Güncelleme Tarihi:
GELECEK haftalarda Hessen, Aşağı Saksonya ve Hamburg eyaletlerinde seçime gidilecek. Bu üç eyaletteki secimler öncesi yapılan tahminlemelere göre Hıristiyan demokrat eyalet başbakanlarının büyük oy kaybetmesi muhtemel. 1999 yılında çifte vatandaşlık konusunda yabancıları hedef alan bir imza kampanyası başlatan Roland Koch, Hessen eyalet seçimlerinde yenilgisini önlemek amacıyla oldukça bildik bir taktiğe başvurmakta. Koch, bu defa Münih metrosunda meydana gelen şiddet olayı ile "yabancı suçlular" konusunu ilişkilendirdi. Her ne kadar kendi partisi üyelerinin bir kısmı "çocuk suçları" kavramını tercih etse de Koch ve bazı CDU´lular, ABD´yi örnek alarak "Islahevleri"'nin kurulmasını açıkça dillendirmekte. Özendikleri Amerika'daki bu ıslahevlerinde otuzun üzerinde gencin, fecî şekilde can verdiklerini anımsamak gerekiyor. Bu uygulamada, sadece 2005 yılında 1.600'ün üzerinde ağır istismar vakalarının yaşandığı bilinmekte. Örneğin New York Times gazetesinde yayınlanan bir haberde şöyle deniliyordu: "Çocuklara istifrağ ettikleri zorla yediriliyor; dışkılarının içinde yatmak zorunda bırakılıyorlar; tekme tokat dövülüp yerlere atılıyorlar." Bütün bunları gözardı etmek ancak pervasızlık ve insanlık dışılık olarak adlandırılabilir!
Bunun ötesinde, "Alman" gençlerinin işledikleri şiddet suçlarının yanı sıra, aşırı sağcılar tarafından işlenen suçlardaki vahim artış konusunda zaten Koch´un tepkisizliği aşikârdır. Görünen o ki buradaki amaç, yabancılara karşı olumsuz bir hava yaratmaktır. Bununla birlikte, Alman devlet kanalı ARD´de bir yorumcunun kendisini "kışkırtıcılık" yapmakla itham etmiş olması kendisini rahatsız etmemekte. "80li ve 90lı yıllarda yabancı kökenli genç suçlularla yeterli kararlılıkla mücadele edilememesinin sorumluluğu Sosyal Demokratlara aittir." Bu iddianın sahibi yine Koch, ancak ne ilginçtir ki, bahsettiği dönem Kohl devridir!
Seçim kavgası giderek ürkütücü bir hal almakta. Aşırı sağcılar da Koch'un yanında yer alarak "Burada yaşayan ve bu ülkenin kültürüne uymayan yabancıları ülkelerine geri gönderilmelerini" talep etmektedirler. Hessen Eyaleti'nde CDU ile aşırı sağcıların aynı çizgide buluştuklarını gözlemlemekteyiz. Roland Koch aşırı sağ kanattan gelebilecek her oyu kucaklamaya hazır olduğunu açıkça gösteriyor. Alman Yargıçlar Birliği, Gençlik Ceza Yasaları'nın ağırlaştırılması hakkında yürütülen tartışmayı gereksiz görüyor ve eleştiriyor; hatta bu konunun seçim kampanyalarında istismar edilmesine karşı uyarıda bulunmayı ihmal etmiyor. Federal Politik Eğitim Merkezi'nin tespiti dikkate değer: "Yabancılarda suç oranının Almanlara bakarak katbekat daha yüksek olduğu iddiası aşırı sağcı propaganda söyleminden alınmıştır." Ne var ki Koch, bu seçimde argümanlarla değil, insanların korkularını körüklemekle öne geçmek istiyor - yani, "Yabancılar biz Almanlara şiddet uygulamak istiyor" iddiasıyla! Koch kendisini bugün, sessiz çoğunluğun sözcüsü ilan etmekte bunu da en son Richard Nixon denemişti. Islahevi fikrinin kaynağı da bu olsa gerek!
Bütün bu tartışmaların en acı yönü ise, gençlik suçlarının gerçek nedenlerinden artık neredeyse hiç bahsedilmemesidir. İşsizlik, eğitim sisteminin yetersizliği, uyum konusunda eksik uygulamalar gündemde neredeyse yok denecek kadar az yer buluyor. Koch'un partisi tartışmada ön planda yer almak için her yolu mubah görüyor. Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi Federal Meclis Grubu Başkanı Kauder'in yorumu ise şöyle: "Suç işleyen gençlere çeşitli kültürlerin birlikte yasama masalını anlatmak değil, ciddî ve sert bir uyarı gerekiyor." Hessen'deki bu zat tansiyonun artmasında çok etkin; en azından kendi partilileri arasında. Şansölye Angela Merkel´in de ona tepkisiz katıldığı görülüyor. Ne de olsa gelecek yıl Almanya'da genel seçime gidilecek.