Güncelleme Tarihi:
Büyükekşi, Kasım ayı Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, geçen ay açıklanan “İhracat Kredisi Destek Programı” ile “Ölçek Endeksli Büyüme Kredisi Destek Programı”nin ihracatçılara yeni finansman imkanları sağladığını belirtti.
KOBİ'lerin, hem Türkiye ekonomisinin hem de Türkiye ihracatının en dinamik kesimini oluşturduğuna işaret eden Büyükekşi, Türkiye'de ihracat yapan 48 bin 500 firmanın 47 bininin KOBİ olduğunu kaydetti.
Büyükekşi, finansman başta olmak üzere KOBİ'lere sağlanacak desteklerin Türkiye'nin istihdamı, sanayisi ve ihracatı için hayati derecede önemli olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşmasının daha fazla sayıda KOBİ'nin ihracat yoluyla küresel rekabet gücü kazanması ile mümkün olduğunu dile getiren Büyükekşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye ekonomisi 2001 yılında yaşadığımız krizden bu yana çok başarılı bir değişim geçirdi. Ekonomi büyüdü. Milli gelirimiz arttı. Satın alma gücü paritesine göre ekonomimiz 1,1 trilyon dolar sınırını geçti. Yine satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelir 15 bin dolar seviyesini geçti. İhracatımız 132 milyar dolara kadar çıktı. Enflasyon oranları tek haneli rakamlara indi. Tüm bu başarıları çok takdir ediyoruz. Bu başarıların devam etmesini istiyoruz.
Bu başarıları devam ettirerek 2023 yılında Türkiye'nin dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmasını hedefliyoruz. Türkiye'nin 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat olmak üzere 1 trilyon dolarlık dış ticaret gerçekleştirmesini hedefliyoruz. 2 trilyon dolarlık bir ekonomide kişi başına 25 bin dolar hedefliyoruz. Ancak mevcut koşullara baktığımızda bu hedeflere ulaşabilmek için ciddi çalışmalar yapılmasını gerektiğini de görüyoruz.”
Büyükekşi, küresel ekonomide bazı sorunlar olsa da genel olarak bir normalleşme yaşandığına işaret ederek, emtiaların değer kazanmaya başladığını, hisse senedi endekslerinin dünyanın dört bir yanında yükselmeye başladığını, sıcak paranın, yatırım yapacak alan ve yeni fırsatların peşinde koştuğunu anlattı.
Türkiye'nin de güçlü ekonomisi ve parlak geleceği ile dünyada yatırım imkanlarının en fazla olduğu ülkeler arasında olduğuna değinen Büyükekşi, Türkiye'nin dinamik ekonomisine rağmen doğrudan yatırım çekemediğini, şu ana kadar 5,2 milyar dolarlık bir yatırım aldığını belirtti.
“DÖVİZ KURLARININ GERİLEMESİ DIŞ TİCARET DENGEMİZİ BOZUYOR”
Büyükekşi, Türkiye'nin önünde büyük bir imkan olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başta Avrupa olmak üzere birçok bölgeden ciddi bir yatırım alma imkanımız var. Ülkemizde üretimi karlı hale getirebilirsek istihdam sağlayacak, ihracata katkıda bulunacak yatırımlar çekebiliriz. Gelen paranın portföy yatırımlarına gitmesi nominal döviz kurlarını aşağıya çekiyor. Türk Lirası sürekli değerleniyor. Dış ticaret açığımızı patlatıyor. Cari açığı tehlikeli boyutlara yükseltiyor.
Döviz kurlarının gerilemesi dış ticaret dengemizi bozuyor. İlk dokuz ayda ihracatımız yüzde 12 artarken ithalatımız yüzde 30 seviyesinde arttı. Döviz kurlarının en büyük olumsuz etkisi ülkemizin sanayi altyapısını tahrip etmesidir. Bunun sonucunda ithalata kaçış hızlanıyor. Türkiye'nin istihdam yapısı zarar görüyor.”
Büyükekşi, kendilerinin Türkiye'nin güçlü sanayiye geçiş programına ihtiyacı olduğunu düşündüklerini bildirdi.
Orta yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerde üretim ve ihracatın artırılması için somut destekler içeren bir sanayi strateji belgesinin hazırlanması ve uygulanması gerektiğine işaret eden Büyükekşi, Türkiye sanayisinin ağırlıklı olarak yoğun enerji kullanan, orta düzey teknolojilerle üretim yaptığını, fiyat-kalite odaklı bir rekabet yapısı ile yurt dışı pazarlarda zorlandığını anlattı.
Büyükekşi, “İşgücü maliyetlerinin düzenli olarak arttığı bir ortamda sanayide ray değiştirici bir dönüşüm ihtiyacı açıktır. Bu bağlamda Ar-Ge teşviklerinin daha da artması, mevcut sektörel teşviklerin genişletilmesi gerekmektedir” dedi.Türkiye'nin geleceğini sanayide gördüklerine değinen Büyükekşi, sanayi üretiminin gelişmesi için de Türkiye'nin 2023 hedefleri ile uyumlu bir sanayi stratejisinin uygulanmasını istediklerini bildirdi.
Mehmet Büyükekşi, Türkiye sanayisinde birbirine paralel giden üç dinamik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Birinci dinamik; sektörlerimizdeki dönüşümdür. Başta emek yoğun sektörlerimiz olmak üzere geleneksel imalat sanayilerimizde bir dönüşüm yaşanıyor. Üretimin yanı sıra marka, tasarım, dağıtım kanalları kurma konusunda da ciddi bir dönüşüm yaşanıyor.İkinci dinamik, gelişme ve kapasite artırmadır. Orta düzeyde teknoloji kullanan sektörlerimizde ise genişleme ve kapasite artırımlarını görüyoruz. Bu sektörlerimiz gelişim dönemlerini devam ettiriyorlar. Otomotiv, kimya, beyaz eşya gibi sektörlerimizde kuvvetli bir dinamik bulunmaktadır.Sanayimizdeki üçüncü dinamik, yeni sektörlerdeki girişimlerdir. Savunma sanayi, bilişim ve bilişim ekipmanları, havacılık gibi sektörlerde ise yeni girişimler yapılmaktadır.”
YATIRIM TEŞVİKLERİ...
Türkiye sanayisi için olmazsa olmaz desteklerden bir tanesinin yatırım teşvikleri olduğunu vurgulayan Büyükekşi, bu yıl sonunda yürürlükteki yatırım teşviklerinin sona ereceğini, yeni dönemde her sektör için ayrı ayrı kriterler belirlenmesini istediklerini kaydetti.
Büyükekşi, “Kimi sektörlerde enerji, kimilerinde vergi, kimilerinde istihdam desteklerine ihtiyaç var. Bu kriterlerden bir tanesinin de mutlaka istihdam olması gerekir. Belli sayıda istihdam sağlayan yatırımlar da özel olarak desteklenmelidir” dedi.
Tekstil, hazır giyim, deri sektörleri stratejik eylem planları kapsamında öngörülen destekler ile sektörlerin sorunları arasında farklılıklar olduğunu ifade eden Büyükekşi, eylem planları çerçevesinde verilen desteklerin hem bölgesel hem de yeni yapılacak yatırımları kapsadığını, halbuki sektörlerin kısa vadede desteklenmesi gerektiğini anlattı.
Büyükekşi, tekstil ve hazır giyim sektöründe tasarım ve Ür-Ge birimlerinden çalışan personelin de Ar-Ge personeli olarak değerlendirilmesini istediklerini kaydederek, böylece sektör firmalarının da Ar-Ge desteklerinden yararlanmış olacağını söyledi.
“Tekstil ve hazır giyim sektörlerinde 2. ve 3. Bölgelerdeki tüm yeni yatırımların teşvik kapsamına alınmasını talep ediyoruz” diyen Büyükekşi, KOSGEB desteklerinden yararlanma prosedürlerinin basitleştirilmesini talep ettiklerini dile getirdi.
Büyükekşi, devlette yerli malı kullanımı teşvik etmek gerektiğini belirterek, “Yeni dönemdeki temel konu rekabet gücüdür. Bugün artık kurulu kapasite diye bir sorunumuz yoktur. Her alanda yatırımlarımız var. İhtiyaç olan her alanda da yatırım yapılabilir haldeyiz. Bizim bundan sonra rekabet gücümüzü sürekli geliştirme ihtiyacımız var. Çünkü 2023 yılı için büyük hedeflerimiz var. Dünya mal ticaretinden aldığımız payı ikiye katlamak istiyoruz. İhracatımızı ortalama yüzde 12 kesintisiz büyütmek istiyoruz” diye konuştu.