Siz aydan mı geldiniz

‘NSU 2.0’ imzalı faksta, “Pis dişi Türk domuzu. Sen Almanya’yla baş edemezsin. Eğer buradan canlı çıkabilirsen, bir an evvel çek git. Değilse kızını paramparça edeceğiz” deniyordu.
Bu faksta avukat Seda Başay Yıldız’ın 2 yaşındaki kızının ismi ve açık adresi bile yer alıyordu.
Şikâyet üzerine devreye Devlet Güvenlik Polisleri girdi.
Türkiye kökenli avukata ait özel bilgilerin Frankfurt’taki 1. Polis Karakolu’ndaki bilgisayardan çıktığı saptandı.
Aynı karakoldaki bazı polislerin kendi aralarında Hitler fotoğrafları, nazi sembolü gamalı haç, ırkçı, yabancı düşmanı söylemler paylaştığı da.
40 polis memuru hakkında aşırı sağcı şüphesiyle soruşturma başlatıldı ve 5’inin işine son verildi.
Bundan kısa bir süre önce ‘Jilet Ayşe’ olarak tanınan Türkiye kökenli kabaretist İdil Baydar ile Sol Partili bazı politikacılara ‘NSU 2.O’ imzalı ölüm tehditleri gönderildi.
Bunlarda da Hessen polisinin parmağı olduğu ortaya çıktı.
Eylül ayında da Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde 30 polisin elektronik ortamda kendi aralarında kurdukları yazışma-sohbet gruplarında nazi sembolleri, sloganlar ve ırkçı söylemler paylaştıkları ortaya çıktı.
Birkaç gün sonra da KRV ‘Eyalet Anayasa Koruma Teşkilatı’nda 4 kişiden oluşan aşırı sağcı bir grup saptandı.
Aradan çok geçmeden Berlin Emniyet Teşkilatı’nda en az 25 polis memurunun bir ‘sohbet grubu’ oluşturduğu ve kendi aralarında sistematik olarak ırkçı söylemler ve fıkralar paylaştıkları ortaya çıktı.
Almanya’nın diğer eyaletlerindeki emniyet birimlerinde de öyle.
Hatta Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang’ın korumalarından birinin aşırı sağcı ‘Uniter’ (Birleştirici) örgütünün üyesi olduğu bile ortaya çıktı.
*
Tabii bu gelişmelere haklı olarak birçok politikacı da tepki gösterdi.
Ama aralarında “Böyle bir şey olamaz. Halkın güvenliğini sağlamakla, demokrasiyi korumakla görevli polislerin böyle bir davranış sergilemeleri bizi şoke etti” diyenler de vardı.
Aslında sadece emniyet birimlerinde değil, askeri istihbarattan sorumlu Alman Askeri İstihbarat Dairesi’nin (MAD) her yıl yayımladığı raporlarda Alman Ordusu’nda da aşırı sağcı asker ve subayların olduğu görülmektedir.
Son raporda bu rakamın 638 olduğu yer almaktadır.
Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın son verilerine göre Almanya’da 32 bin 80 aşırı sağcı vardır ve bunlardan 13 binden fazlası eylem eğilimlidir.
Aslında uzaklara gitmeye gerek yoktur.
Aşırı sağcılar gibi düşünen sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) mensubu birçok politikacı vardır.
Aralarında “Ben faşistim” diyenler vardır.
Aralarında göçmenleri kurşuna dizmek, gaz odalarında yakmak isteyenler vardır.
Aralarında apaçık İslam düşmanlığı, ırkçılık yapanlar vardır.
Aralarında İslam düşmanlarıyla el ele vererek, kol kola girerek gösterilere katılanlar vardır.
AfD Meclis Grubu Eşbaşkanı Alexander Gauland fütursuzca, “İslam, Protestan ve Katolik Hıristiyanlık gibi normal bir din değildir” demektedir.
Hatta “Dilin (Almanca’nın) ötesinde spesifik bir Alman kültürü tanımlanamaz” diyen Federal Hükümetin Göç, Sığınmacılar ve Uyumdan Sorumlu eski Devlet Bakanı Türkiye kökenli Aydan Özoğuz için, “Bunu da bir Alman Türk’ü söylüyor. Onu Eichsfeld’e davet edin ve spesifik Alman kültürünün ne olduğunu anlatın. İşte o zaman bir daha hiç buralara gelemez ve biz de Tanrı’nın yardımıyla onu Anadolu’da imha ederiz” diyecek kadar ileri gidip tehdit etmektedir.
İşte bu AfD, 2017 yılında yapılan genel seçimlerde toplam oyların yüzde 12.6’sını alarak Federal Meclis’te ‘ana muhalefet’ konumuna yükselmiştir.
Alman polis teşkilatında, Alman Ordusu’nda, Alman Askeri Gizli İstihbarat Dairesi’nde (MAD) çalışanlar, görev yapanlar da bu toplumun içinden çıkmıştır.
Onlar aydan veya başka bir dünyadan gelmemişlerdir.
Orduda, emniyette, gizli servislerde ve başka birimlerde aşırı sağcıların da olmasına şaşıran, hatta şoke olan politikacılara ve onlar gibi düşünenlere, “Siz aydan mı geldiniz?” demek geliyor içimden.