Şiddet ve korku kaçırtıyor

Dergi, son sayısında yayımladığı ‘Uyum, bana veda’ başlıklı ve Antje Windmann imzalı haberde, genç yaşta hayatlarını kaybeden Arzu Özmen, Morsal O. ve Gülsüm S.’nin de öykülerine yer verildi. Yazıda, Almanya’da göçmen kızların namus adına şiddet ve öldürülme korkusuyla ailelerinden kaçtıkları ileri sürüldü. Dergi, kendisine sürekli baskı yapan amcasından dolayı evden kaçan ve kadınlar yurduna sığınan Iraklı Bahar’ın dramının da anlatıldığı haberinde, Almanya’da Bahar gibi evinden kaçan kızların çok olduğu yazdı.

En çok Türkiye’den
Yalnızca Berlin’de faaliyet gösteren ‘Papatya’ adlı kuruluşun yılda 60’ın üzerinde genç kızı kabul ettiği belirtilen haberde, “Stuttgartlı kuruluş Rosa da yılda 80 kadar şiddet, zorla evlendirilme ve ölüm korkusuyla evden kaçan genç kıza bakıyor. Yasemin adlı kuruluşa 400, internet sitesi Sibel’e 300 kadar yardım talebinde bulunuluyor. Peri adlı dernek de 2008 yılında 50 kadar kızın aileden uzaklaşmasına yardım etti. Evden kaçan kızların önemli bir bölümü Türkiye, Kosova, Arnavutluk, Pakistan, Afganistan ve Hindistan’dan geliyor” denildi.

Ataerkil toplum
Farklı geleneğe sahip ataerkil toplumların düşünme tarzının kadınlara bağımsız hareket etme şansı vermediğini savunan Prof. Psikolog ve Etnolog Can Kızılhan, bu toplumlarda kadının erkeğe ait olduğunun kabul edildiğini söyledi. Uzmanlar, göçmen çocukların üç yaşından önce yuvalara verilmesinin, zamanla göçmenlerin aile yapısını değiştirmesine yardım edeceğini söylerken, Baden Württemberg Uyum Bakanı Bilkay Öney ise göçmen kadınlara üç yıldan önce oturma izni verilmesi gerektiğini, aksi durumda şiddet ortamından uzaklaşamayacaklarını savundu.