Güncelleme Tarihi:
İngiltere'deki genç profesyonelleri bir araya getiren Pro-Net'in katkılarıyla gerçekleşen seminerde, sıra dışı olmanın püf noktalarını katılımcılarla paylaşan Arat, özellikle hayal kurmanın önemine değindi.
London Academy'de gerçekleşen etkinlikte sıradan insanların tek bir yere bağlı çalıştığını, bu durumda işlerini kaybettiklerinde depresyona girdiklerini belirten tanınmış yazar, "Sıra dışı insanlar ise gelir kaynaklarını çeşitlendirirler. Bugünkü ekonomik kriz özellikle sıradan insanları vuracak. Sıra dışı iş fikirleri olan ve bu fikirlerini uygulamaya sokan kişi ve kurumlar ayakta kalacaklar" dedi.
İlkokul için 1 yıl yeter
Seminerde, bugünkü ilkokul sistemini de eleştiren Arat, 21. yüzyıldaki bilgilerimiz ve yeni yöntemlerle bir çocuğa beş yılda öğrettiğimiz içeriği 1 yılda verebilmenin mümkün olduğunu söyledi. Hala 19. yüzyıldan kalma bir modelle eğitim vermeye çalıştığımızı vurgulayan Arat, "30 kişilik bir sınıfta verimi düşük 5 yıl eğitim yapacağımıza 6 kişilik sınıflarda bir yıl verimli bir eğitim yapabilirdik. Çocuklar öğretmenlerle birebir çalıştıklarında öğrenme performansları önemli ölçüde iyileşiyor. Okul yaşının 7 yerine 11 olması, çocuklara ekstradan 4 yıl kazandırırdı. Bu dört yılı da bir yabancı dil öğrenmeye ayırabilirlerdi" dedi.
Bir Türk, bir İngiliz'i geçemez
Kişisel gelişim üzerine sadece Türkiye'de değil yurtdışında da çok sıklıkla seminerler veren Arat, dışarda yaşayan Türkler için ise ilginç tespitlerde bulundu. Yurt dışında yaşayan Türkler'in biraz para kazandıklarında yeni bir şey yapma ihtiyacı duymadıklarını, hatta yaşadıkları ülkenin insanlarıyla bile muhatap olmadıklarını belirten Arat şöyle konuştu:
"Genelleme yaparak söylüyorum, örneğin Londra ya da New York gibi bir şehirde yaşayan Türkler, çevrelerinde yüzlerce tiyatro, müzikal gösterisi olsa, yüzlerce müze ve yüzlerce kurs olsa bunlara ilgi göstermezler. En çok gittikleri kurslar dil kursu ya da mesleki sertifika veren programlardır. Diğer kurslar Türkler için fantazidir. O ülkenin vatandaşı ile arkadaş olabilmeniz için onun gittiği kurslara, derneklere gitmeniz gerekir. Örneğin Londra'da bir fotoğrafçılık kursuna İngilizler gider; eğer ona gidersen İngilizle arkadaş olursun. Gitmezsen bildiğin üç-beş Türk ile takılmaya devam edersin. Böyle bir mantıkla göçmen olarak yaşadığımız ülkelerde o ülkenin vatandaşlarını geçmemiz mümkün değil."
Kendini beğenenler kazanır
"Sıradışı Yaşam Becerileri" başta olmak üzere, kişisel gelişim üzerine 10 tane kitabı bulunan Arat, sıradışı olmanın ise önemli ölçüde bir şehir kaşifi olmakla bağlantılı olduğunu söyledi. Türkiyedeki Türkler ile yurtdışındaki Türkler arasında özellikle özgüven noktasında farklar bulunduğunu açıklayan Arat, "Türkiye'deki seminer katılımcılarında da sıklıkla gördüğümüz bir şeydir özgüven eksikliği ama, Türkiyedeki kendini beğenmediği için kendine güvenmez. Yurtdışındaki Türk, orada yabancı olduğu için kendini beğenmez. Kendini beğenmek, kendini takdir etmek de öğrenme ve başarıyla ilişkilidir. Kendini beğenenler kazanır" dedi.