Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2015 09:27
Herkesin bir rüyası vardır...‘Özgürlük savaşçısı’ Martin Luther King’in de bir rüyası vardı.
“I have a dream” (Bir rüyam, düşüm, hayalim var) söylemiyle başlayan ünlü konuşmasında Martin Luther King, şöyle haykırıyordu:
“Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak.
Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.
Bir hayalim var: Gün gelecek, adaletsizliğin ve eziyetin sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan Missisippi Eyaleti bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek.
Bir hayalim var: Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.”
* * *
Martin Luther King’in bu rüyası, bu hayalleri Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yıllar sonra gerçek oldu.
İşte bu hayallerin, bu rüyanın gerçeklemesinin başlangıcı olan o tarihi ‘başkaldırı’ ve ‘Özgürlük Yürüyüşü’nün öyküsünü içeren İngiliz-Amerikan yapımı ‘Selma’ adlı film, geçen hafta Almanya’da gösterime girdi.
Alabama’nın Selma kentinde din adamı Martin Luther King öncülüğünde başlayan ‘hak eşitliği, adalet eşitiliği ve ırkçılığa son hareketi’ ve
yürüyüşünün öyküsü.
‘Eşit yurttaşlık’ haklarının verilmesi için yollara düşen siyahileri, devlet güçlerinin copla, silahla, göz yaşartıcı gazla susturmak istemesinin öyküsü.
Siyahilerin ve beyazların elele vererek, kolkola girerek birlikte hareket edip, birlikte eşitlik mücadelesi vermesini içeren tarihi bir dram.
Günümüzde bile ibret alınması gereken bir film.
* * *
Evet, ‘SELMA’yı Berlin’de ABD’nin Büyükelçisi John B. Emerson’la birlikte izledik.
Büyükelçi Emerson, aralarında Türk kökenli kızlı-erkekli gençlerin de bulunduğu 250’ye yakın öğrenci davet etmişti Berlin’deki ünlü Zoo Palast sinemasına.
Film’den önce Büyükelçi Emerson’la kısa bir söyleşi yaptım.
“Martin Luther King’in bir rüyası vardı, hayallari vardı. Bu eşitlik ve özgürlüktü. Irkçılığın son bulmasıydı. Sizin rüyanız, hayalleriniz nedir?” diye sordum.
Büyükelçi, “Martin Luther’in rüyası, bugün ABD’nin rüyası haline geldi. Martin Luther’in düşünceleri dünya rüyası haline gelebilecek düşünceler. Dünyanın çeşitli kesimlerinde yaşanan şiddete bakarsanız, bu rüyanın önemini anlayabiliyorsunuz. Maalesef hâlâ dış görünüşlerinden, fikirlerinden, cinsel tercihlerinden dolayı ayrımcılığa uğrayan insanlar var. Bu ayrımcılığı toplum olarak birlikte yenmeliyiz. İşte benim rüyam da bu. ‘Selma’ filmi bu ayrımcılığı yenebilmemiz için bize yardımcı olabilir” aynıtını verdi.
Büyükelçi Emerson, “Filmde bence şu iki husus çok önemli. Birincisi; film insanların istemeleri halinde, şiddet uygulamadan toplumsal bir dayanaşma sergileyerek fikirlerini hayata geçirebileceklerini gösteriyor.
İkincisi de, ABD’nin önemli ama ‘kara lekeli’ bir dönemini anlatıyor bu film. Burada önemli olan, tarihte bu kötü olaylar yaşanmış olsa da, Amerikan halkı bu olaylardan ders alıp, tarihini yeniden yazmak için çaba göstermiştir ve göstermeye de devam etmektedir” dedi.
Tabii Büyükelçi’ye göçmen kökenli öğrencileri bu filmin gösterimine davet etmekle ne gibi bir mesaj vermek istediğini de sordum.
“Öncelikle öğrenciler, ABD’nin tarihi hakkında bilmedikleri şeyleri öğrenme fırsatı bulacaklar. Öğrenciler, filmde gördüklerini günümüzdeki gelişmelerle kıyaslayıp ABD Başkanı Barack Obama’ya baktıklarında tarihin değiştiğini birebir anlayacaklar. Amerikalıların tarihlerinden ders alıp, ırkçılığa karşı mücadeleye devam ettiklerini görecekler, öğrenecekler. Ve öğrenciler, şiddetsiz protesto kültürünü de öğrenebilirler bu filmden” dedi Büyükelçi Emerson.
* * *
Almanya ve Avrupa’nın antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) ve İslamfobya (İslam düşmanlığı) gibi sorunlarla karşı karşıya olduğuna da işaret eden Büyükelçi Emerson, “Bu filmle birlikte insanlar bu ve benzer sıkıntıların sadece Avrupa’ya, Almanya’ya ait olmadığını görebilecekler. Filmi izledikten sonra insanlar, değişime açık olduklarını anlarlar ve hayata geçirmeye çalışılarsa dünya daha iyi bir hale gelebilir” açıklamasında da bulundu.
Haklı olarak Büyükelçi Emerson, ‘daha iyi bir dünya’ hayal ediyor.
Sanırım bu sağduyu herkesin, hepimizin hayali...
Hepimizin rüyası...