Güncelleme Tarihi:
Almanya Dışişleri Bakanlığı, Türk-Alman Öğrenci ve Akademisyenlere kapılarını açtı. Farklı dal ve mesleklerde öğrenim yapan Türk kökenli genç öğrenci ve akademisyenleri ilk kez Dışişleri Bakanlığı’nda ağırladı. Weltsaal Salonu'nda yapılan toplantıda sıcak mesajlar verildi.
DAHA ÖNCE HATA YAPTIK
Almanya’nın misafir işçilerin uyumuna yatırım yapmayarak önemli hata yaptığı özeleştirisinde bulunan Roth, ancak bu hatayı yeni gelen mültecilerde tekrar etmeyeceklerini belirterek, “Biz, göçmen kökenlilere ‘Çoğunluk biziz, siz bize uymak zorundasınız’ diyemeyiz. Biz, ülkemize gelen göçmenlerin orta vadede bizim toplumumuzu da değiştireceğini kabul etmek zorundayız. Göçü artık bir tehdit değil, nihayet bir şans olarak görmeliyiz. Göç, çeşitlilik ve renklilik demektir. Hatta bizim en güçlü yanımız da bu çeşitlilik ve renklilik. Bugün bu salona bakmam yeterli. Sizin kökeniniz ve ailenizle birlikte getirdiğiniz şeyler, bizim ülkemiz için son derece önemli. Dışarıya, başka bir kültüre ve başka bir dile açılıyoruz. Bu, bizim ülkemizin yararına. Biz, bugün Türkiye’yle sıkı ve dostluk ilişkilerimizi Türk kökenli bu 3 milyon insana borçluyuz” dedi.
KAYGIYLA İZLİYORUZ
Bu övgünün ardından konuşmasının en zor kısmına geldiğini belirten Roth, şöyle devam etti:
“Türkiye’de meydana gelen bazı iç siyasi gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Basın ve fikir hürriyeti konusunda sıkıntılar var. Hukuk devleti ve hukuk bağımsızlığı tehlike altında. Partnerlerimizle bu konuları sıkça konuşuyoruz...”
Geçmiş yıllarda Türkiye’deki birçok olumlu gelişmeleri de unutmadıklarını belirten Roth, çözüm Süreci adımları atıldığını, Ermeni iddialarının konuşulduğunu hatırlatarak, “Biz, Türkiye’de göreve gelen yeni hükümetin bu önemli konulara tekrar eğilmesini bekliyoruz” dedi.
EŞİT GÖZ HİZASINDA
Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu ise Almanca yaptığı konuşmasında, Bakan Roth’un sözlerine atfen, “Bu konuları konuşalım, ama işaret parmağıyla değil. Eşit göz hizasında. Bunları eleştirirken, arka plandaki gelişmeleri, zor atmosferi de anlamak lazım” diye karşılık verdi.
Karslıoğlu, şunları konuştu:
“Vatandaşlarımız benden şu ricada bulunuyor; ‘Kaymakam veya belediye başkanıyla konuşup onlara söyler misiniz? Bizim Müslüman mezarlığına ihtiyacımız var. Biz, burda gömülmek istiyoruz. Çocuklarımız, torunlarımız bizi ziyaret edebilsin. Nasıl Yahudi cemaatinin mezarlığı varsa, bizim de Müslüman mezarlığımız olsun. Biz Almanya’da yaşıyoruz. Almanya’dan yanayız’ diyorlar. Benim babam da onlardan biri. 1960’lı yıllarda gelenlerden. Doktor olarak geldi. Ben burada ilkokula gittim, kök saldım. Ama çeşitli nedenlerden dolayı geri dönmek zorunda kaldım. Babam burada kaldı, Alman vatandaşı oldu. Benim anavatanım sayılır burası. Almanya’dan yana olmalıyım. Ama eşit seviyede. Biz ne daha kötüyüz ne daha iyi. Ama Almanya’dan öğreneceğimiz çok şey var. Ben Almanya’dan Türkiye’ye çok şey götürdüm. Bunları Türkiye’de bakanlar düzeyinde kullandığım zaman biraz da eleştirel gözle Alman diye bakıyorlar. Böyle de iyi ama.”
ZOR BİR ATMOSFER
Büyükelçi Karslıoğlu, Türk öğrenci ve akademisyenlere yönelik ise şöyle dedi:
“Siz Almanya ve Türkiye’yi eşit göz hizasında bir araya getireceksiniz. Karşılıklı öğrenerek. Karşılıklı öğrenmek, Almanya’yı güçlü kılıyor, hepimizi güçlü kılıyor. Bizim sizden öğreneceğimiz şeyler var. Elbette öğrenmemiz gerekir. Ama arka plandaki durumu da anlamak gerekir. Nasıl zor bir atmosfer bulunduğunu. Sayın Bakan, biz sizin bu yaptığınızın değerini biliyoruz. Kapılarınızı açtınız. Biz sizden çok şey öğreneceğiz. Grup Başkanı ‘Bizim öncü kültürümüz anayasa’ dedi. Herkesin Alman anayasasına uyması lazım. Ama nasıl Alman anayasası buranın öncü kültürüyse, Türkiye anayasası da her Türk vatandaşının anayasası ve öncü kültürü. Bunun da anlaşılması lazım.”