Güncelleme Tarihi:
DİLAN, 5 Şubat Cumartesi akşamı Berlin’in ünlü Prenzlauerberg kesiminde tramvaya binmiş.
Aynı vagonda iki erkek bir kadın, önce sözlü sataşmaya başlamışlar.
“Pis dişi yabancı defol git geldiğin yere” diye ırkçı hakarette bulunmuşlar.
Hakaretle yetinmeyip, erkeklerden biri üzerine yürüyerek fiziksel şiddet girişiminde bulunmuş.
Dilan da kendisine yaklaşmasını engellemek için onu itmiş.
Ancak rahat bırakmayacaklarını anlayıp iki durak sonra tramvaydan inmiş.
Ama ‘ırkçı saldırganlar’ da tramvaydan inip Dilan’ın peşine düşmüşler.
Hem de üç değil altı ırkçı.
Kadınlardan biri Dilan’a tokat atıp dudağını patlatmış.
Diğerleri de tekme, tokat saldırıp Dilan’ı hastanelik edinceye kadar dövmüşler.
Kafasına ve yüzüne indirdikleri yumruk, karnına ve bacaklarına attıkları tekmelerle Dilan’ın dünyasını karartırken, olay yerinden ellerini kollarını sallaya sallaya uzaklaşmışlar.
POLİSİ DE KENDİSİ ARADI
İşte tüm bunlar, tramvay durağında bekleyen ve aynı tramvaydan inen onlarca insanın gözlerinin önünde oluyor.
Dilan, “Ne olur yardım edin!” diye yalvarıyor.
Ama kimse oralı olmuyor.
Kimse müdahale etmiyor.
Kimse, “Utanmıyor musunuz bu kıza tekme, tokat saldırmaya?” demiyor.
Olup biten bu ırkçı saldırıya şahit oldukları halde ‘sessiz çoğunluğun’ hiçbirinin de aklına bırakın yardıma koşmayı, polise telefon edip ihbarda bulunmak da gelmiyor.
Polisi de Dilan kendisi arıyor.
Olay sırasında ve kaçarlarken cep telefonuyla görüntülerini aldığı saldırganlardan şikâyetçi oluyor.
Daha sonra da tedavi olmak için hastaneye kaldırılıyor.
GAZETELER TERSİNİ YAZDI
Ertesi gün bu ırkçı saldırı, bazı Alman gazetelerinde “Berlin’de genç bir kız maske takmadığı için dayak yedi”, “17 yaşındaki bir kız maske takmak istemediği için 3 erkek tarafından dövüldü” başlığıyla yayınlandı.
Tabii bu ‘yalan haberler’ Dilan’ı daha çok yaraladı.
Hemen hastane odasında bir video çekerek sosyal medyaya koydu.
Kendisinin maske taktığını, ama saldırganların maskesiz olduğunu herkesin bilmesini istedi.
Sonradan ‘maske yalanının’ polisin eksik ve yanlış açıklamasından kaynaklandığı ortaya çıktı.
Polis tramvaydaki ve çevredeki kamera görüntülerine dayanarak hatasını ‘özür dileyerek’ düzeltirken, açıklamalarında saldırının ırkçı boyutuna yer verdikleri halde, medyanın bunu ‘görmezden gelmesini’ eleştirdi.
Dilan, sosyal medyada yayınlanan ve 8.5 milyon kez izlenen yaklaşık 10 dakikalık videoda, “Ben dün yabancı olduğum için dayak yedim” dedi.
“Defalarca ‘yardım edin’ diye yalvardım. Ama orada bulunan o kadar insandan hiçbiri de yardım etmedi” dedi.
Gözlerinden yaşlar akarken, saldırganları kastederek, “Kökenimiz nedeniyle farklı olduğumuzu düşünen bu insanların 2022 yılında hâlâ bu gezegende yaşadıklarını anlamıyorum” dedi.
‘İNSANLARA İNANCIMI KAYBETTİM’
Aslında Dilan’ın yanlışlıkla ‘insanlar’ dediği bu sapıklar insan falan değil, birer yaratıktır.
Dilan, hem sapık, ırkçı saldırganları hem de gözlerinin önünde olup bitenlere seyirci kalanların tutumlarını kastederek, “Ben o gün insanlığa-insanlara inancımı kaybettim” diyor haklı olarak.
Tabii ırkçı saldırıya tepki gösterenler oldu.
Eleştirenler de.
Berlin Eyalet Başbakanı Franziska Giffey, Dilan’la görüşmek istediğini yazdı.
Tabii bu çirkin saldırının sonuna kadar takipçisi olacaklarını da.
SERBEST BIRAKILDILAR
42, 44 ve 51 yaşlarındaki üç erkek saldırgan, olaydan kısa bir süre sonra gözaltına alındı.
Sarhoş oldukları söylenen ırkçı saldırganlar, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar.
Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel, “Irkçılık bir zehirdir”, “Kin-nefret bir zehirdir” demişti.
Bununla mücadele bu toplumun sorunudur.
İşte bu zehirlere karşı koyacak, kararlı bir şekilde mücadele vereceklere, “Sessiz çoğunluk neredesiniz?” diye sesleniyorum.
Yeni Dilanların, Ayşelerin, Ezgilerin, Hakanların, Alilerin, Hasan Hüseyinlerin ırkçı saldırılara uğramalarını engellemek, barış içinde birlikte yaşamı korumak için ‘sessiz çoğunluk’ derhal ayağa kalkmalıdır.