listeye girdi. Şehir merkezinin ortasında, İll Nehri ve Canal du Sahte-Rempart ile şehrin geri kalanından ayrılan bir ada olan Grande İle’de, Strazburg’un en ünlü turistik yerlerinden bazılarını bulacaksınız.
GOTİK MİMARİSİYLE STRAZBURG KATEDRALİ
Strazburg Katedrali: Gotik tarzda inşa edilen katedral, 142 metre yüksekliğinde ve 51 metre genişliğinde etkileyici bir yapıya sahip. Katedral dış cephesiyle olduğu kadar içerisiyle de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Strazburg Katedrali’nin en önemli özelliklerinden biri de gece saat 01.00’de 13 kez çalan, dünyanın ve ayın yörüngesinin yanı sıra gezegen sistemimizin çeşitli yörüngelerini gösteren dünyadaki tek saat olan Astronomik Saat. Eğer kondisyonunuz yeterli ise 332 basamaklı merdivenlerden kulenin seyir platformuna çıkın asla pişman olmazsınız. Burada karşınıza çıkan unutulmaz panoramik manzaraya hayran kalacağınız garanti. Bu seyir platformundan açık bir havada inanılmaz güzel manzarasıyla ‘Kara Orman’a ve Alcas’a kadar uzanan yolu ve ayrıca sayısız pencereli tüm yarı tahta tarihi evleri gözlemleyebilirsiniz. Işıklandırılan Strazburg Katedrali daha bir ihtişamlı görünüyor: Gotik mimarinin muhteşem bir örneği olan katedralin pembe kumtaşı cephesi saate ve gökyüzünün rengine göre değişiyor. Hele bir de akşamları ışıklandırmaların devreye girmesiyle birlikte sanki yüzlerce heykel duvarlardan fırlayacakmış gibi canlanıyor. Bu mükemmel ışıklandırma gösterisini kaçırmayın derim.
Katedral’in hemen yanındaki ‘Kammerzell’ evinin özenle tasarlanmış cephesi de yakından incelenmeye değer. Grande Île’nin merkezi pazar meydanı olan yaz kış hareketli meydanı Kleberplatz: Muhteşem güzel ev cepheleri ile dolu bu meydanda düzenli olarak haftalık pazarlar ve bit pazarları kuruluyor. Özellikle kitap kurtlarının ilgisini çekeceğini düşündüğüm kitap bit pazarı da her cumartesi sabah 09.00’dan akşam 18.00’e kadar, bu meydanda kuruluyor.
Strazburg şehrinin olmazsa olmazları: Rue Mercière’den Liebfrauenmünster’in görünümünü izlemek. Kléberplatz yakınındaki Tzatzi restoranı: Rengarenk tıpkı bir ormanı andıran tarzıyla tamamen hip bir atmosferde Akdeniz ve Doğu’ya özgü harika otantik yemekler servis ediliyor. Öğle yemeği için Tzatzi’ye gittiyseniz ve midenizde biraz da tatlıya yer kaldıysa öğleden sonra ‘What the Cake’ Cafe’ye uğrayabilir ve kendinize inanılmaz lezzetli bir hindistan cevizi cheesecake ısmarlayabilirsiniz!. Gittiğiniz şehirleri, benim gibi tekne turu yaparak da gezmeyi sevenlerdenseniz, açık ve kapalı seçenekleri bulunan tekne turlarını Strazburg’da bulabilirsiniz. Ancak açık tekne turunu tercih etmenizi öneririm. Ben şehri güneş batarken turlamak istediğimden en sonki tekne turuna katılmayı tercih ettim ama maalesef kapalı tekne turuna denk geldim. Bu yüzden biletinizi alırken açık veya kapalı olup olmadığını sormayı unutmayın. Biletler katedralin yakınında bulunan ofiste satılıyor.
PERİ MASALLARI DİYARI COLMAR
Strazburg’un renkli şehir hayatına doyduysanız ve zamanınız da varsa, Alsace’nin büyüleyici köylerine hiç değilse günübirlik bir gezi yapmanızı tavsiye ederim. Benim kişisel favorim, Strazburg’dan 35 dakikalık bir tren veya otobüs yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Colmar kasabası: İddiasına girerim bu şehrin büyüsüne kendinizi kaptıracak ve tekrar görmek isteyeceksiniz. Colmar, nefis şaraplarından, pastel tonda kibrit kutularını hatırlatan rengarenk ahşap evlerine, arnavut kaldırımlı dar caddelerinden, içinden kanallar geçen ‘Küçük Venedik’ine kadar adeta peri masallarını andırıyor. Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip bu küçük şirin mi şirin kasabayı keşfetmek için tekrar geleceğiniz garanti. 170 km’lik Alsace Şarap Rotası’nın en güzel duraklarından biri olan Colmar’ın çevresinde bulunan Eguisheim, Riquewihr ve Ribeuville kasabaları da en az Colmar kadar güzel ve mutlaka görülmesi gereken kasabalar arasında.
AVRUPA’NIN EN GÜZEL KÖYÜ EGUISHEIM
Equisheim 2013 yılında Avrupa’nın en güzel köyü seçilmiş ve gerçekten de inanılmaz güzel ve şirin bir köy. Köyün etrafında dolaşan çember biçimli gezi yolunda dolaşırken, insan kendini sanki bir masal köyünde gibi hissediyor. Eguisheim, Colmar’ın güneyinde Colmar’a 7 km uzaklıkta gerçekten şirin mi şirin bir köy hızlı bir turla 2 saatte rahatlıkla keşfedebilirsiniz.
ŞİRİN BİR ORTAÇAĞ KASABASI
Riquewihr Alsace Şarap yolunun en güzel noktasından biri bence. Riquewihr, çevresi düzenli üzüm bağlarıyla çevrili şirin bir ortaçağ kasabası. Rengarenk kibrit kutusu evleri ve dik patika yollarıyla muhteşem bir güzelliğe sahip. Şehrin içini yürüyerek dolaştıktan sonra, bir gezi trenine atlayıp çevredeki üzüm bağlarını gezebilir ve Riquewihri kuş bakışı seyredebileceğiniz en yüksek noktaya tırmanmanın zevkini yaşayabilirsiniz. Bu kasabanın, Fransa’nın en güzel 100 şehrinden biri ünvanını boşuna taşımadığını şehri gezdikten sonra siz de anlayacaksınız. Riquewihri çevreleyen surlarsa ayrı bir güzel. Arnavut kaldırımlı ve yarı ahşap evlerle dolu olan Rue du General de Gaulle caddesi ve ona açılan bütün ara sokaklara girmenizi tavsiye ederim, birden karşınıza büyüleyici bir arka bahçe çıkabilir bu yüzden şehri gezmek için gerekli vakti ayarlayın.
RIBEAUVILLE KÖYÜ
Merkez bir cadde üzerinde konumlanmış yine şirin mi şirin, pastel renkli kibrit kutusu evleri ve harika manzarası olan bir kasaba. Ayrıca yazımın başında da belirttiğim gibi bu kasabalara isterseniz günü birlik Colmar’dan kalkan şehir otobüsü ile gidebilirsiniz.
Kaysersberg: Bu köyü ziyaret edenlerin ilgisini çeken şey sadece eski köy merkezinin dar sokakları boyunca sıralanan süslü yarı ahşap evleri değil, aynı zamanda Pont Fortifié köprüsünün hemen yanındaki 10’dan fazla farklı, lezzetli tatlı çeşidi satan küçük fırınlar, lezzetli krakerler.