Strauss görseydi, herhalde çıldırırdı
Güncelleme Tarihi:
Almanya’da 8 Ekim’de Bavyera ve Hessen’de Eyalet Parlamentosu seçimleri yapılacak. Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, seçimler bu hafta sonu olsa, Hessen’de CDU yüzde 30, SPD yüzde 19, Yeşiller yüzde 19, AfD yüzde 16, FDP yüzde 7 oy alacak. Sol Parti ise yüzde 3’ü geçemeyeceği için parlamento dışı kalacak.
FDP ise yüzde 4 oy alarak yüzde 5 barajını aşamayacağı için parlamentoya giremeyecek.
Bavyera’ya dönük bu ve benzer verileri gördüğüm zaman hep aklıma CSU’nun eski lideri ve Bavyera’nın eski Başbakanı Franz Josef Strauss gelir.
Strauss, aralıksız olarak 1961-1988 yıllarında CSU Genel Başkanlığı ve 1978-1988 yıllarında da ölünceye kadar Bavyera Eyalet Başbakanlığı yaptı.
1950’li yıllarda da Almanya’nın ilk Başbakanı Konrad Adenauer’in kabinesinde Federal Özel Görevler Bakanı, Federal Atom Sorunları Bakanı ve Federal Savunma Bakanı olarak görev aldı.
Hatta Kurt Georg Kiesinger dönemde Federal Maliye Bakanlığı’nı bile üstlendi.
1983 yılında Bavyera’da aşırı sağcı Cumhuriyetçiler’in (REP) kurulmasına en sert tepkiyi Staruss gösterdi.
1985 yılında Franz Schönhuber (Bodrumlu Franz-Bodrum’da yazlığı vardı) başına geçince REP gücünü artırdı.
Hatta 1989 yılında yüzde 7.1 oy alarak Avrupa Parlamentosu’na bile girdi.
Bremen ve Baden-Württemberg’de Eyalet Parlamentosu’na da.
REP’in muhafazakâr kanadın seçmenlerini ‘çalacağını’ çok iyi bilen Strauss, tavrını koydu...
Ve “CDU/CSU’nun sağında demokratik meşru bir partiye yer olmamalıdır” diyerek REP’e savaş açtı.
CSU Bavyera’da hep en güçlü partiydi.
Hâlâ da öyle...
‘EN GÜÇLÜ İKİNCİ PARTİ’
Ama 1966 yılından 2008 yılına kadar Bavyera’da tek başına iktidarda bulunan ve tüm seçimlerde yüzde 50’nin üzerinde oy alan, hatta 1970 yılındaki seçimlerde yüzde 62.1’e ulaşan CSU’nun oy oranı 2018’de yüzde 37.2’ye düştü.
Bunda hiç şüphesiz liberal-muhafazakâr FW ve sağ popülist AfD’nin güçlenmesi etkin rol oynamıştır.
Evet...
2018 yılındaki Bavyera seçimlerinde yüzde 11.6 oy alan FW’nin bugün yüzde 16 oy toplaması beklenmektedir.
Aynı seçimlerde yüzde 10.2 oy alan AfD’nin de yüzde 12’yi geçmesi.
Federal düzeyde ise ırkçı, Yahudi düşmanı, İslam düşmanı, göçmen karşıtı politikalarla oy avcılığı yapan AfD, CDU/CSU’nun ardından “Almanya’nın en güçlü ikinci partisi” konumuna yükselmiştir.
Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa, CDU/CSU’nun yüzde 26, AfD’nin yüzde 23, SPD’nin yüzde 18, Yeşiller’in yüzde 13, FDP’nin yüzde 7 ve Sol Parti’nin yüzde 5 oy alması beklenmektedir.
Evet...
*
Franz Josef Strauss’un tedirginliğinin ‘boşuna olmadığı’nı göstermektedir bu veriler.
Yalnız Bavyera’da değil, Almanya’da “tehlike çanlarının çalmaya başladığı” yönünde ciddi bir sinyaldir bu gelişme.
Almanya’da ‘Birlik Partileri’ olarak bilinen CDU/CSU’nun sağında bir partinin, yani iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın (BfV) ‘şüpheli durum’ kategorisine alarak faaliyetlerini izlemeye aldığı sağ popülist AfD’nin, muhafazakâr kanadın sağına iyice yerleştiği gibi, Almanya’da ‘en güçlü ikinci parti’ konumuna yükseldiğini görseydi, herhalde çıldırırdı Franz Josef Strauss...
Evet...
Strauss 3 Ekim 1988’de yaşamını yitirerek aramızdan ayrıldı.
Ama bu ülkede ‘demokrasi sevdalıları’ var.
Hem de milyonlarca...
Demokrasiyi, demokratik hukuk devletini devre dışı bırakmak isteyen, barış içinde birlikte yaşamı ve toplumsal bütünlüğü dinamitleyen bu sağ popülistlere “dur” demek için tüm demokratlara, demokrasi sevdalılarına önemli görevler düşmektedir.
Demokrasiye gönül bağlamış herkes de böyle düşünmektedir.
Düşünmeleri de gerekir...
Tam bir ‘demokrasi sevdalısı’ olan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de öyle düşünmekte ve her fırsatta ‘demokrasimize sahip çıkalım’ çağrısında bulunmaktadır.