Güncelleme Tarihi:
Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin (TSYD) Antalya'da düzenlediği 48. Yıl Sporun Zirvesi Semineri'nde “Neredeydik, neredeyiz, nereye” panelinde konuşan Güneş, geçmişten günümüze Türk futbolunda önemli ilerlemelerin kaydedildiğini belirtti.
Fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini dile getiren Güneş “Babam ve annem okuma yazma bilmiyordu.
Benim üniversite okumamam için çok çalıştılar. 15 yaşında hayata başladım. 5 kardeştik, 15 yaşında aileme bakan bir kişiydim. O günlerde futbola başladım. Ortaokulda mahalle arasında oynarken, büyüklerin baskısıyla kaleye geçtim. 24 kaleciliği sevmeyerek yaptım. Lisede lisans çıkartık, 24 senedir antrenörlük yapıyorum. Henüz futbol oyununu okuyamıyorum, ama üniversite okudum, öğretmen oldum şimdi sizinle bunları paylaşıyorum” diye konuştu.
“ÜLKE FUTBOLU BÜYÜK AŞAMA KAYDETTİ”
Türkiye'nin sosyal, siyasal, ekonomik ve yapısal bir değişim süreci içinde olduğunu ifade eden Şenol Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülke futbolunun çok büyük aşama kaydettiğini söyleyebilirim. Çocukluğumuzda olan değerlerle bugünkü değerleri kıyaslanmanın yanlışlığını yapıyoruz. Ben o zaman fakir bir ailenin çocuğu olarak, denizde yüzüyordum, kumsalda geziyordum, özgürdüm, organik meyve yiyordum. Bugün ekonomik durumu iyi olan bir baba olarak çocuğumu yüzmeye götüremiyorum, organik meyve yediremiyorum. Ben 15 yaşına kadar şehirden ayrılamadım. Çocuklarımız dünyayı gezdi, ama hangimiz mutlu hangimiz değil? Bilemiyorum. Dolayısıyla tespitleri iyi yapmamız lazım. Biz doğaçlama geldik. Sayın Fatih Terim ve Mustafa Denizli ile aynı dönemin insanlarıyız. Bu ülkeye katkı yapmayı düşünen bir insanım. Bu ülkede değerli olan insanlara gereken önemi verelim. Bakın bugün Hiddink geldi, yabancı istemeyebiliriz, ama bugün nasıl faydalanırız diye bakmamız lazım. Ersun Yanal altyapı sorumlusu oldu, ondan da faydalanmamız lazım. Ama Terim'den de Denizli'den de...”
MADEN İŞÇİSİ ELDİVENİ İLE KALECİLİK
Kendi dönemlerinde başta ekonomik sorunlar olmak üzere tesis ve malzeme sıkıntısı çektiklerini dile getiren Güneş, “Ben hiç kaleci eldiveni giymedim. Yoktu da giyemedim. Zonguldak maden işçilerinin eldivenleriyle toprak sahada antrenman yapıyordum. Dolayısıyla malzemesi olmayan bir kaleci olarak milli takım kaleciliği yaptım. Biz doğru kriterlerle eleştiri yapmıyoruz. Geçmişe baktığımız zaman eğitim, tesis, iletişim, teknoloji yok. Ekonomik zorluklar var. Hatta zaman zaman mafyanın, kara paranın girdiği dönemleri de yaşadık ama amatör ruh vardı, profesyonellik gelişmemişti. Bakış farklıydı. Kısıtlı imkanlar vardı, kendimize güvenimiz yoktu. Şimdi ise kendimize olan güvenimiz arttı, ama birbirimize olan güvenimiz sarsıldı” diye konuştu.
“TOKLAR VE ZENGİNLER OYNUYOR, FAKİRLER SEYREDİYOR”
Günümüzde futbola olan yatırımın çok büyük olduğunu anlatan Güneş, “Eskiden biz antrenmanda çorap alabilmek için yalvarıyorduk, vermiyorlardı. Sayılı olarak geliyordu. Şimdi sponsorlar her şeyi veriyorlar, ama biz kullanamıyoruz. Özellikle bir şey vurgulamak istiyorum. Eskiden fakirler oynuyordu, zenginler seyrediyordu. Yani açlar oynarken, toklar seyrediyordu. Şimdi ise toklar ve zenginler oynuyor, fakirler seyrediyor” değerlendirmesinde bulundu.
“EĞİTİM ARTMALI”
2002 Dünya Kupası öncesinde başına geçtiği (A) Milli Takım'ın dünya sarılamasında 30. olduğunu söyleyen Güneş, “Sonra 7. sıraya kadar çıktık. Görevime son verildikten sonra, değişiklikler oldu, bugün herhalde 30 civarındayız. Başarı kriterlerimizi değiştirmemiz lazım. Neye göre başarılıyız, neye göre başarısızız? Kesinlikle eğitim artmalı” ifadelerini kullandı.
2002 Dünya Kupası'nda milli takımın elde ettiği üçüncülükten sonra, “Dünya futbolunda 3. olduk, ama futbol ülkesi olarak 3. olmadık” dediğini hatırlatan Güneş, şunları kaydetti:
“Kupadan sonra antrenör toplantıları yapıyorduk, Türk futbolunun ekolüyle ilgili olarak neler yapabileceğimizi konuşurken, arkadaşlar benim görevime son veriyorlar. Ben bunu biliyorum, kiminle anlaştıklarını da biliyorum. Ondan sonra beni çağırıyorlar, 'hocam ayrılmanı istiyoruz' diyorlar. Böyle bir anlayışla bugün geldiğimiz nokta mükemmel ve antrenörler mucize yapıyorlar Türkiye'de. Bunu herkes biliyor. Bugün kulüp yönetiminde de aynı şeyler yapılıyor, tepede haksızlık yapılırsa, tabanda binlercesi yapılır. Onun için bunların irdelenmesi gerekiyor. Ama ben Türkiye'nin çok değiştiğini, çok geliştiğini, çok iyi hallere gelebileceğini düşünüyorum. Başarısız olduğunu düşünmüyorum.”
“TÜRK İNSANINA FIRSAT VERİN DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIR”
Şenol Güneş, Türkiye'de sporun gelişmesi eğitim başta olmak üzere bir çok alanda önemli çalışmaların yapılması gerektiğini anlatarak, “Biz nereden geldiğimize baktığımızda çok mesafe aldık. İmkansızlıklardan nerelere geldik. Türk insanına fırsat verin dünyayı ayağa kaldırır. Bunu yapar, yaptık. Daha iyisi neden yapılmasın. Sorunlar vardır, onları ayrı konuşuruz. Biz başarıyı da başarısızlığı da gören bir ülkeyiz. En kötü koşullarda Atatürk gibi bir lider çıkardık. Bizim şartlarımız zor değil, belki o yüzden çıkartamıyoruz. Sayılar da fazla olması lazım. Fikirlerimiz arı gibi çalışmalı” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de sorunlara yönelik çözümler üretilmediğini savunan tecrübeli teknik direktör, “Terim'in, Denizli'nin kenarda oturmaya hakkı yok. Nerede olursa olsun fikirlerini söylemeliler. Yöneticileri, federasyonu, medyayı etkilemeli, yol göstermeliler. Bu ülkenin rehberlere ihtiyacı var. O zaman biz mesafe alırız. Biz de sadece sonuçsal kaygı ve ekonomik beklenti var. O zaman olmaz. Eskiden yokluktan çıkarırken, şimdi eskisi gibi başarılı sporcular çıkaramıyoruz” diye konuştu.
YAPILMASI GEREKENLER
Türk futbolunun ilerlemesi için sorunların üzerine gidilmesi ve önemli yeniliklerin yapılması gerektiğini dile getiren Şenol Güneş, şunları kaydetti:
“Bu transfer sistemiyle futbolun daha ileriye gideceğini düşünmüyorum. Bosman kurallarıyla oyuncu hakları korunurken, kulüpler ve yöneticiler yanlış yola giriyor. Kulüpler batarsa futbol iyice batar. Çünkü kaynakları biten bir kulüpte yatırımlar azalır. Denetim yapılmalı, kulüpler devlet tarafından denetlenmeli. Vergi konusu var. Biz vermiyoruz, kulüpler veriyor. Tam tersine ben vereceğim, oyuncu verecek. Oranı neyse bizim vermemiz gerekiyor. Kanunlar koyulmalı ve bunlara uyulmalı, şimdi bazen çelişki yaşıyoruz. Beslenme, çalışma ve sağlık konularında çalışmalar yapılmalı. Entelektüel anlamda oyuncular ve antrenörler daha donanımlı olmalı. Hedef koyulmuyor. Kısa ve uzun vadede hedefler konulmalı...”
“HAKEMLER EN GÜÇLÜ HALKA KONUMUNA GELDİLER”-
Şenol Güneş, Türk hakemlerin hızlı bir değişim sürecinden geçtiğini dile getirerek, “Eleştirdiğim tarafları var, maçta hatalar yapıyorlar, doğrudur. İnsan hata yapabilir. Ama bu dönemde bu hakeme 'güvenmiyorum' diyemiyorsunuz. Müthiş bir teknolojik gelişimle dünyayla entegre olmuşlar. En zayıf halka olarak görünürken, şu anda en güçlü halka konumuna geldiler. Belki eksikleri çok fazla olduğu içindir. Ben başta Oğuz Sarvan olmak üzere tüm ekibini tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
“HİDDİNK'E KARŞI SOĞUK SAVAŞ VAR”
Şenol Güneş, (A) Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink'e karşı yürütülen bir soğuk savaş olduğunu iddia etti.
Kendisinin de milli takımın başında bir Türk hoca olmasını tercih ettiğini anlatan Güneş, “Hiddink'e karşı bir soğuk savaş var, bunu hissettim. Ben de yabancı bir hoca yerine yerli birinin gelmesini isterdim. Ama geldi, bitti bu. Şimdi nasıl birlikte çalışabileceğimiz konusu üzerinde durmalıyız. Yarışma yaparken, Türkiye'yi temsil ediyor. Türkiye'nin başarılı olması hangimizin aleyhine olur. Konuşalım, en azından o ne düşünüyor, dünyayı gezdi, görüşleri vardır. Komplekslerimizden arınmamız gerekiyor. Bu orada olma isteğimizi engelleyemez, onun yerine geçebilirsin, herkes birinin yerine geçiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“BİREYSELLİKLERİ ÖNE ÇIKARTMAMIZ LAZIM”
Şenol Güneş, günümüzde dünyada takım oyunu olgusunun çok konuşulduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Geçmişte bireysel oynayan oyuncu çok fazlaydı. Şimdi takım oyunu çok oynanıyor. Ama şimdi bana göre takım oyunu içerisinde bireysellikleri öne çıkartmamız lazım. Çünkü takım oyunu yeterli olmuyor. Bir çeşitlilik gerekiyor. Yani futbol oynarken, sizin düşünceniz dışında bir şeylerin olması gerekiyor. Bu olmadan o seyir zevki olmaz. Hataları olan maç daha çok keyif veriyor. Takım oyununda oyuncunun yeteneğini kullanabilmesi için eğitim yapmamız gerekiyor. Sadece bireysel özellikleri olan bir takımda, takım oyunu iyi değilse zaten orada kavga başlar. Takım oyunu dediğinde ise yaratıcılığı bozuyorsun. İkisi arasında gel gitlerimiz var. Günümüze uygun yeni bir dönem başlaması gerekiyor.”
“ŞAMPİYON OLDUĞUMUZDA TEKNİK DİREKTÖRLÜĞÜ HER AN BIRAKABİLİRİM”
(A) Milli Takım eski teknik direktörlerinden Mustafa Denizli'nin de yer aldığı panelde, teknik direktörlüğü ne zaman bırakacağına yönelik bir soru üzerine Güneş, “Hoca (Denizli) ne zaman bırakırsa, ben ondan sonra bırakırım, kendimi sağlama almak istiyorum. İkincisi, antrenörlük hayatımda Avrupa ve UEFA Şampiyonluğunu zor görüyorum, onun için lig şampiyonu oldukğumuzda her an bırakabilirim” dedi.
“Trabzonspor şampiyon olmazsa görevinizden uzaklaştırılır mısınız” sorusu karşısında Şenol Güneş, kulüplerle teknik direktörlerin imzaladıkları sözleşmelere sadık kalması gerektiğini dile getirerek, “Bir kulüpte yönetim kurulu bir antrenörle anlaşıyorsa, süresi neyse devam etmeli. Antrenör de gitmemeli. Bunu da desteklemek lazım. Bunun dışında bir şey olduğu zaman, 'bu antrenör niye gider diye' ayıplamak lazım. Ancak ikisi bir araya gelir mutabık kalırsa gidebilir. Trabzonspor'a gelirken, bir yapılanma içerisinde doğru işlerde başarılı olmak için geldik. Bir Avrupa takımı gibi olmak istiyoruz. İlkeleri olan, cesur, yaratıcı, farklı bir takım olmak istiyoruz. Bunun sonucu ya şampiyonluk, ya da diğer sonuçları almaktır. O yüzden durumumuz alacağımız saha sonuçlarıyla değişmez, değişmemeli” değerlendirmesinde bulundu.
DENİZ VE GÜNEŞ ESPRİSİ
Panelde Şenol Güneş'in, Mustafa Denizli'nin “Türk futbolu için deniz bitti gibi bir anlayış var” şeklindeki sözlerine göndermede bulunarak, “Sayın Denizli, denizi bitirdi. O zaman Güneş ile devam ediyoruz” biçimindeki esprisi salonda gülüşmelere neden oldu.