Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’NIN PARA DESTEĞİ
Aynı zamanda İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin (Fdl) lideri olan Meloni’yi en çok kızdıran da Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın Akdeniz’de sığınmacıların boğularak yaşamlarını yitirmelerini engellemek için devreye giren sivil toplum kuruluşlarına (STK) parasal katkıda bulunması oldu.
Meloni, sığınmacıları kurtarma operasyonlarına katılan gönüllü sivil ekiplere Alman hükümetinin 2 milyon Euro’luk destek planına ateş püskürdü.
Ve İtalyan La Stampa gazetesine göre Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a bir mektup yazarak sitem etti.
Meloni, mektubunda “Hükümetinizin bu konuyu İtalyan hükümeti ile görüşmeden, Akdeniz’in İtalyan sularında kaçak göçmenleri kurtarma operasyonları yürüten STK’lara önemli oranda maddi destekte bulunacağına yönelik kararını şaşkınlık içinde öğrendim” satırlarına yer verdi.
Almanya’nın bu yardımı, göçmenleri denize açılmaları için teşvik eden STK’lar yerine kendi ülkesine gelen sığınmacılara yapmasını önerdi.
Meloni’nin partisinden olan İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto ise Almanya’yı “İtalya’ya zarar vermekle” suçladı.
Crosetto, “Berlin, bilmezmiş gibi davranıp, teoride ‘dost’ bir ülkeyi güç duruma düşürüyor” dedi.
İtalya’da hükümet ortağı sağ popülist Lega (Lig Partisi) lideri Matteo Salvini daha da ileri giderek Almanya’yı ‘düşmanca bir tutum sergilemekle’ suçladı.
Berlin’i İtalya’nın iç işlerine karışmakla da...
Yanı sığınmacılar yüzünden Almanya ile İtalya arasında ciddi bir sıkıntı yaşandığı ortaya çıktı.
SUÇLAMALAR PEŞ PEŞE GELDİ
Yalnız İtalya ile değil komşu ülke Polonya’yla da…
Polonya konsolosluklarının büyük bir bölümü Afrika ve Asya ülkelerinde olmak üzere para karşılığı on binlerce, hatta yüz binlerce kişiye vize vererek, daha doğrusu ‘satarak’ Avrupa’ya ulaşma yolunu açtığı yönündeki ‘yolsuzluğun’ ortaya çıkması, Polonya ile Almanya arasındaki gerginliği de artırdı.
Hitler döneminde Polonya’da girişilen katliam ve alt yapının altüst edilmesi nedeniyle Polonya hükümetinin 1 trilyon 200 milyar Euro tazminat talebini Berlin’in geri çevirmesi nedeniyle yaşanan gerginlik, sığınmacılar yüzünden zirve yaptı.
Başbakan Olaf Scholz’un “Vize yolsuzluğu aydınlatılsın” demesi, Polonya’nın insanların ellerini kollarını sallaya sallaya Almanya’ya geçmelerine izin vermesini doğru bulmadığını söylemesi ve “Polonya’ya giren orada kayıtlara geçmeli. İltica başvuru işlemleri de orada yapılmalı” açıklaması Polonyalıları kızdırdı.
Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau, Şansölye Scholz’u, ‘Polonya’nın iç işlerine karışmakla’ suçladı.
Hatta 15 Ekim’de Polonya’da yapılacak genel seçimleri etkilemek istemekle de.
Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro ise Scholz’un açıklamalarını ‘görülmemiş yüzsüzlük – terbiyesizlik’ olarak nitelendirdi.
Polonya Kültür Bakanı Piotr Glinski, “Almanya, Avrupa’ya hükmetmek ve bizlere başöğretmenlik yapmak istiyor. Buna izin vermemeliyiz” dedi.
Hem Başbakan Scholz’un hem de Federal İçişleri ve Yurt Bakanı Nancy Faeser’in, en fazla sığınmacının Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre üzerinden Almanya’ya girdiğine dikkati çekerek sınırlarda kontrol uygulamasına yeniden başlanacağını ilan etmeleri ise Polonyalıları küplere bindirdi.
Ve sığınmacılar İtalya, Almanya ve Polonya’yı birbirine düşürdü.
Tabii yalnız Almanya, Polonya ve İtalya’yı değil, neredeyse tüm AB ülkelerini de.
*
Evet...
Sığınmacılar Almanya’da halkı da çileden çıkardı...
Partileri birbirine düşürdü...
Hatta hükümet ortaklarını da...
Sağ popülist Almanya için Alternatif’i (AfD) ‘en güçlü ikinci parti’ konumuna yükseltti...
Yani bir yerde sığınmacı tartışmaları yüzünden Avrupalılar dayanışma, eşitlik, özgürlük gibi temel ilke ve değerlerden uzaklaşmaya başladı.