Şimdi de ışıklandırma sancısı

Güncelleme Tarihi:

Şimdi de ışıklandırma sancısı
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2024 13:15

Daha önceleri de yazdım... İşte yine yazıyorum... Şu ‘bizim Almanları’ anlamak kolay değil. Hem de hiç kolay değil. Hatta zor. Hem de çok zor. Zaman zaman ise imkânsız.

Haberin Devamı

Şimdi de ışıklandırma sancısı
İŞTE geçen hafta İslam aleminin kutsal ramazan ayı vesilesiyle Almanya’nın Frankfurt ve Köln kentlerinde bir ilk yaşandı.
Frankfurt Anakent Belediyesi, kent merkezindeki Hauptwache ve Alter Oper arasındaki caddeyi hilal, yıldız ve kandil motifleri, “Happy Ramadan” (Mutlu Ramazanlar) yazılı sloganla süsleyip ışıklandırdı.
Köln kentinin en işlek alışveriş merkezlerinden Venloer Caddesi de öyle.
Her iki kentte de ışıklandırmanın ramazan ayı boyunca sürdürüleceği açıklandı.
Almanya’da aralarında sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) mensubu bazı milletvekillerinin de katıldığı Berlin yakınlarında Potsdam’da Alman aşırı sağcılar buluşmasında, Alman vatandaşı olsalar bile milyonlarca göçmen kökenlinin sınır dışı edilmesi, hatta bir Afrika ülkesine sürgün edilmesi planlarının yapıldığı bir dönemde Frankfurt ve Köln’den yükselen bu sinyalleri alkışlayanlar oldu.
İki Almanya’nın birleşmesinin 20’inci yıl dönümü 3 Ekim 2010’da yaptığı konuşmasında, “Şüphesiz Hıristiyanlık Almanya’ya aittir. Şüphesiz Musevilik Almanya’ya aittir. Bu bizim Hıristiyan-Musevi tarihimizdir. Ama artık İslam da Almanya’ya aittir” diyerek toplumsal barışın korunması açısından önemli bir sinyal verdiği halde, çeşitli çevrelerin tepki göstermesi nedeniyle koltuğundan olan Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Köln ve Frankfurt’taki ışıklandırmalarını ‘hoşgörünün, çeşitliliğin önemli bir işareti’ olarak niteledi.

Haberin Devamı

KENDİ KENDİNİ İNKÂRMIŞ!
Ama buna isyan eden Alman politikacılar da oldu.
Sağ popülist AfD’li ve CDU’lu bazı politikacılar, “Mutlu Ramazanlar” yazılı ışıklı levhaların asılmasının ‘kendi kendini inkâr’ olarak algılandığını ileri sürdüler.
Almanya’daki bazı gazete ve dergiler de eleştirisel bir tutum sergiledi.
Belediyelerin mali sıkıntılar yaşadıkları bir dönemde, Frankfurt ve Köln’ün vergi mükelleflerinin parasıyla ‘ramazan ışıklandırmasını’ finanse etmelerini eleştirdiler.
Ama nedense yıllardır bu ülkede yaşayan Müslüman ve başka dinden olan insanların ödedikleri vergilerle Noel dönemlerinde haftalarca kent merkezlerinin, ünlü meydanların pırıl pırıl ışıklandırılmasının finanse edilmesine önemli katkılarda bulunduklarını görmezden, duymazdan geldiler.

Haberin Devamı

EZAN SESİ, ÇAN SESİ
Biz Almanya’da benzer yaklaşımlara daha önceki yıllarda da tanık olduk.
Alman Anayasası’nın 4’üncü maddesinde, “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır” denildiği halde, Hessen eyaletine bağlı Dillenburg kentinde kaymakamlık, 1996 yılında ‘Trafik Düzenlemeleri’ çerçevesinde, ‘aniden ezan sesini duyan otomobil sürücülerinin şaşkınlık yaşayıp kaza yapabilecekleri’ gerekçesiyle minareden ezan okunmasını yasaklama kararı almıştı.
Ben de o günlerde, kaymakamlığın bu gerekçesinin hiç de inandırıcı olmadığına dikkati çekmek için, “Aniden kiliselerden yükselen çan seslerini duyan ve Hıristiyan olmayan otomobil sürücüleri de kaza yapabilirler diye çan seslerini susturmak mı gerekir?” diye ironik bir yazı yazmıştım.
Ama Giessen İdari Mahkemesi’nin yargıçları sağduyulu ve adil bir karar alıp, Dillenburg Kaymakamlığı’nın kararını din özgürlüğü ile bağdaşmadığı için iptal etmişti.

Haberin Devamı

TELEVİZYON KULESİ DE YIKILACAK MI?
Almanya’nın başkenti Berlin’de 2000’li yılların başlarında Neukölln kesimindeki Şehitlik Camii’nin minareleri ve kubbesi yüzünden Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ile yerel yönetim arasında çok ciddi sıkıntılar yaşanmıştı.
Neukölln Belediyesi, minarelerin ve kubbenin verilen imar izninden daha yüksek olduğu, bitişikteki özel havalimanı Tempelhof’a uçakların inişinde tehlike (!) yaşanabileceği gerekçesiyle minarelerin de kubbelerin de kısaltılmasını istemiş, aksi halde 500 bin Euro para cezasına çarptırma tehdidinde bulunmuştu.
O günlerde ben de yıllar sonra kapatılan Berlin kent merkezindeki Tegel Havalimanı’ndan kalkan ve iniş yapan uçakların bazılarının ünlü Alexander Meydanı’ndaki 207 metre yüksekliğindeki Televizyon Kulesi’ne çarpma tehlikesinin daha yüksek olduğuna dikkati çekerek, “Kentin simgesi konumundaki Televizyon Kulesi de yıkılacak mı?” diye bir yazı yazmıştım.
Sonunda 80 bin Euro ceza ile her şey olduğu gibi kaldı.
*
Evet...
Almanya’da cami yapımı, hoparlörden ezan okunması, sünnet yasağı, Türkiye’den imam getirilmesine izin verilmemesi gibi tartışmalardan sonra şimdi de ‘ramazan ışıklandırılması’ sancısı yaşanmaya başladı.
O zamanlar cami olmadığı için Köln’deki Müslümanların tarihi Dom Katedrali’nde 3 Şubat 1965 tarihinde bayram namazı kılmalarına izin verilen Almanya’da, bugün ramazan vesilesiyle caddelerin ışıklandırılması tartışılmaktadır.
İşte bu ve benzer tartışmalar, ‘özgürlükler ülkesi’ Almanya’ya hiç yakışmamaktadır.
İşte bu ‘Benim Almanya’ma, ‘Bizim Almanya’mıza hiç yakışmamaktadır.
İşte bu nedenle de “Şu ‘bizim Almanları’ anlamak zor. Hatta zaman zaman imkânsız” diyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!