BU duyulur duyulmaz aşırı sağcılar kentte ‘yabancı avına’ çıktılar.
Rastladıkları yabancı görünümlülere saldırıp, sokaklarda kovaladılar, yakaladıklarına dayak attılar.
Çeşitli çevreler aşırı sağcı saldırılara tepki gösterdi.
Başbakan Angela Merkel, aşırı sağcıların ve sağ popülistlerin kentte kin ve nefret yaydıklarını içeren görüntülerin kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtirken, “Bunun bizim hukuk devletimizde yeri yoktur” dedi.
Merkel, yabancılara dönük saldırı ve tepkileri ‘sürek avı’ olarak niteledi.
O dönemde Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı (BfV) Başkanı olan
Hans-Georg Maassen ise “Medyada, Chemnitz’de aşırı sağcıların sürek avına çıktığı haberlerine duyulan şüpheyi ben de taşıyorum. İstihbaratın elinde sürek avına dair bilgi yok. İnternette yayınlanan video görüntülerinin gerçek, otantik olduğuna dair bir delil yok” dedi.
Birçok görgü tanığı, aşırı sağcıların Chemnitz sokaklarında ‘yabancı görünümlülere’ saldırdıklarını, küfürler yağdırıp kovaladıklarını, dayak attıklarını söylerken, Maassen’ın bu yöndeki açıklaması, sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) dışındaki tüm köklü partiler tarafından eleştirildi.
Tepki ve eleştirilerin, baskıların artması üzerine Maassen görevden alınarak Federal İçişleri Bakanlığı’na müsteşar olarak atandı.
Yani bir yerde ödüllendirildi.
Ancak tepkilerin artması üzerine erken emekliliğe sevk edildi.
*
Hans-Georg Maassen, 40 yıldır
CDU üyesidir.
Aylardır Almanya’nın çeşitli kesimlerinde CDU’nun düzenlediği etkinliklere katılmakta, partinin göç ve sığınmacı politikasına ateş püskürmektedir.
İşte son dönemlerde de, 1 Eylül’de Saksonya ve Brandenburg’da yapılacak eyalet seçimleri öncesi katıldığı etkinliklerde bu yöndeki eleştirilerini sürdürmektedir.
CDU’nun muhafazakar çizgiden uzaklaşıp, Merkel döneminde sola kaydığını ileri sürmekte ve sağ popülist söylemler kullanmaktadır.
Aynı zamanda Federal Savunma Bakanı olan CDU Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Maassen’in bu tutumundan rahatsızlık duymaktadır.
Kramp-Karrenbauer, “CDU maskesi altında politik rakiplerin sahip çıkacağı bir politika yapmak adil değildir. Ben Hans-Georg Maassen’da kendisini CDU’ya gerçekten bağlayan bir tutum görmüyorum” diyor.
CDU liderinin bu yaklaşımı, bazı çevreler tarafından “Maassen’ı ihraç girişimi” olarak nitelendirildi.
Niyet bu yönde de olsa, Almanya’da herhangi bir parti üyesinin partiden ihraç edilmesi kolay değildir.
Zira ‘ihraç çıtası’ çok yüksektir.
Nitekim buna SPD’nin ‘partiye zarar verdiği, partinin temel değerleriyle bağdaşmayan bir tutum sergilediği’ gerekçesiyle yabancı ve İslam düşmanı görüşleri savunan
Thilo Sarrazin’i ihraç etme girişimlerinde de tanık olduk.
*
Bir dönemler Berlin Eyalet Maliye Senatörü ve Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Sarrazin, ‘Lettre International’ isimli dergiye 2009 yılında verdiği demecinde, “Kosovalılar nasıl Kosova’yı istila etmişlerse, Türkler de Almanya’yı öyle istila edecekler: Yüksek doğum oranıyla” diyerek ırkçı bir tutum sergiledi.
“Ben bu ülkede yaşayan, devleti reddeden, çocuklarının eğitimi için doğru dürüst çaba göstermeyen, sürekli olarak başörtülü küçük kız çocukları üreten kimseyi kabullenmek zorunda değilim. Bu Berlin’de yaşayan Türklerin yüzde 70’i Arapların yüzde 90’ı için geçerlidir” dedi.
Bunun üzerine SPD’li bazı çevreler, Sarrazin’in partiden ihracını istedi.
Ama ilgili SPD teşkilatı ‘tahkim kurulu’ bu talebi reddetti.
Thilo Sarrazin, 2010 yılında çıkardığı ‘Almanya Kendi Kendini Yok Ediyor’ adlı kitabında, Almanların kendi ülkelerinde kendilerini yabancı hissettiklerini ileri sürerken, “Biz doğal yollardan ortalama aptallaşacağız. Türkiye’den, Yakın ve Orta Doğu’dan, Afrika’dan gelen göçmenlerin eğitim düzeyi diğer ülkelerden gelen göçmenlerinkinden daha düşüktür. Zeka yüzde 70 ebeveynlerden çocuklara geçer” görüşünü savunarak tam bir ırkçılık sergiledi.
SPD, Sarrazin’i ihraç etmek için yeni bir girişimde bulundu.
Ancak bir daha bu yönde açıklamalarda bulunmayacağını kabul edince, ihraç işlemi durduruldu.
Ama Sarrazin durmadı.
2018 yılında yayınladığı, ‘Düşmanca Devralma – İslam Gelişmeyi Nasıl Engelliyor ve Toplumu Nasıl Tehdit Ediyor’ adlı kitabında, Almanya ve Avrupa’nın ‘İslam’laşacağını, hatta ‘İslam’laştığını ileri sürdü.
Bunun üzerine üçüncü kez ‘partiden ihraç’ işlemi başlatıldı.
Üyesi olduğu Berlin Charlottenburg-Wilmersdorf SPD İlçe Teşkilatı ‘tahkim kurulu’, Sarrazin’in ‘ihracına’ onay verdi.
Ama Sarrazin, bu karara meydan okudu ve Federal Anayasa Mahkemesi’ne kadar gidip SPD’yi bırakmayacağını ilan etti.
*
Yani Sarrazin ihraç edilemedi.
İşte bu durum, CDU’luların Hans-Georg Maassen’ı partiden ihraç etmeyi akıllarının ucundan bile geçirmemeleri gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır.