SPD’den kaçan kaçana

Güncelleme Tarihi:

SPD’den kaçan kaçana
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2024 10:11

Bizler çok alışığız... İster Türkiye’de ister başka bir ülkede olsun, Türkler ve Türkiye kökenli insanlar bir araya geldiklerinde, birbirlerine “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” diye sorarlar.

Haberin Devamı

SPD’den kaçan kaçana
İŞTE aynı şeye son dönemlerde Almanya’da da tanık olmaya başladık. Politikacısından bilim insanlarına, medya mensuplarından sokaktaki insanlara kadar herkes birbirine “Ne olacak bu SPD’nin (Sosyal Demokrat Parti) hali?” diye sormaya başladı.
Bu soruyu en çok da Sosyal Demokratlar soruyor kendi kendilerine.
Gerçekten “Ne olacak bu SPD’nin hali?”
Bir dönemlerin ‘halk partisi’, son dönemlerde büyük ölçüde ‘kan kaybetmeye’, adeta can çekişmeye başladı.
*
SPD, 23 Mayıs 1949 tarihinde Alman Anayasası’nın kabulüyle resmen kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde yapılan genel seçimlerden hep ya ‘ikinci güçlü parti’ ya da ‘en güçlü parti’ olarak çıktı.
SPD, 1969-1980 yılları arasında FDP ve 1998-2005 yılları arasında da Yeşiller’le ortaklık ederek iktidarda ‘büyük kanat’ olarak söz sahibi oldu.
Sosyal Demokratların ‘anıt adımı’ olarak bilinen Willy Brandt 1969-1974, Helmut Schmidt 1974-1982 ve Gerhard Schröder de 1998-2005 yılları arasında Almanya’nın başbakanlığını yaptılar.
Willy Brandt, hayata geçirdiği ‘Ostpolitik’ (Doğu Politikası) ile ‘Doğu Bloku’, ‘Sovyet Bloku’ veya ‘Demir Perde’ ülkeleri halklarının özgürlüklerine kavuşmalarının yolunu açtı.
Helmut Schmidt, hem ‘RAF’ kısa adıyla tanınan terör örgütü Kızıl Ordu Cephesi’ne karşı verdiği mücadele hem de akıllı ekonomi politikasıyla Almanya’nın dünyanın en saygın ülkelerinden biri haline gelmesinde etkin rol oynadı.

Haberin Devamı

‘NE OLACAK BU SPD’NİN HALİ’
Rakiplerinin ‘patronların yoldaşı’ olarak nitelendirdiği Gerhard Schröder, “Önce vatan, sonra parti” diyerek Almanya’da işsiz sayısının sistematik olarak düşmesine çok önemli katkıda bulunan “sosyal reformları” hayata geçirdi.
Bavyera’da geçen yıl yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde SPD, CSU, Yeşiller, Özgür Seçmenler (FW) ve sağ popülist Almanya için Alternatif’ten (AfD) daha az oy aldı.
Toplam oyların sadece yüzde 9.7’unu alan SPD ‘halk partisi’ konumunu yitirdi.
Evet...
Bu satırlara 28 Ocak 2019 tarihinde Hürriyet’te yayımlanan “Ne olacak bu SPD’nin hali?” başlıklı yazımda yer vermiştim.
İşte Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Saksonya ve Thüringen’de yapılan seçimlerde SPD’nin uğradığı hezimeti görünce, yine aynı şeyi düşündüm.
Birçok insan gibi ben de kendi kendime, “Ne olacak bu SPD’nin hali?” dedim.
Yılların ‘halk partisi’ SPD, Saksonya’da yüzde 7.3, Thüringen’de yüzde 6.1 oy alabildi ancak.
Seçimlerden sonra yapılan anketlere bakıyorum.
Hep dar gelirlilerin, fakirlerin, işçilerin ilk tercihi olan ve bu nedenle ‘İşçilerin Partisi’ olarak da nitelenen ‘halk partisi’ SPD’ye destek diplere vurmuş.
Saksonya’da işçilerin sadece yüzde 5’i oy vermiş SPD’ye.
Thüringen’de de yüzde 6’sı.
*
Aynı kesimin sağ popülist AfD’ye desteği Saksonya’da yüzde 40’a, Thüringen’de yüzde 41’e ulaşırken, CDU’ya oy verenlerin oranı Saksonya’da yüzde 20, Thüringen’de yüzde 21 olmuş.
Yani işçiler bile “İşçilerin Partisi” SPD’ye sırt çevirip, AfD’ye yönlenmiş.
SPD ile ortaklık eden Yeşiller’e işçi kesiminin desteği yüzde 2’de kalırken, ‘zenginlerin partisi” gözüyle bakılan FDP’ye destek yüzde 1’i bile bulmamış
Her iki eyalette de kadın seçmenlerin yüzde 28’i, erkeklerin de yüzde 39’u AfD’ye oy vermiş.
Thüringen’de 18-24 yaş grubunun yüzde 38’i, 24-44 yaş grubunun yüzde 36’sı, 45-59 yaş grubunun yüzde 37’si AfD’yi desteklemiş.
70 yaş üzerindekilerde ise destek yüzde 19’a düşmüş.
Saksonya’da en fazla oy alan, Thüringen’de seçimlerden AfD’nin ardından “ikinci güçlü parti” olarak çıkan CDU’ya 60 yaş üzeri seçmenlerin desteği yüzde 31’i bulurken, 30 yaş altındakilerden destek yüzde 13’te kalmış.
Bu veriler de, genç kesimin Almanya’da aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin ‘palazlanmasına’ büyük katkıda bulunduğunu göstermektedir.
ASIL TEHLİKE BAŞARILI OLACAĞINA İNANMAK
Asıl tehlikeli olan ise her iki eyalette de seçmenlerin yarıdan fazlasının diğer partilerin tutumunu ve politikalarını protesto ettikleri için değil, iktidarda daha başarılı olacağına inandıkları için AfD’ye oy vermiş olmasıdır.
Her ne kadar SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetine güven kaybı etkili olsa da, aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin Almanya’da koşar adım ilerlemesi hem Almanya’nın geleceği hem de barış içinde birlikte yaşam açısından tedirgin edicidir.
Evet...
Saksonya’da da Thüringen’de de yeni koalisyon hükümetleri oluşturmak kolay olmayacaktır.
Ama Almanya’da politik sorumluluk taşıyanlar sağduyulu politikalar üretmez, demokrasi sevdalıları seslerini yükseltmezlerse, ülkeyi ve toplumu daha büyük tehdit ve tehlikelerin beklediği de unutulmamalıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!