Güncelleme Tarihi:
***
Geçmişe bakıldığında, hatta günümüzde Avrupalı politikacıların Türkiye konusunda ciddi hatalar yaptığı, hala da yapmakta oldukları gözden kaçmamaktadır.
Juncker, Türkiye’nin Kıbrıs’la (Rum Kesimi) ilişkilerini normalleştirmesini istemektedir.
Bu uluslarası ilişkiler, komşuluk ilişkileri açısından önemlidir.
Gereklidir de.
Ama Kıbrıs sorununun en yoğun döneminde AB’nin kapılarını Güney Kıbrıs’a sonuna kadar açıp tam üye olarak kabul etmesi yanlış ve hatalı bir politikaydı.
Bu kararın altında o dönemler Lüksemburg’un Başbakanı olan Jean Claude Juncker’in de imzası vardı.
Bundan yaklaşık 3 yıl önce Berlin’deki Aşağı Saksonya Eyalet Temsilciliği’de katıldığı bir etkinlikte Juncker’e “Sorun çözülmeden Güney Kıbrıs’ın tam üye olarak kabulü tam bir politik hata değil miydi?” diye sormuştum.
Eveleyip gevelemiş ve kendisinin bile inanmadığı bir takım gerekçeler sıralamayı yeğlemişti.
AB’nin Genişlemeden Sorumlu eski Komiseri Alman politikacı Günter Verheugen ise bu konuda çok dürüst bir tutum sergilemişti.
Alman televizyonunda katıldığımız bir açıkoturumda aynı soruyu Verheugen’e yöneltmiştim.
Hiç tereddüt etmeden “Evet, hataydı. Hem de çok büyük bir hata” demişti.
Bir başka televizyon programında Verheugen, AB üyeliği konusunda “Türkiye’ye dürüst davranmadık” itirafında bulunmuştu.
Gerçekten de öyle.
AB Türkiye’ye bu konuda dürüst davranmadı.
***
2000’li yıllarda her alanda sonradan tam üye olan birçok ülkeden çok daha iyi, çok daha ileri olduğu halde, AB kapıları Türkiye’ye hep kapalı tutuldu.
Polonya, Macaristan gibi ülkeler hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alırken sessiz kalan Avrupalılar, Türkiye’yi 55 yıldır AB kapılarında bekletmekteler.
Yani Veheugen’in söylemiyle Avrupalılar Türkiye’ye dürüst davranmadı.
Ve hala da davranmamaktalar.
İşte bu davranış da Avrupa’ya da, Avrupalılara da yakışmıyor.
Hem de hiç yakışmıyor.