Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: Reuters
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2021 09:38
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in geçen hafta Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaretin yankıları sürerken, Almanya’da Türkiye karşıtları yeniden sahneye çıktı.
DAHA von der Leyen ile Michel yola çıkmadan, Avrupa Parlamentosu’nda Hıristiyan Demokratlar, muhafazakârlar ve milliyetçi muhafazakârların oluşturduğu Avrupa Halk Partisi (EPP) Grup Başkanı Alman politikacı
Manfred Weber, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ve Türk vatandaşlarına vize serbestisine “Kesinlikle hayır” dedi.
Ama bu bizim için hiç de sürpriz olmadı.
Çünkü aynı zamanda Almanya’da koalisyon hükümetinin büyük kanadı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) ‘kardeş parti’ konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Genel Başkan Yardımcısı olan Manfred Weber, yıllardır Türkiye karşıtı bir tutum sergilemektedir.
23-26 Mayıs 2019 tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine EPP’nin lider adayı olarak katılan ve görevi bırakacağını ilan eden AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in koltuğuna talip olan Weber,
seçim öncesi ‘Türkiye karşıtlığıyla’ oy avına çıktı.
Doğup büyüdüğü Bavyera’da katıldığı bir seçim kampanyasında, “Herkes Türkiye ile daha yakın iş birliği ve daha iyi ilişkiler kurulması gerektiğini söyleyip duruyor. Ama eğer ben Komisyon Başkanı seçilirsem Brüksel’deki ilgili birimlere üyelik müzakerelerine son verilmesi talimatını vereceğim” dedi.
Hızını alamamış olacak ki, “Türkiye, AB üyesi olamaz, bunu netleştirelim” diye de ekledi.
Yunanistan’ın başkenti Atina’da katıldığı bir seçim kampanyası etkinliğinde de, “Türkiye’nin AB’de yeri yoktur. Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olmayacaktır” diyerek Türkiye dostlarından (!) yoğun alkış aldı.
*
Avrupa Parlamentosu seçimlerinden EPP ‘en güçlü kanat’ olarak çıktığı halde Manfred Weber’in AB Komisyonu Başkanı olma hayalleri suya düştü.
Başta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmak üzere bazı ülke liderlerinin karşı çıkması üzerine CSU’lu Manfred Weber değil, seçildikten sonra Federal Savunma Bakanlığı’ndan istifa eden CDU’lu Ursula von der Leyen AB Komisyonu Başkanı oldu.
EPP Grup Başkanlığı koltuğunu koruyan Manfred Weber ise Türkiye karşıtlığını daha sonraları da sürdürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında yaşananları bahane ederek, Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanmasını istedi.
“Ekonomik gücümüzü kullanmanın zamanı geldi. AB’nin Türkiye için önemi, Türkiye’nin bizim için öneminden çok daha fazla” dedi.
Almanya’nın Münster kentinde düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmasında da Avrupa’nın Hıristiyan geleneğinden geldiği için gurur duyulması gerektiğini vurgularken, “Bu değerler bize, Ankara ile yürüttüğümüz müzakerelerde dürüst olmamızı gerektiriyor” dedi.
*
Evet...
Dürüstlük bir erdemdir ve Türkiye’ye de dürüst davranılmalıdır.
Türkiye, şu andaki AB’nin ‘anası’ konumunda olan ve 1957 yılında kurulan kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) 31 Temmuz 1959 tarihinde resmen ortaklık başvurusunda bulunmuştur.
AET ile Türkiye arasında 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan ve 1 Aralık 1964’te yürürlüğe giren Ankara Sözleşmesi’ne o dönemde Almanya’da iktidarda olan
CDU/CSU destek vermiştir.
AET adına Ankara Sözleşmesi’ne imzayı o dönemki Komisyon Başkanı CDU’lu Alman politikacı
Walter Hallstein atmıştır.
Hallstein o günkü konuşmasında, “Türkiye Avrupa’ya aittir. Bir gün son adım atılmalı ve Türkiye eşit haklara sahip üye olarak AET’de yerini almalıdır” demiştir.
Türkiye’ye 1999’da Helsinki Zirvesi’nde adaylık statüsü verilmiş ve 3 Ekim 2005’te Brüksel Zirvesi’nde Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlatılması kararlaştırılmıştır.
Bu karardan 6 hafta sonra Angela Merkel Almanya’da başbakanlık koltuğuna oturmuş ve CDU/CSU büyük kanat olarak iktidarda hâlâ söz sahibidir.
Madem Türkiye hiçbir zaman AB üyesi olamayacaktır, o halde CDU/CSU müzakereleri şimdiye kadar neden durdurmamıştır?
CDU/CSU’nun da desteğiyle demokratik, ekonomik, sosyal konumları Türkiye’den daha iyi olmayan birçok ülke AB üyesi olduğu halde, Türkiye yaklaşık 58 yıldır niye kapıda bekletilmektedir?
Bu mudur Manfred Weber’in gurur duyulmasını istediği Hıristiyanlık değerleri?
Hıristiyanlık değerlerinin başında dürüstlük gelmektedir.
Bu mudur ‘koyu Katolik’ Manfred Weber’in dürüstlük anlayışı?
Sevsinler böyle dürüstlüğü.