Sırbistan'ın AB üyeliği endişe yaratıyor

Almanya’nın Der Spiegel dergisinde yayımlanan “Sırbistan ‘karanlık geçmişi’ üzerinde düşünmeli” (Serbia Must Work Through Its 'Dark Past') adlı makalede, ülkenin AB üyeliğinin yeterince meşru bir temele dayanmadığını düşünen ve bunun da birliğin jeopolitik durumunun zayıflayabileceğinden korkanların olduğuna işaret edildi.

Dergi konu ile ilgili Almanya’nın farklı politik görüşlere sahip saygın gazetelerinde yer alan yorumların bu endişeleri ortaya koyduğunu belirtti. Spiegel, bu gazetelerdeki şu görüşleri öne çıkardı:

Merkez sağda yer alan Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, "Avrupa neye izin verdiğini dikkatlice düşünmeli. Sırbistan’ın üyelik için gereken talepleri sadece resmi olarak değil, asli olarak yerine getirip getirmediği belirsiz" derken, Sırbistan’ın savaş suçu işlediği iddiasıyla aranan Ratko Mladiç'in Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne çıkarılması talebinin halen yerine getirilmemiş olduğunu belirtti.

Sırp toplumunun büyük bir kısmı ve politikacılar ile ordu gibi kurumlar Mladiç'i ulusal kahraman olarak görüyor.

Bölgeyi savaş alanına çeviren ulusal öfke halen varlığını devam ettirirken, ülke "karanlık geçmiş"ini de üzerinden atabilmiş değil.

Ayrıca, AB'nin de bulaştığı Kosova da aynı Kıbrıs gibi kolay çözülemeyecek bir sorun.

PARDON?

Muhafazakâr Die Welt gazetesi, “Pardon Sırbistan AB’ye mi başvurmuş?” sözleriyle Sırbistan’ı alaya alırken, ülkenin bu başvuruyu mevcut AB başkanı İsveç ile 2010’da başkan olacak İspanya sayesinde yaptığını ileri sürdü. Gazete ayrıca, AB’nin genişleme sürecinde Hırvatistan, Arnavutluk, Makedonya ve Türkiye gibi ülkelerin, Balkan savaşları ile zan altında olan bir başka ülkenin üyeliğiyle güvensizliğe düşebileceğini savundu.

Sol eğilimli Die Tageszeitung gazetesi ise Sırbistan’ın İsveç’in başkanlığı sayesinde başvuru yaptığını ancak gerekli olan standartların altında kaldığını belirtti.

Gazete, ülkelerin AB'ye katılımdan önce NATO'ya üye olduklarını ancak 1999'daki hava saldırısı nedeniyle Sırbistan'ın bu şansını yitirdiğine dikkat çekti.

Dahası Belgrad, AB ile yaptığı İstikrar ve Ortaklık Antlaşması kapsamında gereken çabayı da göstermiyor.

Tageszeitung, AB Sırbistan'ın Başbakanı Boris Tadiç’in iktidarda kalabilmek için 2010 yılında ekonomik gerileme ile karşı karşıya kalacak olan morali düşük halkından destek kazanmaya yönelik olduğunu da savundu.

Makalede, Tadiç'in yapılan başvurunun “Sırbistan hükümetinin AB üyeliğine yönelik kararlılığını ve büyük desteğini” yansıttığı ifadelerine de verildi.

Dergi, Alman Gazetelerin tersine, AB başkanlığını yürüten İsveç’in Başbakanı Fredrik Reinfeldt ise “Sırbistan’ın üyeliği sadece kendisi için değil, tüm bölge için önemli” açıklamasında bulunduğu da vurgulandı.

Spiegel, İsveç’in Sırbistan’ın adaylığını elinde bulundurduğu AB başkanlığı rolü nedeniyle kabul ettiğini vurgularken, AB’ye üyelik listesinde Sırbistan’ın dışında Hırvatistan, Türkiye, Makedonya ve İzlanda’nın yer aldığını, Bosna ve Kosova’nın ise üyelik isteklerini önceden ortaya koyduklarını hatırlattı.

ENGELLER VAR
Dergi, Sırbistan’ın üye ülke konumuna gelebilmesi için önünde uzun bir yol gözüktüğüne de işaret ederek, üyeliğin önünde birçok engelin bulunduğunun altını çizdi. Bu engellerden en öne çıkanın Mladic’i adalete teslim etmesindeki isteksizliği gösterildi.

AB ve Sırbistan’ın, komşu Balkan ülkesi Kosova’nın bağımsızlığı konusunda farklı görüşlere sahip olması da bir diğer engel olarak vurgulandı.

Kosova’da 1999 yılındaki savaşın sonrasında yönetimi alan BM, ülkenin yasal olarak tanınması konusunda ikiye bölünmüş iken, Belgrad kararlı bir tutumla kendisinden kopan bölgenin bağımsızlığını onaylamayı reddediyor.