Güncelleme Tarihi:
KÖLN Atatürk Kültür Evi’nin düzenlediği etkinliklerde orkestrayla birlikte izleyiciyle buluşan Veysel Diker, yurdun dört bir yanından derlediği türküleri seslendirirken, Altan Erkekli de kendi hikâyesini anlattı: “Hep yatılı okuduğum için benim hiç odam olmadı. O yaşlarda, odasız çocuk kalmasın diye ilerde inşaat mühendisi olup binalar yapmayı istiyordum. Resimlerimde hep çimento, tuğla, bina vardı. Lise yıllarında ise yeteneğimi gören İngilizce öğretmenim mutlaka tiyatrocu olmam gerektiğini söyleyip benden söz aldı. Liseye, Diyarbakır’da kolejde başladım. Trenle İstanbul’dan Diyarbakır’a gitmek üç gün sürüyor. O zamanlar çocuklar başka bir aileye emanet edilir, varacağı yere gönderilirdi. O zamanlar İstanbul ‘terkos suyu’ içerdi. Bütün Türkiye musluktan su içer, adına ‘terkos suyu’ derdi. Şimdi PET şişelerden içiyoruz. Suyumuz da bozuldu, insan ilişkilerimiz de. Bugünlerde çocuklarımızı karşıya gönderemiyoruz.”
Altan Erkekli’nin aktardığı, Haydarpaşa’da annesinden ayrılıp trene bindiği sahne ise dinleyenleri duygulandırdı. Yanlışlıkla İstanbul Üniversitesi Arapça Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde başladığı akademik eğitimine Ankara Üniversitesi Dil Tarih Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde devam ettiğini söyleyen Erkekli, Ankara Sanat Tiyatrosu günlerinden paylaştığı anılarıyla da seyirciyi güldürdü.