Güncelleme Tarihi:
Bu gösteri sırasında bazı aşırı sağcılar bariyerleri aşarak, Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamento binasının merdivenlerine dayandılar.
Bazılarının ellerinde siyah-kırmızı-altın sarı renkli Alman bayrakları yerine siyah-beyaz-kırmızı renkli ‘Reich’ (İmparatorluk) bayrakları vardı.
*
Tabii bu görüntülere en yüksek düzeyde tepkiler yağdı.
Almanya’nın Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, “Bu demokrasinin kalbine tahammül edilmez bir saldırıdır. Bu asla sineye çekilemez” dedi.
Başbakan Angela Merkel, bazı anti-demokratların gösteri yapma özgürlüğünü istismar ettiklerini belirtirken, “Buna kesinlikle göz yummayacağız” dedi.
Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Federal Meclis Başkanı Wolfgang Schaeuble, “Aşırı sağcı olduğu belli olan şiddet eğilimli bir azınlığın halkın temsilciliğine (Federal Meclis) saldırması hepimizi ilgilendirir. Parlamento binası önünde Reich bayrakları dalgalandırılması utanç vericidir” dedi.
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Adalet Bakanı Christine Lambrecht, “İmparatorluk Vatandaşları adlı örgüt üyeleri ve neonazilerin Federal Meclis binası önünde sergiledikleri bu çekilmez tabloya bir daha izin verilmemeli. Parlamentonun önünde de parlamentonun içinde de asla” dedi.
Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer, “Fikir çeşitliliği sağlıklı bir toplumun markasıdır. Ancak toplanma özgürlüğü devlet kurallarının ayaklar altına alındığı yerde son bulur” dedi.
SPD’nin olası başbakan adayı Olaf Scholz, “Anayasamız fikir özgürlüğü ve gösteri yapma hakkını güvence altına alıyor. Bu, Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşüne ve nazi döneminin dehşetine verilen yanıttır. Nazi sembollerinin, imparatorluk bayraklarının, Alman Parlamentosu önünde hiç işi yoktur” dedi.
Yeşiller’den, Sol Parti’den ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) de benzer tepkiler geldi.
*
Bunları duyunca insanın aklından “Bu tepkiyi gösterenler acaba Almanya’da değil de, başka bir dünyada mı yaşıyorlardı?” demek geçiyor.
Hürriyet’te yayınlanan 23 Mart tarihli yazımda şu satırlara yer vermiştim:
“1980 yılından beri Almanya’da faaliyet gösteren ‘İmparatorluk Vatandaşları’ hareketi üyeleri, Anayasa’nın 23 Mayıs 1949 tarihinde kabulüyle resmen kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’ni tanımıyorlar.
Federal Almanya Cumhuriyeti’nin meşru ve egemen bir devlet olduğunu da kabul etmiyorlar.
Almanya’nın hâlâ Alman İmparatorluğu’nun 1937 yılındaki sınırlarına sahip olduğunu savunuyorlar.
‘İmparatorluk Vatandaşları’, Alman hükümetini de Alman resmi makamlarını da tanımıyorlar.
Kendilerinin düzenledikleri ‘İmparatorluk kimlikleri’ var.
Kendilerinin düzenledikleri ‘İmparatorluk pasaportları’ var.
Kendilerinin hazırladıkları ‘İmparatorluk ehliyetleri’ var.
Vergi ödemeyi reddediyorlar.
Anayasal düzeni reddediyorlar.
Demokrasiyi de öyle.
Federal İçişleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, ‘İmparatorluk Vatandaşları’ üye sayısı 19 binin üzerindedir.
Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından ‘İmparatorluk Vatandaşları’ ve bünyesindeki diğer grupların faaliyetleri 2016 yılından beri gözlenmektedir.
Hem de ırkçı, Yahudi düşmanı olduğu ve anayasal düzeni devre dışı bırakma suçlamasıyla.
Böyle olduğu halde ‘İmparatorluk Vatandaşları’ toptan değil, yalnız bünyesindeki ‘Birleşik Alman Halkları ve Soyları’ ile ‘Osnabrück Sınır Taşı’ grupları yasaklanmıştır.”
*
Evet...
Bunlar yıllardır bilinmektedir.
Bunların hepsi Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın raporlarında yıllardır uzun uzun yer almaktadır.
İşte bu yüzden insanın kafasından ister istemez, ama haklı olarak, Almanya’da politik sorumluluk taşıyanlara, “Şimdiye kadar neredeydiniz?” diye sormak geçiyor.