Güncelleme Tarihi:
Sian Kaloğlu'nun, Futbol Federasyonu tarafından ?ıkarılan TamSaha Dergisi'nin Aralık ayı sayısında yer alan röportajı şöyle:
-Bursaspor'da ?ok başarılı bir grafiğin vardı ancak sen ayrılmayı tercih ettin. Bunun sebebi neydi?
"Bursaspor'da ?ok iyi sezonlar ge?irdim. Taraftar ve Bursaspor camiası beni ?ok seviyordu. Hatta bana "Bursalı Sinan" lakabını taktılar. Biliyorsunuz, genellikle taraftarlar ?ok sevdikleri oyunculara bu tarz isimler takar. Bursaspor'da sakatlıklarla boğuştuğum bir dönem de oldu. Bazen istediğim gibi düzenli forma giyemedim. Son dönemlerimde de Bursaspor'un başına Samet Aybaba gelmişti. Ancak sakatlığım nedeniyle kendisiyle fazla ?alışma imk?nı bulamadım. Sezon sonunda sözleşmem bitiyordu ve yönetimle a?ık a?ık konuşup, takımdan ayrılmak ve Avrupa'da bir takımda forma giymek istediğimi anlattım. Kulüp de bu fikrimi olumlu karşıladı. Sonunda tercihime kavuşabildiğim i?in ?ok mutluyum."
-Bochum kulübüne transferinin öyküsünü bilmeyenlerle paylaşır mısın? Seni nerede izleyip beğenmişler ve transferine karar vermişler?
"Bochumlu yetkililer, Galatasaray ve Fenerbah?e'ye karşı oynadığım ma?ları seyretmiş. Daha önce de DVD'lerden ma?larımı izlemişler. Menajerlerim Avrupa'da benimle ilgili iyi bir ?alışma yaptı. Sadece Bochum'dan değil, başka kulüplerden de teklifler getirdiler. Hatta Hollanda ve Fransa gibi ülkelerden bile taliplerim olduğunu söylediler. Sistem, kadro yapısı ve teknik adam karakteri konularını değerlendirdiğim zaman, Bochum'un daha uygun bir kulüp olduğuna karar verdim. Burayı kendim i?in bir sı?rama noktası olarak görüyorum. Zaten bir?ok oyuncuyu lanse etmiş bir kulüp."
-Bahsi ge?en takımlar hangi takımlardı?
"Almanya'dan Karlsruhe, Nürnberg, Hannover 96, Duisburg, Hollanda'dan Vitesse Arnhem, Willem II Tilburg ve AZ Alkmaar kulüpleriyle görüşüldü."
-Yurtdışına transfer olurken herhangi bir endişe var mıydı i?inde?
Türkiye'den yurtdışına ilk kez ?ıksam da hi?bir endişem yoktu. Çünkü gerek Milli Takımlar seviyesinde gerekse Beşiktaş'ta bir?ok Avrupa kupası ma?ına ?ıkmıştım. Kafamdaki tek soru oraya adapte olma sürecimin kısa mı yoksa uzun mu süreceğiydi. Şimdilik yüzde yüz alıştım diyemem, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. Buraya ilk geldiğimde tanınmıyordum ama şimdi bütün Almanya beni biliyor. Bunu da adaptasyon i?in bir avantaj olarak görüyorum."
-Kendini kanıtladığını düşünüyor musun?
"Bugüne kadar Avrupa'nın önde gelen liglerine Türkiye'den sınırlı sayıda oyuncu gönderebildik. Kimileri başarısız oldu döndü, kimileri h?l? orada kariyerlerini sürdürüyor. Transfer olarak giden oyuncuların da bunu kolaylıkla başardığını sanmayın. Bursaspor, Avrupa kupalarında mücadele etmiyordu. Uluslararası anlamda ön planda değildim ama buna rağmen transferi başardım. ?stelik A Milli bile değildim. Şimdi taraftarlar beni ?ok seviyor. Her şey ?ok iyi gidiyor. Umarım böyle devam eder."
ALMAN TARAFTARLAR DAHA ANLAYIŞLI
-Taraftarlarla iletişimin nasıl? Onları Türk taraftarlarıyla mukayese edersen neler söylersin?
"Bursaspor taraftarlarının ne kadar ateşli olduğunu biliyorsunuz. Aynı ateşliliğe sahip taraftar grupları Almanya'da yok. Ama oradaki futbolseverlerin oyunculara karşı daha anlayışlı olduklarını söyleyebilirim. Taraftarlar sonu? yenilgi de olsa galibiyet de olsa takımlarını her zaman alkışlıyor. Bu güzel bir durum, ?ünkü futbolcunun üzerindeki stresi otomatik olarak alıyor. Halbuki Türkiye'de üst üste iki ma? kaybettiğiniz zaman baskı müthiş yükseliyor. Almanya'da bunu yaşamıyorsunuz. Türkiye'de de yavaş yavaş bunları görmeye başladık ama düşünce yapısının değişmesi i?in zaman gerekiyor."
-Bu sezon Avrupa'ya transfer olan oyuncularımıza baktığımızda senin, Çağdaş'ın ve Necati'nin Altay kökenli olduğunu görüyoruz. Altay'ın bu konuda özel bir yetiştirme tarzı mı var?
"Altay'a ?ok gen? yaşta ge?tiğim i?in herkes benim Altay altyapısı ?ıkışlı olduğumu zannediyor ama Boluspor altyapısından yetiştiğimi ve Aliağa Belediyespor'daki başarılı kiralık dönemim nedeniyle ?ıkış yaptığımı ?ok az kişi bilir. Ancak Altay'ın farkını anlatacak kadar kulübü tanıyorum. Altay, kulüp yapısıyla Türkiye'deki ender camialardan bir tanesi. Altyapısına verdiği önem ve değer ?ok farklı. Altyapıdaki gen?lerin hem kişiliklerini hem de futbolculuklarını geliştirmeye uğraşıyor. Okuldaki dersler ve davranışlar mutlaka takip ediliyor. Hocalar işlerini ?ok disiplinli yapıyor. O yüzden de yetenekli ve saygılı oyuncular ?ıkıyor. Gönül isterdi ki Altay, gelirleri ?ok iyi durumda olan ve Turkcell Süper Lig'de mücadele eden bir kulüp olsun. Şimdi görev başında olan Melih Tandoğan ?ok iyi bir başkan. İnşallah takımı Süper Lig'e ?ıkartmayı başarır. Bir İzmir takımının Süper Lig'de olması gerektiğini düşünüyorum."
BUNDESLİGA ÇOK DAHA TEMPOLU
-Bundesliga'daki futbolla Turkcell Süper Lig arasında bir mukayese yaparsan, neler söyleyebilirsin?
"Arada kesinlikle büyük fark var. Orada futbol fazlasıyla güce dayalı ve ?ok hızlı oynanıyor. Ma?lar ?ok tempolu ge?iyor. Atağa kalkarken kaptırdığınız bir topun gol olma ihtimali yüzde yüze yakın. Hatalar affedilmiyor. Takımların ?oğu kaliteli oyunculardan oluşuyor. Hangi takımın diğerine karşı ne yapacağını kestirmek gü?. "Şampiyon kim olacak?" diye sorsanız bilemeyiz. Stadyumların atmosferi de ?ok değişik. Bütün ma?lar "Arena" diye tabir edilen stadyumlarda oynanıyor. Sahaya yakın tribünler var. En kü?ük statta 50-60 bin seyirci oluyor. Bu atmosfer de oyuncular i?in itici bir gü?. Taraftarlar da temponun yükselmesine katkıda bulunuyor. Sonu?ta zevkli ve ?ekişmeli ma?lar ortaya ?ıkıyor. 4-3, 5-4, 4-4 gibi ma? skorları görülebiliyor. Bu arada, sakın söylediklerimden Bundesliga'da kolay gol atılıyor anlamı ?ıkmasın. Aslında hi? de görüldüğü gibi değil. Her takım golü düşünüyor diyebilirim. "Aman bu ma?ta gol yemeyeyim" anlayışıyla sahaya ?ıkan bir takım yok."
-Bu sezon Hoffenheim takımının yaptığı ?ıkış herkesin dikkatini ?ekti. Onlarla ilgili neler söyleyebilirsin?
"Onlara karşı 90 dakika oynadım. Şu ana kadar Bundesliga'da karşımıza ?ıkan en iyi takım olduklarını söyleyebilirim. Hem ?ok hızlılar hem fizik olarak gü?lüler hem de ?ok teknik oyunculardan oluşan bir kadroları var. Kulübün başkanı Almanya'nın en zengin adamlarından bir tanesi ve doğduğu kasabanın ismini tüm dünyaya duyurmak amacında. Tutkusu sadece futbolla da sınırlı değil. Kulübün basketbol ve voleybol takımlarının şampiyon olması i?in ?ok uğraştı. Futbol takımı i?in yaptığı transferler de bir hayli ilgin?. Yıldız oyuncu transfer etmek yerine, kendi takımlarında oynayamayan oyuncuları kadrolarına d?hil ettiler. Bütün Almanya şu anda onları konuşuyor. Teknik direktörleri de Schalke 04'ün eski hocası Ralf Rangnick. İkinci Lig'e gittiğinde herkes ?ok şaşırmıştı ama şimdi nasıl bir projenin par?ası olduğu anlaşıldı."
-Turkcell Süper Lig'de oynanan futbolu nasıl buluyorsun?
"Ma?ların daha kıran kırana ge?tiğini, büyük takımların kolaylıkla puan kaybettiğini duyuyorum. Ligin kalitesi a?ısından bunun iyi bir gösterge olduğunu düşünüyorum."
- Bayern Münih ma?ında, sezonun şu ana kadar olan kısmındaki en dikkat ?ekici ma?ını oynadın. Bir gol attın, iki de gol attırdın. Bu karşılaşmadan sonra senin i?in neler yazılıp ?izildi Alman basınında?
"Bu sezon ilk defa Bayer Leverkusen'le yaptığımız ma?ta ilk on birde forma giydim. O ma?ta hem ?ok iyi oynadım hem de bir gol attım. O haftadaki oyunumla moralim ve özgüvenim arttı. Ertesi hafta da Bayern Münih ma?ını oynadık. Aslında ben Bochum'la sezon başı kampına katılamadığım i?in bazı eksiklerim vardı. Bu yüzden de sezon başında banko oynayamadım. Hocamız, eksiklerimi gidermem i?in beni özel olarak ?alıştırdı. Sonu?ta takımın seviyesine ulaştım. Bayern Münih ma?ı sonrasında herkes beni tanıdı. Bir?ok gazete beni haftanın futbolcusu se?ti. Çoğu gazetede haftanın on birlerinde yer aldım. Benimle ilgili yapılan yorumlar ?ok pozitifti. "Almanya'ya iyi ve yeni bir forvet geldi" dendi. ?vgüler sadece bana değil, hocama da geldi. Böylesine tanınmamış bir oyuncudaki ışığı görüp, onu transfer etmesi ve bu oyuncunun başarılı olması nedeniyle hocamıza da övgüler dizildi. Yapılan yorumlardan en ilgin? olanı ise şöyleydi. Bayern Münih'e golümü attıktan sonra asistlerimi ma?ın son 5 dakikasında yaptım. Bir gazete de bu olayla A Milli Takım'ın Avrupa Şampiyonası'ndaki son dakika gollerini bağdaştırmış, "Bayern Münih, karşısında bir Türk olduğunu unutmanın sonucuna katlandı" gibi bir yazı yazmıştı. Çok hoşuma gitmişti bu yazı."
-Türkiye'de yabancı oyuncuları el üstünde taşıyoruz. Almanya'da durum nasıl? Seni de havaalanında karşılayıp omuzlara aldılar mı?
"Yok, böyle bir şey yapılmadı. Almanya'da bu tür bir adet yok zaten. İlk idmanda bütün taraftarlar Türk?e olarak "Hoş geldin" dedi. Çok sıcak bir karşılamaydı, beni ?ok mutlu etti."
-Bochum kulübünün senin i?in tasarladığı kartpostalda, alnında ?im, yanaklarındaki kara boyalarla tam bir savaş?ı portresi ?iziyorsun. Galiba kulüp tarafından savaş?ı bir oyuncu olarak algılanıyorsun. Sen ne dersin?
"Oynadığım ma?larda 90 dakika boyunca mücadele ediyorum. Gücümün son damlasına kadar takımımın galibiyeti i?in ?alışıyorum. Taraftarlar bunu görüyor. Bu yüzden, bu özelliğimi yansıtacak bir kartpostal olsun istediler ve o şekilde tasarladılar."
T?RK FUTBOLU YANLIŞ TANINIYOR
-"Avrupa'da Türk oyunculara karşı bir önyargı var" a?ıklamasında bulunmuştun. Bunu biraz detaylandırır mısın?
"En büyük dezavantaj transferdeki engeller. Diğer bir konu da yanlış algılamalar. Bochum'a ilk geldiğim zaman, takım arkadaşlarım bana "Türkiye'de fazla idman yok, doğru düzgün ?alışmıyorsunuz değil mi?" diye bir soru sordu. Onlara ger?eği anlatsam da bu yanlış algılamaya üzüldüm. Türk futbolunun seviyesini düşük görüyorlar. Ben de onlara Kezman ve Anelka örneklerini veriyorum. Kezman geldi, "30 gol atacağım" dedi ama 5 gol atarak takımdan ayrıldı. Anelka'nın Fenerbah?e'deki durumundan ve İngiltere'ye gidince yaptığı atılımdan söz ediyorum. Böylelikle, Türkiye'nin kolay oynanacak bir lig olmadığını yavaş yavaş anlıyorlar."
-Takımdaki en iyi arkadaşların kimler? Mesela Thomas Zdebel, Gen?lerbirliği'nden tanıdık bir isim.
"Zdebel bana ilk zamanlarda ?ok yardımcı oldu. Biraz Türk?e de biliyor. Onun yanında Japon Shinji Ono ile de aram ?ok iyi. Ben ona Türk?e öğretiyorum, o da bana Japonca. Her ne kadar Japon aksanlı Türk?e konuşup "Nasulsun" dese de bence ?ok sempatik birisi."
-Avusturya ma?ı öncesi A Milli Takım'a davet edilmeyi bekliyor muydun?
"Oğuz Çetin benim eskiden ?alıştığım hocalardan. Kendisiyle Bursaspor'da oynuyorken yaptığım bir görüşmemizde, "Ne eksiğim var?" diye sormuştum. O da haklı olarak "İstikrar problemin var" demişti. Hakikaten Bursaspor'da beklenilen istikrarı yakalayamadım. Arka arkaya 4-5 ma? ?ok iyi oynadım ama bir sakatlandım, 2-3 ay futboldan uzak kaldım. Bu bir futbolcu i?in ger?ekten ?ok kötü bir durum. Artık Almanya'da bu istikrarı yakaladığımı düşünüyorum. Arka arkaya iyi ma?lar ?ıkardım ve bunu dünyanın önde gelen liglerinden bir tanesinde yaptım. A?ık?ası, Milli Takım'a ?ağrılmayı bekliyordum. Bu ?ok arzu ettiğim bir şeydi ve Fatih Hocanın davetinden ?ok büyük memnuniyet duydum."
BEŞİKTAŞ'A GİTMEM KARİYERİMİ SEKTEYE UĞRATTI
-2006'da Azerbaycan'la yapılan hazırlık ma?ında ilk kez milli olmuştun. Zaten milli forma sana yabancı değil. 2002-2003 döneminde İtalya, Portekiz ve İngiltere'yi mağlup eden başarılı ?mit Milli Takımımızın değerli bir elemanıydın. Herkes seni geleceğin A Milli Takım santrforu olarak görüyordu ama beklenen olmadı. Bu ge?iş yaşanmadı. Sebeplerini nasıl a?ıklarsın?
"Bu ge?işin yaşanmamasındaki en büyük etken Altay'dan Beşiktaş'a transfer olmam. Yeterince forma şansı bulamayınca ve Anadolu takımlarına kiralık gidince A Milli olma hayalimi ilerleyen yıllara ertelemek zorunda kaldım.
?mit Milli olduğum dönemde Altay'da ?ok iyi bir performans sergiliyordum. Beşiktaş, o dönemde bana diğer kulüplerden önce transfer teklifinde bulundu. O dönem de Beşiktaş'ın Serdar Bilgili başkanlığında 100. yıl şampiyonluğunu yakaladığı, mali ve kadro zenginliği a?ısından zirvede olduğu bir dönemdi. 21 yaşındaydım ve fazla forma şansı bulamadım. Kadro ?ok iyi, benim yaşım ise gen?ti. ?stelik sistem de bana göre değildi. Ben yüzüm kaleye dönük, ?ift forvet oynamaya alışmıştım ama o dönemde tek forvet oynanıyordu. O tek forvette görev almak ?ok zordu. İlhan Mansız'ın Dünya Kupası'ndan yeni döndüğü zamanlar. Ahmet Dursun en iyi döneminde. Takımda Daniel Pancu, Adrian Ilie, Tümer Metin ve Ahmed Hassan var. Zaman zaman tek forvet olarak görev alan Sergen Yal?ın'ı da bunların arasına ekleyelim. Bu oyuncuların arasında şans bulamadım.
Beşiktaş'ta iki ma? üst üste 90 dakika oynadığım hi? olmadı. Daha sonra Diyarbakırspor ve Manisaspor'a kiralık gönderildim. ?mit Milli Takım'dan arkadaşlarım ise Fenerbah?e ve Galatasaray'a gitti. Büyük takımlarda kendilerini geliştirme imk?nı buldular. Ben de Diyarbakırspor'da iyi performans sergiledim ama bu yeterli olmadı. Hem Rıza Çalımbay hem de Vicente del Bosque dönemlerinde takımla kamplara gidiyordum. Sonra Anadolu takımlarının başkanları beni arayıp "Seni bize verdiler" diye konuşmaya başladı. Bu da benim kafamı karıştırdı.
Yönetim beni takımda mı görmek istiyordu yoksa göndermek mi? Bir türlü emin olamıyordum. Bursaspor'a gitmeden önce ?ok ilgin? olaylar yaşadım. Tigana bana özel idman programı verdi ve daha sonra bir yardım kampanyasına katılmak üzere Afrika'ya gitti. Hocamızın yokluğunda, ondan habersiz Bursaspor'a verildim. Bana tercihlerim hi? sorulmadı. Durumu özetlersek, futbolcu duygusal düşünmemeli. Bir yere transfer olurken, oynayabileceği, sı?rama yapabileceği takımı tercih etmeli. O dönem Galatasaray'a da gitme imk?nım vardı. Fatih Hoca takımın başındaydı ve gen?lere verdiği önem aşik?rdı. Eğer bu transferi yapsaydım belki de şimdi ?ok farklı bir konumda olabilirdim."
-Almanya'ya transferinde ge? kalmış olduğunu düşünüyor musun?
"Şimdi oradaki ortamı görünce keşke daha önce gelseydim diyorum."
-Bundan sonra senin i?in hedef ne olacak? Bir gün yeniden Beşiktaş formasını giymek gibi bir hedefin var mı?
"Milli Takım'da kalıcı olabilmek ve Bochum'da iyi bir performans sergileyip hem Almanya'da hem de Avrupa'da konuşulan bir isim olmak. Beşiktaş konusuna gelince, bizler profesyonel futbolcularız; kader bizi yine oraya götürürse neden olmasın? Zaten kulüple bir sorunum yok, taraftar beni seviyor. Sadece yeterine forma şansım bulamamış ve yönetimler tarafından kiralık gönderilmiştim. Hepsi bundan ibaret."
-Almanca öğrenmek i?in en büyük yardımcın eşin olacak. Derslere başladınız mı?
"Hem eşimle hem de öğretmenle başladık. Takımdaki arkadaşlarla da pratik yapma imk?nım oluyor. Almancayı bir yıl i?inde öğreneceğimi tahmin ediyorum. Ancak ?ok zor bir dil olduğunu da söylemek l?zım."
-Bu arada eşinin bebek beklediğini öğrendik. Kız mı olacak erkek mi?
"2.5 ay sonra bir kız babası olacağım inşallah."