Söder’siz hesap, Münih’ten döner

Güncelleme Tarihi:

Söder’siz hesap, Münih’ten döner
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2023 09:43

Almanya’da iktidarda bulunan SPD, Yeşiller ve FDP’den birinin kızıp koalisyonu terk etmemesi halinde, gelecek genel seçimler 4 yıllık yasama dönemi bittikten sonra 2025 yılı sonbaharında yapılacak. 24 Mayıs 1949 tarihinde anayasanın kabulüyle resmen kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde şimdiye kadar 3 defa erken genel seçim yapıldı.

Haberin Devamı

Söder’siz hesap, Münih’ten döner

1969 yılında FDP’nin desteğiyle Almanya’nın SPD’li ilk başbakanı seçilen Willy Brandt’ın Doğu Blok ülkelerine yakınlaşmak için hayata geçirdiği ‘Ostpolitik’ (Doğu Politikası) koalisyonda sancı yarattı.

Bunun üzerine 1972 yılı başlarında FDP’li 4 ve SPD’li 4 milletvekili partilerini terk edince, ana muhalefet CDU/CSU, CDU’lu Rainer Barzel’i başbakan adayı göstererek nisan ayında ‘yapıcı güvensizlik önergesi’ sundu.
Ama CDU/CSU aradığını bulamadı.
SPD ve FDP istifalar nedeniyle Federal Meclis’te çoğunluğu kaybettiği halde, Brandt koltuğunu korudu.
Ancak çoğunluğu kaybettiği için erken seçime gidildi.
19 Kasım 1972’de Almanya’da ilk kez yapılan erken genel seçimlerden SPD yine en güçlü parti olarak çıktı ve Brandt başbakanlığında FDP ile koalisyona devam edildi.

Haberin Devamı

BİRKAÇ BİN OY FARKIYLA...
1974 yılında Brandt’ın yerine gelen Helmut Schmidt’in ekonomi politikası nedeniyle SPD-FDP koalisyonunda 1982 yılında görüş ayrılığı arttı.
Schmidt, güven oylaması istedi ve kazandı da.
Ancak FDP’li 4 bakan aynı yıl eylül ayında istifa edip ‘cephe değiştirme’ sinyali verince, CDU/CSU ‘yapıcı güvensizlik önergesi’ sundu ve CDU’lu Helmut Kohl Başbakan seçildi.
6 Mart 1983’te de erken genel seçim yapıldı ve Kohl koltuğunu korudu.
22 Mayıs 2005’te Kuzey Ren Vestfalya’da (KRV) partisinin büyük ölçüde oy kaybına uğraması üzerine, dönemin SPD’li Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, ‘güvensizlik önergesi’ sundu.
Erken genel seçim yolunun açılması için SPD’li parlamenterler de buna tam destek verince, dönemin Cumhurbaşkanı Horst Köhler Federal Meclis’i feshederek 18 Eylül 2005’te erken seçime gidilmesine karar verdi.
Ve CDU/CSU, birkaç bin oy farkıyla da olsa seçimlerden en güçlü parti olarak çıktığı için Angela Merkel, SPD ile ‘büyük koalisyon hükümeti’ kurarak Almanya’nın ‘ilk kadın başbakanı’ oldu.
*
Yasalara göre genel seçimler 2005 yılı sonbaharında yapılacağı halde, CDU’da daha şimdiden ‘başbakan adayı’ hesapları yapılmaya başlandı.
CDU’lu Saksonya Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer, 2025’te yapılacak seçimlerde partinin Genel Başkanı Friedrich Merz’in muhafazakâr kanadın başbakan adayı olmasını istediğini açıkladı.
CDU Genel Başkan Yardımcısı Carsten Linnemann ile CDU/CSU Federal Meclis Grubu Genel Sekreteri Thorsten Frei da öyle.

Haberin Devamı

HEP SANCILARA YOL AÇTI
Almanya’da ‘kardeş partiler’ olarak bilinen CDU ve CSU’dan birinin bu konuda tek başına karar vermesi, hep sancılara yol açmıştır.
1980 yılında yapılan genel seçimlerde CDU, dönemin Aşağı Saksonya Başbakanı Ernst Albrecht’i başbakan adayı göstermek istedi.
Ancak dönemin CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Franz Josef Strauss, “Sıra bizde, başbakan adayı ben olacağım” diye tutturdu.
Nitekim öyle de oldu.
5 Ekim 1980’de yapılan genel seçimlerden CDU/CSU yüzde 44.5’le en güçlü parti olarak çıktığı halde, FDP “SPD’yle ortaklığa devam” dediği için Strauss Bavyera’da kaldı.
2002 yılındaki genel seçimlerde de CDU, partinin Genel Başkanı Angela Merkel’i muhafazakâr kanadın başbakan adayı göstermek istedi.
Ancak dönemin CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Edmund Stoiber “Ben de varım” dedi.
Merkel, Münih yakınlarındaki Wolfratshausen’deki evinde Stoiber’le kahvaltıda bir araya gelerek “Tamam, bizim başbakan adayımız sensin” dedi.
22 Eylül 2002’de yapılan seçimlerde Stoiber aradığını bulamadı ve SPD’li Schröder başbakanlık koltuğunu korudu.
*
26 Eylül 2021’de yapılan genel seçim öncesi CDU, partinin o zamanki Genel Başkanı Armin Laschet’i başbakan adayı göstermek istedi.
CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de “Muhafazakâr kanat uygun görürse adaylığa hazırım” dedi.
Ancak CDU, Laschet’in adaylığında ısrar edince, “Tamam” demek zorunda kaldı.
‘Kardeşler’ arasındaki bu huzursuzluk, Laschet’in yenilgisiyle sonuçlandı.
Ama 8 Ekim’de Bavyera’da yapılacak seçimleri yeniden kazanmasına kesin gözüyle bakılan Söder, bu kez Almanya’nın başbakanlığına soyunmada da ısrar edecektir.
İşte o nedenle daha şimdiden CSU’nun onayını ve tam desteğini almadan CDU’nun Merz’in başbakan adaylığını ilan etmesi yanlıştır.
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner” misali, Söder’siz hesabın Bağdat’tan değil ama Münih’ten döneceğini CDU unutmamalıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!