Sorumluların hiç mi suçu yok?

Güncelleme Tarihi:

Sorumluların hiç mi suçu yok
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2010 00:00

EKONOMİK İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) adına 2000 yılından beri belirli aralıklarla düzenli olarak yapılmakta olan ve kısa adıyla “PISA” olarak bilinen “Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı”nın (Program for International Student Assessment) sonuçları açıklandı.

Haberin Devamı

Almanya, daha önceki yıllarda olduğu gibi, son PISA verilerine göre yine ön sıralarda yer alamadı.
Dünyanın en önde gelen sanayi ülkelerinden biri olan Almanya, eğitimde aynı başarıyı yine sergileyemedi.
Yani Almanya yine “sınıfta kaldı”.
Ancak bazı çevreler, Almanya'nın karnesindeki notun orta olmasının “suçlusunu” çabucak buluverdi.
Örneğin, Alman Dilbilimcileri Birliği Başkanı Heinz-Peter Meidinger, “PISA araştırmasında Almanya'nın orta sıralarda yer alması okullardaki göçmen kökenli çocuk sayısının yüksekliğinden kaynaklanmaktadır” açıklamasında bulundu.
Ne de “mantıklı” bir gerekçe değil mi?
Tıpkı Nasreddin Hoca'nın hırsızlık fıkrası gibi...
Hani bir gece Nasreddin Hoca ile karısı uyurken evlerine bir hırsız girip, değerli ne kadar eşya varsa çalıp götürmüş.
Ertesi gün Hoca Efendi kahvehanede başlarından geçen hırsızlık olayını anlatmış.
Kahvehanede bulunanlardan biri “Yahu Hoca Efendi sen de pencereleri iyi kapatsaydın” demiş.
Diğeri “Hoca Efendi kapıya sağlam bir kilit taktırsaydın başına bu gelmezdi” diyerek, dolaylı bir biçimde Hoca'yı suçlamış.
Diğerleri de aynı yönde eleştiride bulunmuşlar.
Bunun üzerine Nasreddin Hoca, “İyi, hoş da, hırsızın hiç mi suçu yok?” diye sormuş.
Evet, Almanya'da göçmen kökenli çocuklar 10 yıl önce yapılan ilk değerlendirmeye kıyasla daha başarılı olmuşlarsa da, yine yerli çocuklardan daha az puan almışlardır.
Örneğin, okuma ve okuduğunu anlamada Alman çocuklar 511 puan alırken, anne-babası yurt dışında doğan göçmen kökenli çocuklar 384 puan, anne-babası Almanya'da doğan göçmen kökenli çocuklar da 427 puan almışlardır.
Yani “1. nesil” göçmenlerin çocuklarında puan farkı 98, “2. nesil” göçmen kökenlilerin çocukların da 55'tir.
Kanada'da yerli çocuklar 528 puan alırken, “1. nesil” göçmenlerin çocukları 520, “2. nesil” göçmen kökenlilerin çocukları 522 puan almıştır.
Yani aradaki fark “yok denecek kadar az”dır.
Bu gibi olumlu gelişmeleri örnek almak yerine, tüm suçu göçmen kökenli çocuklara ve ailelerine yüklemek gerçekten insafsızlıktır.
Tabii Almanya'da yaşayan göçmen kökenli aileler, çocuklarının eğitimi ve eğitim kurumlarında daha başarılı olması için daha fazla çaba göstermelidir...
Çocuklar da öyle...
Buna kimsenin itirazı yoktur...
Olmamalıdır da...
Ancak Almanya'daki eğitim sisteminden sorumlu olanların bu ve benzer sonuçlar alınmasında hiç mi suçu yoktur?
Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetinin göreve getirdiği Almanya'nın ilk Yabancılar Sorumlusu Heinz Kühn, 1979 yılı eylül ayında yayınladığı “Memorandum”da, çocuk yuvalarının kapılarının “yabancı çocuklara” daha fazla açılması, bu çocukların okul öncesi eğitimine ağırlık verilmesi, Almanca öğrenmelerinin desteklenmesi, derslerde zorluk çekenlere bireysel destek verilmesi gerektiği yer almıştır.
Heniz Kühn, Almanya'ya bu alanda büyük sorumluluklar düştüğünün altını da çizmiştir.
Evet, Heniz Kühn, bunu tam 31 yıl önce gündeme getirmiştir.
Günümüz Almanya'sında ise hala aynı öneriler üzerinde tartışmalar yapılmaktadır.
Yani Almanya'da eğitim alanında sorumluluk taşıyanlar iş değil, laf üretmektedir...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!