Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'DA Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) “küçülmesinde” rol oynayan politikacıların başında hiç şüphesiz Oskar Lafontaine gelir.
Kısa bir süre önce geçirdiği prostat kanseri ameliyatını gerekçe göstererek federal düzeyde politik sahnelere veda edeceğini ilan eden ve Sol Parti Eşbaşkanlığı'nı da, Federal Meclis milletvekilliğini de bırakacağını açıklayan Oskar Lafonatine, Almanya'da “solu bölen mimar” olarak tanınır.
Aslında “koyu bir sosyal demokrat” olan 66 yaşındaki Oskar Lafontaine, 23 yaşında SPD'ye üye olmuş.
Almanya-Fransa sınırındaki Saarbrücken kenti yakınlarındaki Saarlouis-Roden'de dünyaya gelen ve “küçük Napolyon” olarak nitelenen Lafontaine, SPD'de kısa sürede kariyer yaptı.
1976-1985 yılları arasında Saarbrücken Anakent Belediye Başkanlığı ve 1985-1998 yılları arasında da Saarland Eyalet Başbakanlığı yaptı.
Alman Sosyal Demokratların “anıt adamı” olarak bilinen Willy Brandt, partide “nesil değişikliği”nin gerçekleşmesi için 1987 yılında Lafontaine'in genel başkanlığa getirilmesini önerdi.
Ancak o “önceliği” Hans Jochen Vogel'e bıraktı.
Lafontaine, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra 1990 yılında yapılan ilk genel seçimlere SPD'nin başbakan adayı olarak katıldı.
25 Nisan 1990'da Köln-Mülheim'da katıldığı bir seçim kampanyası sırasında ruh sağlığı bozuk bir kadın tarafından bıçaklı saldırıya uğradı.
Şah damarına yakın bir yerinden yaralanan Lafontaine, kıl payı ölümden döndü.
Seçimlerde de toplam oyların ancak yüzde 33.5'ini alarak dönemin Başbakan'ı Helmut Kohl karşısında hezimete uğradı.
16 Kasım 1996'da ise Oskar Lafontaine, SPD'nin Mannheim'da yaptığı kurultayda tam bir “oyun bozancılık” sergiledi.
SPD yönetimi Rudolf Scharping'in tek aday olarak genel başkan seçilmesine karar verdiği halde, “küçük Napolyon” kürsüye çıkıp ateşli bir konuşma yaptı ve “ben de adayım” dedi.
Bu ateşli konuşmasından sonra delegeler de Oskar'ı tercih etti...
1998 yılındaki genel seçimlerden sonra Başbakan Gerhard Schröder kabinesinde Federal Maliye Bakanı olarak görev yapan Lafontaine, “oyun bozancılığını” sürdürdü.
Schröder'e kızıp hem bakanlığı, SPD genel başkanlığını hem de Federal Meclis milletvekililiğini bırakıp politik sahnelerden uzaklaştı.
Bir süre sessiz kalan Oskar, SPD'ye asıl “darbeyi” 2005 yılında vurdu.
SPD'den istifa eden Lafontaine, küskün sosyal demokratları ve sendikalıları toplayıp İş ve Sosyal Adalet Seçim Alternatifi'ne (WASG) lider oldu.
WASG, eski Doğu Almanya'daki Sosyalist Birlik Partisi'nin (SED) uzantısı konumundaki Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile işbirliği yaparken Lafontaine yeniden politik sahnelere döndü.
WASG ile PDS 2007 yılında Sol Parti çatısı altında biraraya gelirken Lafontaine de Eşbaşkan oldu.
Her fırsatta SPD'yi yerden yere vuran “küçük Napolyon”, yaşamda politikadan daha önemli şeylerin de olduğunu söyleyip, federal düzeyde politika yapmamama kararı aldı.
Lafonataine'in köşesine çekilme kararı “solda birleşme” umudunu artırdı.
Çünkü, Oskar yüzünden Alman sosyal demokratlar Sol Parti ile işbirliği yapılmasına hep karşı çıktı.
“Oskar faktörü”nün Sol Parti'den ne götüreceğini, SPD'ye ne getireceğini en geç Mayıs ayında Kuzey Ren Vestfalya'da (KRV) yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinde göreceğiz.
Tabii “solda birleşme umudunu” da...