Güncelleme Tarihi:
Kamuoyu yoklamalarında “Almanya'nın en sevilen politikacısı” sıralamasında aylardır ilk sırayı kimseye kaptırmayan Federal Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg, doktora tezinde intihal (kaynak göstermeden yapılan alıntılar) suçlamalarına hedef oldu.
Bakan zu Guttenberg bu suçlamaları şiddetle geri çevirdi.
Başlangıçta, “Doktora çalışmamın 'intihal' 'çalıntı' olduğu suçlaması tamamen saçmadır” açıklamasında bulundu.
Birkaç gün sonra “Doktora tezim 'intihal' değildir. Ama bazı hatalar içermektedir. İyice araştırılıp sonuca bağlanıncaya kadar 'geçici olarak', şunun altını iyice çiziyorum 'geçici olarak' doktor titrini kullanmayacağım” dedi.
Bu hafta başında da biraz daha ileri gitti ve “Çok ciddi hatalar yaptığımı saptadım. Bu nedenle Bayreuth Üniversitesi'ne doktor titrimin geri alınması için başvuruda bulundum. Ama tekrar ediyorum, doktora çalışmamı kendim yazdım” diye açıklamada bulundu.
Tabii, Federal Savunma Bakanlığı'nı bırakma gibi bir niyetinin de düşüncesinin de olmadığını söyledi.
Politikadaki rakiplerine göre Bakan zu Guttenberg, baştan tüm doğruları söylememiştir.
Yani “yalan söylemiştir”...
Bu yüzden de inandırıcılığını, güvenirliğini kaybetmiştir..
İstifa etmesi şarttır...
Ama Almanlar hiç de öyle düşünmemektedir.
Genelde “Doğrucu Davut” olarak bilinen Almanlar, “birazcık intihal” ve “birazcık yalan” ile Bakanlık görevinin birbirine karıştırılmaması görüşünü paylaşmaktadır.
Nitekim son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Almanların sadece yüzde 27'si Bakan zu Guttenberg'in istifa etmesinden yanadır. Yüzde 76'sı ise buna karşı çıkmaktadır.
Anamuhalefet Sosyal Demokrat Partili (SPD) seçmenlerin yüzde 71'i de zu Guttenberg'in görevini sürdürmesinden yanadır.
Bu oran Yeşiller Partili seçmenlerde bile yüzde 61'e ulaşmaktadır.
Evet, belli ki, Bakan zu Guttenberg'e duyulan sempatide de güvende de ciddi bir düşüş yoktur.
Evet, şu “Bizim Almanları” anlamak kolay değildir...
İşte “eşimle birlikte bu zor günleri atlatacağız” diyen Karl-Theodor zu Guttenberg, halkın bu sempatisinin arkasına sığınmaktadır.
Hatta bir yerde bu sempatiyi istismar etmektedir...
Almanya'da istifayla sonuçlanan örnekler de vardır.
Almanya'nın SPD'li eski Federal Savunma Bakanı Rudolf Scharping, Afganistan'da Alman askerleri Taliban'a karşı mücadele ederken, Mayorka'da havuz başında o zamanki düşes sevgilisi ve şu andaki eşi Kristina Pilati-Borggreve ile fotoğrafları yayınlanınca 2002 yılında istifa etmek zorunda kalmıştı.
Schleswig-Holstein'ın o dönemdeki Eyalet Başbakanı SPD'li Björn Engholm, CDU'lu rakibi Uwe Barschel'in peşine adam taktırıp izletildiğinden haberi olmadığını söylemiş, ancak bunun doğru olmadığı ortaya çıkınca, 1993 yılında istifa etmek zorunda kalmıştı.
CDU'lu Baden-Württemberg Eyalet Başbakanı Lothar Spaeth, bir şirket tarafından finanse edilen “gemi seyahati” yüzünden 1991 yılında, aynı partili Saksonya Eyalet Başbakanı Kurt Biedenkopf eyalete ait konuta düşük kira ödemek ve İKEA'dan 'yüksek indirimli” mal olmak suçlamaları üzerine 2002 yılında istifa etmek zorunda kalmıştı.
Şu anda Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanı olan Gregor Gysi Lufthansa'nın iş seyahati karşılığı verdiği biletleri özel seyahatleri için kullandığı suçlaması üzerine 2002 yılında Berlin Ekonomi Senatörlüğü görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Aynı şekilde şu anda Yeşiller Partisi Eşbaşkanı olan Cem Özdemir de seçildiği halde 2002 yılında Federal Meclis milletvekilliğinden “bedava bilet” yüzünden feragat etmek zorunda kalmıştı.
Bu listeyi uzatmak mümkün...