Güncelleme Tarihi:
*
Tabii SPD’li genç politikacının bu söylemleri Almanya’nın gündemine bomba gibi düştü.
Özellikle hükümetin büyük kanadını oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti’den (FDP) sert tepki ve eleştiriler geldi.
Yeşiller’den de öyle.
Eski Doğu Almanya’daki Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) uzantısı konumundaki Sol Parti’den ise tam destek geldi.
SPD Genel Başkanı Andrea Nahles başta olmak üzere sosyal demokrat politikacıların çoğu sessiz kalmayı yeğledi.
Aralarında SPD’nin eski genel başkanı ve Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in de bulunduğu bazı politikacılar ise durduk yerde Kevin Kühnert’in böyle bir çıkış yapmasını eleştirdi.
26 Mayıs’ta Almanya’nın çeşitli kesimlerinde yapılacak yerel seçimler ile Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi yaptığı bu açıklamasıyla Kühnert’in partiye ‘ihanet ettiği’ suçlamasında bulundular.
Bazı SPD’liler ise Kühnert’in partiden ihraç edilmesini bile gündeme getirdiler.
Hatta, “Senin yerin SPD değil, git kendine başka bir parti ara. İstersen Sol Parti’ye, istersen de Almanya Komünist Partisi’ne (DKP) git” diyenler bile oldu.
Almanya’nın otomotiv devlerinden BMW ile Daimler’den (Mercedes) ise daha sert tepkiler geldi.
BMW İşyeri İşçi Temsilcisi Manfred Schoch, “Alman işletmelerinde çalışan işçiler için SPD artık oy verilecek bir parti değildir” diyerek, dolaylı da olsa işçilere “SPD’ye oy vermeyin” çağrısında bulundu.
Daimler İşyeri İşçi Temsilcisi Michael Brecht de “İşçiler için SPD’ye oy vermenin zorlaştığı görüşünü paylaşıyorum” dedi.
*
Evet, bir dönemlerin ‘işçi partisi’ olarak bilinen SPD’den kaçış hızlandı.
2000’li yılların başına kadar oylarının yüzde 50’sinden fazlasını işçilerden alan SPD, son yıllarda işçilerin gözünden iyice düştü.
2017’de yapılan genel seçimlerde toplam oylarının sadece yüzde 23’ünü işçilerden aldı.
SPD, aynı seçimlerde Sol Parti’ye 380 bin, Yeşiller’e 400 bin, FDP’ye 430 bin ve sağ popülist Almanya için Alternatif’e (AfD) 500 bine yakın seçmen kaptırdı.
SPD’nin üye sayısı günümüzde 453 bine, işçi üye oranı da yüzde 8’e düştü.
*
Evet bunların hepsi doğrudur.
Ama beni asıl şaşırtan, Alman politikacıların Jusos Başkanı Kevin Kühnert’in açıklamalarına gösterdikleri tepkidir.
1946’da kurulan ‘Genç Sosyalistler’in hedef ve ilkeleri özellikle 1969’dan beri savundukları ‘sol politika’ ile gündemdedir.
Jusos’un tüzüğünde ve internet sitesinde, “Bizim temel değerlerimiz özgürlük, adalet ve dayanışmadır. Biz, dışlanmanın ve baskının olmadığı bir toplum yaratmak istiyoruz. Biz, insanların bugünkünden farklı bir şekilde birlikte yaşamalarını ve çalışmalarını istiyoruz. Biz, bir insanın şansını kökeninin değil, yeteneğinin belirlemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Biz, kapitalizmi aşmak istiyoruz ve başka bir toplumsal düzen, yani sosyalizm için ağırlığımızı koymak istiyoruz.
Sosyalizm bizim için ulaşılamayacak bir ütopya değildir. Aksine sosyalizm günümüzün sorunlarının çözümü için şarttır” denilmektedir.
Kühnert, Jusos’un lideridir ve bu örgütün ilkelerini savunmaktadır.
Şu anda tepki gösterenlere “Bunları hiç duymadınız mı? Bunları hiç okumadınız mı?” diye sormalı.
Tabii, “Şimdiye kadar neredeydiniz?” diye de.