Güncelleme Tarihi:
AABF İnanç Kurulu Başkanı Cafer Kaplan:
“KERBELADA’DA VERİLEN MÜCADELENİN NERESİNDEYİZ?”
Alevilerin ibadetlerine baktığımızda neredeyse tamamı yaslardan meydana geliyor. Alevilerin bayramı yok mu? Aleviler bayram kutlamaz mı?
Aleviler Kurban Bayramı başta olmak üzere şenlik havasında kutlanan inanç günlerine sahip. Fakat yorumla ilgili bazı farklılıklarımız var. Bizler Kurban Bayramı’nı şeytan taşlamak olarak algılamak yerine, Hz. İsmail’in kurban olmaması, insanoğlunun kurban edilmemesinden dolayı Tanrı’ya olan şükran ve sevinç dileklerimizi bildiren neşeli bir gün anlamında kabul ediyoruz. Bayram günlerinde cemevlerinde bayram erkânları kurulur, kurbanlar kesilir, dargın olanlar barıştırılır ve özellikle yaşlılar ve hastalar ziyaret edilir. Alevi toplumu olarak bayramı “İbadetimizi yapalım, Tanrı da bizi mükâfatlandırsın” anlayışı ile değil, tamamen insanoğlunun kurban edilmemiş olmasından dolayı kutluyoruz.
Ayrıca Hz. Ali’nin doğumu ile bütünleşen doğanın yeniden canlanması boyutuyla 21 Mart gününü de bayram havasında kutluyoruz. Bunun yani sıra 5-6 Mayıs Hıdırellez’de Aleviler için önemli bir kutlama tarihidir.
Peki, Aşure gününü de bu kutlama günleri içinde kabul edebilir miyiz?
Aşure her ne kadar şükran amacıyla yapılsa da Kerbela kıyımı nedeniyle tutulan yas-ı matemin ardından bir bayram havasında kutlanması çok da uygun olmaz. Daha çok inancımızın içinde bir şükran ifadesi olarak yer almakta. Tarih olarak Nuh tufanından sonra pişirilen çorbanın adı olsa da özellikle İmam Zeynel Abidin’in o kıyımdan kurtularak, Ehlibeyt soyunun devam etmesi nedeniyle aşureler pişirilir, kurbanlar kesilir ve şükredilir.
Avrupa’da yaşayan Alevilerin Türkiye’dekilere oranla ibadetlerini daha rahat yerine getirdikleri söyleniyor. Bu görüş ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Şüphesiz Türkiye’deki dergâhlarda da bu ibadetler yerine getiriliyor ama Avrupa’daki Aleviler Alevi Kültür Merkezleri çatısı altında daha iyi organize olmuş durumdalar. Türkiye’deki anlatımlar Kerbela etrafında dönerken, Avrupa’daki Aleviler günümüzdeki gelişmeleri de Kerbela kıyımında yaşananları göz önünde bulundurarak değerlendirmektedir. Tabi ki Avrupa’da önyargısız bir toplum içinde yaşıyor olmamızın da bu işte önemli bir payı var. Maalesef ülkemizde hala inancımıza yönelik önyargılardan dolayı insanlar Alevi olduklarını dahi söylemekten korkuyorlar. Umarım en kısa zamanda ülkemizde de bu durumları aşmayı başarırız.
Aşure ve Muharrem ayında Alevi Kültür Merkezleri’nde yoğunluk oldukça artırıyor. Hatta insanlar her bulamadıkları durumlara bile tanık oluyoruz. Fakat bu 12-13 günlük sürenin ardından aynı yoğunluk tekrar yaşanmıyor. Buradaki fark neden kaynaklanıyor?
Canlarımızın inançsal değerlere daha fazla ihtiyacı var. Yapılan bazı panellere 200-300 kişi katılırken, inançsal alanda yapılan bir erkanda insanlar yer bulamıyorlar. Gelecekte de bu inançsal değerleri yozlaştırmadan, kutuplaştırmadan ibadete dönük etkinlikleri gerçekleştirebilirsek, insanlarımızı daha fazla Alevi Kültür Merkezlerine çekebiliriz.
Söylediklerinizi daha açmak gerekirse, her hafta bir cem erkanı mı yapılsın Alevi Kültür Merkezlerinde? Bu yolla mı insanlar daha fazla cem evlerine gelirler?
Kesinlikle, hayır. Her hafta bir cem mantığıyla insanların AKM’lere getirmek bize pek bir şey kazandırmaz. Salt cem yapmakla da yolumuzu ileri götürmemiz mümkün değil. Güncel sorunlarımızı tartışacağımız ve canlarımızı bilgilendireceğimiz perşembe akşamları “sohbet veya muhabbet akşamları” düzenlemeliyiz. Bu sohbet akşamlarında inancımız ile ilgili canlarımızın sorularını yanıtlamak, göçmenlerin güncel sorunlarına değinmek, bazı deyişlerimizi bağlama eşliğinde söylemek ve en sonunda lokmalarımızı beraberce paylaşarak, inançsal erkânlarımızı günlük hayatımıza aktarabiliriz. Aksi halde yılda yapılacak 3-4 cemle toplumumuzu sağlıklı bir şekilde örgütlememiz pek mümkün gözükmüyor.
Muharrem Matemi ile ilgili mesajınız nedir?
Muharremi sadece İmam Hüseyin’in acısını hissetme olarak algılamak yetmez. Eğer onun ilkelerini hayatımıza yansıtamıyorsak, haklıyı ve haksızı ayırt edemiyorsak, mazlumun yanında olamıyorsak, bu ibadette ulaşmak istediğimiz hedeflere varamayız. Özellikle Muharrem mateminde “Kerbela’da verilen mücadelenin neresindeyiz?” sorusunun cevabını aramalıyız. Canlarımız AKM’lere ve cem evlerine gelerek inançlarına sahip çıkmalılar. Yas çeken tüm canlarımızın oruçları Hak katında kabul olsun…
KADIN GÖZÜYLE MUHARREM
AABF İnanç Kurulu Üyesi Hüsne Kelleci
KERBELA MESAJI TÜM DÜNYAYA YAYILMALI
Köylerde yaşanan Muharrem Matemi ile şehirlerde yaşanan Muharrem Matemi arasında ne gibi farklar var?
Temel anlamda çok büyük farklılıklar yok. İbadetlerde vurgulanan konular ve yürütülen erkânlar, küçük bölgesel farklılıklardan haricinde aynı şekilde yürütülür. Kırsal kesimdeki Aleviler sakal tıraşı olmama gibi yaslarını dış görünüşlerine taşıdıkları bazı özel uygulamaları, şehir hayatında uygulamak pek mümkün gözükmemektedir. Zaten ibadet anlayışımızda Zahiri boyuttan ziyade Batini anlamın öne çıkmasından dolayı da bu durumu tolere edebiliyoruz.
Kerbela hangi özelliklerinden dolayı Alevi inancında bu kadar önem taşımakta?
İmam Hüseyin için şehitlerin şahı manasına gelen “şah-ı şehidan” sıfatı kullanılır. Onun bu sıfatı almasındaki en önemli özellik kuşkusuz “mazlumun yanında” yer almasıdır. Şan, şöhret ve mevki yerine insani değerleri tercih etmiş olmasını da ayrıca not etmeliyiz. Bu noktada merkeze insanı koyan Alevilik inancının ezilenden ve mazlumdan yana tavır almasına da şaşırmamak gerekir. Kerbela’da Hz. Hüseyin’in vermek istediği mesajı tüm dünyaya yaymalıyız. İnsanlık İmam Hüseyin’in tarafında durmamakla çok şey kaybetti.
Muharrem Mateminde Aleviler gerçekten 12 gün boyunca su içmezler mi?
Direkt suyun kendisini içmemeye çalışırlar ama içinde su ihtiva eden ayran, meyve suları ve çayı abartıya kaçmamak şartıyla içilebilir. İnanç olarak daha çok Batini boyutla ilgilendiğimiz için insan sağlığını tehlikeye atacak uygulamalara karşıyız.
Cemlerde gördüğünüz su dağıtma olayı var. Niçin Aleviler cemlerinde su dağıtıyor?
Cemde dağıtılan suya “Sakka suyu” denir. Bu hizmeti yürüten canımıza da “Sakkacı” denir. Aslında doğadaki dört elementi sembolize eden ritüellerden biridir Saka suyu. Ama içinde başka derin manaları da taşımaktadır. Bunlardan biri de pek tabi ki Kerbela’da susuzluğa mahkûm edilen Ehlibeyti anmaktır.
SON