SPD’yi istifa da kurtaramaz

Güncelleme Tarihi:

SPD’yi istifa da kurtaramaz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 2019 10:59

Almanya’nın en köklü partisi Sosyal Demokrat Parti’de (SPD) tam bir ‘varoluş krizi’ yaşanmaya başladı. Buna belki ‘yokoluş krizi’ demek daha doğru olur.

Haberin Devamı

SPD’yi istifa da kurtaramaz
GEÇEN hafta sonu yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde SPD’nin toplam oyların sadece yüzde 15.8’ini alması, Bremen Eyalet Parlamentosu seçimlerinde ise 73 yıllık kalesini Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’ne (CDU) kaptırması, Alman Sosyal Demokratları birbirine düşürdü.
SPD’li bazı politikacılar, bu hezimetin tüm sorumluluğunu yükledikleri SPD Genel Başkanı ve partinin Federal Meclis Grup Başkanı Andrea Nahles’in istifasını gündeme getirdiler.
Aslında bunun yadırganacak hiçbir yönü yoktur.
Partisini güçlendirmek için göreve getirilen bir lider, hezimetin sorumluluğunu üstlenip gitmesini de bilmelidir.
Ancak Andrea Nahles, “Federal Meclis Grup Bakanlığından istifa et!” diyen SPD’li bazı milletvekillerine, “Gitmiyorum, kendinize güveniyorsanız aday olun ve haftaya seçime gidelim” diyerek rest çekti.
Evet, gelecek hafta SPD Federal Meclis Grubu başkanını seçecek.
Şu ana kadar Nahles’ten başka adaylığını ilan eden olmadı.
Ama Andrea Nahles, Federal Meclis Grup Başkanlığını bıraksa da SPD’de sular dinmeyecektir.
SPD Genel Başkanlığını bıraksa da öyle.
İşte SPD’li bazı politikacıların bilmediği ve bilmek istemediği bir şey var.
SPD’yi Nahles’in istifasının da kurtaramayacağı.
Çünkü seçmenlerde SPD’ye karşı ciddi bir güven kaybı gözlenmektedir.
Kuruluşundan beri ‘işçi partisi’ olarak bilinen SPD, artık son yıllarda sistematik olarak bu kesimin desteğini kaybetmektedir.
*
SPD’nin ‘anıt adamı’ olarak bilinen Willy Brandt ve Helmut Schmidt döneminde, yani 1960’lı, 1970’li yıllarda oylarının yüzde 50’ye yakınını işçilerden alan SPD, hem ‘tabandan uzaklaşmış’ hem de yanlış politikaları nedeniyle bu kesimi küstürmüştür.
İşte bu nedenle de SPD, 2017 yılında yapılan genel seçimlerde oylarının sadece yüzde 20’sini işçilerden almıştır.
Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partilere (CDU/CSU) ise ‘işçi desteği’ yüzde 30’u bulmuştur.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de öyle.
SPD, oylarının yüzde 19’unu işçilerden alırken, bu oran CDU/CSU’da yüzde 26 olmuştur.
Ama hem SPD hem de CDU/CSU asıl tokadı ‘gençlerden’ yemiştir.
18-29 yaş grubunun SPD’ye desteği yüzde 9’a, CDU/CSU’da yüzde 13’e düşmüştür.
Yani SPD oylarının sadece yüzde 9’unu 30 yaşın altındaki seçmenlerden alabilmiştir.
Bu durum, bugün olduğu gibi, ileriye dönük olarak da SPD için tam bir alarm anlamına gelmektedir.
Almanya’da gençler aylardır “Geleceğimizi yok etmeyin!” diyerek iklimim korunması için sokaklara dökülmektedir.
Şu anda iktidarda olan ve büyük koalisyon hükümetini oluşturan CDU/CSU ile SPD’ye, iklimin korunması için zaman kaybetmeden gereken yasal düzenlemeleri hayata geçirme çağrısı yapıyorlar.
İsveç’te 16 yaşındaki kız öğrenci Greta Thunberg’in her cuma günü okula gitmeyip ‘iklimin korunması’ için başlattığı grevi Almanya’da sürdüren kızlı-erkekli çocuk ve gençler, “Geleceğimizi çalmayın” diyorlar.
Ama SPD’den de hükümetin büyük kanadı CDU/CSU’dan da bu çağrılara ve uyarılara kulak veren yok.
Somut adım atma girişimi de yok.
*
İşte sendikalara yeteri kadar destek vermediği ve işçi haklarına yeteri kadar sahip çıkmadığı için işçilerin desteğini kaybeden ve bir zamanlar ‘işçilerin partisi’ olarak bilinen SPD’nin can çekişmekten kurtulup, yeniden canlanması ve tekrar dirilmesi için gençlerin sesine kulak vermesi kaçınılmazdır.
SPD, iklimin korunması, herkesin ödeyebileceği konut, geçinmeye yetecek emekli aylığı, yaşlılık bakımı gibi toplumun her kesimini ilgilendiren alanlarda daha kararlı, daha tutarlı ve daha akıllı politikalar üretemezse, partide çöküş engellenemez.
Genel Başkan değişse de engellenemez.
Federal Meclis Grup Başkanı değişse de engellenemez.
İşte o yüzden SPD’liler personel tartışmaları yerine zaman kaybetmeden “Nerede, hangi yanlışı yaptık?” diye sormalılar kendi kendilerine.
Tabii yapılan yanlışları düzeltmeyi ve özellikle genç kuşağın, orta sınıfın ve yaşlıların sesine kulak verip, taleplerini dikkate almayı da ihmal etmemeliler.
Aksi halde SPD’de çöküş durmayacaktır.
Ancak SPD’nin şu andaki büyük koalisyon hükümetinde her kesimi kucaklayıcı politikaları hayata geçirme şansı yoktur.
Koalisyonu terk etmesi ise SPD’nin çöküşünü hızlandıracaktır.
Tabii SPD gibi köklü ve demokratik partinin can çekişmesi, hele hele yok olup gitmesi Almanya için de büyük bir kayıp olacaktır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!