Sorumluluk bilincini nasıl geliştirebilirsiniz?

Güncelleme Tarihi:

Sorumluluk bilincini nasıl geliştirebilirsiniz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2011 00:00

Köylünün biri eşeğini ve atını yüklemiş, şehirdeki pazara gidiyormuş. Biraz gittikten sonra srtında ağır bir yük taşıyan eşekte derman kalmamış. Ata yalvarmış:

Haberin Devamı


- At kardeş, sen benden daha kuvvetlisin. Yükümün bir kısmını sen taşıyıver. Yoksa biraz sonra öleceğim.

- Benim kendi yüküm var. Bir de senin yükünü paylaşamam. Zavallı eşek yükünü taşımaya devam etmiş. Etmiş ama, biraz sonra gerçekten de yere düşüp ölmüş. Köylü de eşeğin sırtındaki yükü ata yüklemiş. Bununla de kalmamış. Eşeğin derisini yüzmüş. Deriyi de ata yüklemiş.

Yükü iki misli artan at, bin kere pişman olmuş:
- Keşke eşeğin yükünü paylaşsaydım. Hem onun hayatını kurtarmış olurdum, hem de bu kadar yükü taşımak zorunda kalmazdım.

Sorumluluk nedir?

Bu hikayede olduğu gibi, her şeyden önce paylaşmak, paylaştırmaktır. Aile içinde herkesin yapabileceği işi üstlenmesidir. Küçüklerin küçük işleri, büyüklerin de büyük işleri.

Bu dengeyi tutturduğunuz ölçüde hem çocuğunuza hem de kendinize faydanız olur. Aksi halde hem kendinize, hem de çocuğunuza zarar vermiş olursunuz. Yani bir tarafta haddinden fazla sorumlu bir anne-babayı oluşturmuş, diğer taraftan da haddinden fazla sorumsuz bir çocuğu yetiştirmiş olursunuz.

Sorumluluk duygusu mu, bilinci mi?

Her ikisi de.

Önce duygu gelişir, sonra bilinç. Kişilik gelişimi duyguların gelişimiyle başlar, bilincin gelişimiyle zenginleşir.

3 yaşındaki bir kız çocuğunu düşünün. Hava çok soğuk olmasına rağmen sevdiği tişörtü giyip dışarı çıkmak istiyor. Fakat annesini çok sevdiği ve ona güvendiği için tişört giymekten vazgeçiyor. Burada sorumluluk bilinci değil, duygu vardır. Çünkü bu yaştaki çocukların çoğunluğu tişört, soğuk hava ve hastalık arasındaki mantıksal bağı tam kuramazlar.

Sorumluluk duygusu ve bilinci bir kişilik özelliğidir. Kimi insanlarda sorumluluk d u y g u s u ağır basar. Bunlar doğuştan merhametli insanlardır. Yiyecekleri bir ekmek varsa, onu da ilk gördükleri fakire verirler. Ben kendim karnımı nasıl doyuracağım diye düşünmezler. Kimileri de tam tersine, kendi elinde ekmek varken, başkalarının ekmeğine göz dikerler.

Sağlıklı bir sorumluluk gelişimi, kişinin kendisine olan sorumluluğuyla başlar, başkalarına karşı sorumluluk bilincine kadar uzanır. Yani kendi sorumluluğunu üstlenebilen insan, ancak başkalarının sorumluluğunu üstlenebilir. Bu anlamda ideal insan, kendine karşı olan sorumlulukla, başklarına karşı olan sorumluluk arasındaki DENGEYİ hedef edinen insandır.

Sorumluluk eğitimi kaç yaşında başlamalı?

Anne ve babaların çok sık yaptıkları bir yanlış vardır. Ergenlik çağına kadar çocuğa fazla bir sorumluluk yüklememek. Çocukların yerine sorumlulukları yüklenmek. Nedenini biliyorsunuz. „Daha çocuktur, küçüktür“ denir hep. Ve sonunda ergenlik yaşına gelen gençten a n i d e n sorumluluk beklenir.

Sorumlu davranması istenen genç bu ani geçişi yapabilir mi? Hayır!

Bu nedenle yukarıdaki sorunun cevabı, sorumluluk eğitimine mümkün olduğu kadar erken başlamaktır.

Diyelim ki ilkokula birinci sınıfa giden çocuğunuz ağaca tırmanmak istiyor. Sizin seçenekleriniz nedir?

1. Tırmanmayı yasaklamak.

2. İzin vermek ve bir kenardan seyretmek.

3. Tırmanmasına yardım etmek ve ağacın altında hazır beklemek.

Birinci seçenekte risk almamış olursunuz. Fakat risk almayan, çocuğa sorumluluk üstlenme fırsatı vermeyen, sorumluluğu geliştiremez. Ayrıca koyduğunuz yasak, „Sen bu ağaca çıkamazsın, sen bunu beceremezsin“ anlamına gelir. İkinci seçenekte çocuğa yaşına göre büyük bir sorumluluk vermiş olursunuz. Üçüncü seçenekte hem çocuğa belli bir sorumluluk vermiş olursunuz, ona güvendiğinizi belli etmiş olursunuz, hem de yaralanma riskini azaltmış olursunuz.

Önemli olan çocuklara a d ı m a d ı m sorumluluk üstlenme fırsatı vermektir. Yaşına göre her sene biraz daha fazla sorumluluk vermek. Bu fırsatı vermeye ne kadar erken başlarsanız, sorumluluk bilincini o denli fazla geliştirirsiniz.

Söylemesi kolay, fakat uygulaması zor. Gerçekten de çok zor. Büyük sabır ister. Her sorumsuz hareketten sonra yeni fırsat vermek, ısrarla çocuktan umudu kesmemek çok büyük sabır ister.

Türkçe’de „elinde olmak“ diye bir deyim vardır. Birisine, „Bu iş sizin elinizde!“ derseniz, bunu yapmak veya yapmamak size bağlı anlamına gelir.

Bir zamanlar bir köyde iki çocuk yaşarmış. İki yaramaz bir gün küçük bir kuş yakalayıp, aynı köyde yaşayan bilge ihtiyarı denemek istemişler.

Çocuklardan biri canlı kuşu elinin içinde tutarak arkadaşına şöyle demiş:

- Bizim ihtiyara, bu kuşun canlı mı, ölü mü olduğunu soracağım. Bakalım bilebilecek mi?

Eğer kuşun canlı olduğunu söylerse, elimi sıkıp kuşu öldüreceğim. Eğer kuşun ölü olduğunu söylerse, elimi açacağım ve kuşu serbest bırakacağım.

Ve bu iki çocuk ihtiyarın yanına gitmişler, yukarıdaki soruyu sormuşlar. İhtiyar düşünmüş, düşünmüş ve sonunda kuşu elinin içinde tutan çocuğa şöyle demiş:

- Her şey senin elinde.

Çocuklarımız bu hikayedeki gibi sorumsuz davranabilir. İhtiyar bilge çocukların sorumsuzluğunu anladığı halde, onları azarlamıyor. Onlara uzun uzun nasihatler vermiyor. Onlara sadece yeni bir fırsat veriyor. Daha sorumlu davranmak için yeni bir fırsat.

Diyelim ki oğlunuz Hauptschule’yi bitirmiş. Fakat mesleki eğitim görmek istemiyor. Hemen çalışmaya başlayıp para görmek istiyor.

Bu sorumlu bir tutum mudur? Hayır. Vasıfsız işçi olarak ilerde evini nasıl geçindirecek. Fakat bizim delikanlının kafasında böyle düşünceler yok. Bir an önce ehliyet yapıp, hızlı giden bir otomobil satın almak var.

Ne yapabilirsiniz?

Yapabileceğiniz şey ona bağırıp çağırmak değil. Ona aydınlatıcı bilgiler vermek, onu yönlendirmeye çalışmaktır. Hikayedeki ihtiyarın yaptığı gibi, oğlunuzdan umudu kesmemek, daha sorumlu davranması için hep yeni bir fırsat vermek. Ve şu cümleyi asla kullanmamak:

Sen adam olmazsın. Git, ne yaparsan, yap!“

Sabır ve sebatla hem sorumluluğunu, hem özgürlüğünü dikkate almak. Özgür olmanın, sorumsuz davranma anlamına gelmediğini söylemek. Bir gencin hem özgür, hem de sorumlu davranabileceğini göstermek.

Sorumluluk bilincini nasıl destekleyebilirsiniz?

1. Örnek olmak: Bir çocuğa sorumluluk bilincini öğretmenin en iyi, fakat en zor yolu örnek olmaktır. Bu gerçeği eğitimin tüm alanlarında görüyoruz.
Örneğin:

- Ben sigara içiyorum, fakat sen içme.

Biz yetişkin olarak tutkularımızı yenemiyorsak, gençler nasıl yensin!

2. Evdeki işleri paylaşmak: evdeki veya varsa bahçedeki herhangi bir işi üstlenen çocuğun sorumluluk duygusunu ve bilincini geliştirmesi daha kolaydır. Oturma odasını elektrik süpürgesiyle temizleyen bir genç, orayı temiz tutmak için daha duyarlı davranacaktır.

3. Yardımı kısıtlı yapmak: Çocuğa yardım etmeliyiz. Fakat sadece yardım. Onun yapabileceği işleri kendimiz üstlenirsek, ona yarar değil, zarar vermiş oluruz. Örneğin çocuğunuzun İngilizce ev ödevi var. 10 İngilizce kelimenin ne anlama geldiğini sözlükten arayıp, bulup defterine yazacak. Ona yardım etmek istiyorsanız, bir kelimenin sözlükten nasıl arandığını öğreteceksiniz. Bütün kelimeleri kendiniz bulup, çocuğun yapacağı işi kendiniz yapmayacaksınız.

4. Açık seçik ifade etmek: Çocuğunuzun odasını toplamasını istiyorsanız, “Odanı topla!” diyerek genek bir ifade kullanmayın. Kitaplarını toplamasını, yatağını düzeltmesini kastediyorsanız, bunu açıkça söyleyin. Çocuğunuz çok küçükse, kitapların nasıl toplandığını gösterin.

5. Yaşına göre sorumluluk yüklemek: İlkokula yeni başlayan çocuğunuzdan, soyunup çıkardığı kirli çamaşırlarını çamaşır sepetine atmasını isteyebilirsiniz. Fakat çamaşırlarını, çamaşır makinesine atıp, makineyi çalıştırmasını bekleyemezsiniz.
Her çocuğun sorumluluk üstlenme gelişimi farklıdır. Kimi çocuklar yaşlarına göre daha büyük sorumlulukları alabilirler. Bazıları okula götürdükleri ev anahtarını ikide birde kaybederler, bazıları da anahtarı özenle korurlar.

6. Olumlu yaklaşmak: Çocuğa sorumluluk yüklerken, olumlu bir tutum gösterin.
Örneğin:
„Ödevlerini yapmazsan, Selin ile oynayamazsın!“ demeyin. „Ödevlerini yapınca Selin ile istediğin gibi oynayabilirsin!“ deyin. Yani sizin vereceğiniz cezadan değil, çocuğun alacağı ödülden bahsedin.

7. Mükemmellik beklemeyin: Çocuğunuzun kendi kullandığı tabağı bulaşık makinesine koymayı öğrenmesini istiyor musunuz? İstiyorsunuz. Bu noktada çocuktan mükemmellik beklemeyin. O bu işi, sizin kadar çabuk ve temiz yapamaz. Temiz ve çabuk yapamıyor diye, bu işi kendiniz üstlenmeniz de çözüm değil. O zaman sorumluluk eğitimini geciktirmiş olursunuz.

Sorumluluk eğitimi konusundaki en büyük problem çocuk değildir. Çocuğun sorumluluk üstlenme yeteneğinin olup olmaması değildir. Anne ve babanın çocuğu aşırı derecede esirgemesidir. „Ben kıyamam sana!“ demesidir.

Türkiye’de Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün boşanmalarla ilgili bir araştırması var. Ne ilginçtir ki, araştırmada ortaya çıkan en önemli boşanma nedeni sorumsuzluktur. Eşlerin sorumsuzluğu. Evlenme çağına geldiği halde hâlâ sorumluluğu öğrenememiş eşlerin sorumsuzluğu.

Uzun sözün kısası:

Sorumluluk engel atlatır,
Sorumsuzluk baş çatlatır !


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!