Güncelleme Tarihi:
Almanya’nın Köln kentinde, Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) göçün 50’nci yılı nedeniyle ‘Avrupa Türkleri’ konulu bir sempozyum düzenledi. Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Musa Taşdelen, göçmenlerin sorunlarının çözümünün siyasetten geçtiğini söyledi. Taşdelen, göçmenlerin siyaset alanında örgütlü ve aktif olması gerektiğini belirtti. Türklerin kurduğu sivil toplum kuruluşlarını siyasi partilerde faal olabilecek kadrolar yetiştirmeye çağıran Taşdelen, “Soruların çözümünde göçmenlerin kendi geldikleri ülkelerin desteğine ihtiyaçları vardır ama çözüm yeri yaşadıkları ülkelerdir” dedi. Prof. Dr. Taşdelen göçmenlerin oylarının kimi zaman iktidarları belirlediğine de dikkati çekti.
Elitler olmalı
Prof. Dr. Musa Taşdelen göçmenlerin siyasi katılımı konusunda şu tespitlerde bulundu:
“Seçimler partiler arasında çok dengeli gidiyorsa göçmenlerin oy oranının marjinal değeri yükselir. Yüzde 1 veya 2 göçmen oyu bir partiyi iktidara getirebilir. Orada eğer örgütlü bir güç söz konusu ise o siyasi sistem içinde lehinize sonuçm lar elde edilebilirsiniz. Partilerin seçimlerden önce söz verip daha sonra bir şey yapmadıkları yönünde şikayetler duyuyoruz. Bunun nedeni etkin göçmen kökenli siyasi elitlerin olmayışıdır. Göçmenlerin seçimden seçime hatırlanma nedeni seçimlerde oya ihtiyaç olmasındandır. Eğer güçlü bir siyasi elit oluşsa verilen sözlerin daha sıkı takipçisi olunur ve sonuç alınır. Almanya’daki Türkler, federalden ziyade yerel düzeydeki politikaya ilgi gösteriyorlar. Asıl çözüm yerinin federal siyaset olduğunu unutmamak lazım. Ama yerel siyaset de bir mektep gibidir.”
Sırt çevirmeyin
“Almanya’daki sivil toplum kuruluşları çeşitli siyasi partilerde faal olabilecek kadroları yetiştirmeli. Siyasi yönelimlere baktığımızda Avrupa’da sol ve sosyal demokrat partiler göçmenlere daha hoş gelecek politikalara sahipler. Bunun için Türkiye’de muhafazakar bir partiye oy veren kişi burada sosyal demokrat partiye oy veriyor. Siyasete girmede üç temel engelin varlığından söz edebiliriz. Birincisi ev sahibi toplumla Türk toplumu arasında bir sosyal mesafe var. Türk toplumunda, kendilerine karşı ayrımcılık yapıldığı olgusu oluşmuş. Bu algı siyasetle uğraşmanın önündeki en büyük engellerden biri. Bu, netice getirmeyen bir algıdır. İkincisi tamamen Türkiye odaklı bir siyasetin söz konusu olması. Sizin çocuklarınız ve torunlarınız Almanya’da yaşayacak. Bu yüzden Alman siyasetine sırt çevirmemek gerekiyor. Siyaset orta sınıfın faaliyetidir. Türklerin sosyal sınıfının düşük olması da siyasete girişe engel teşkil ediyor. Bu bağlamda ticaret ve eğitim sosyal bir asansördür. Çocuklarınızın eğitimine önem verin.”