Seçim fırtınası öncesi sessizlik

Güncelleme Tarihi:

Seçim fırtınası öncesi sessizlik
Oluşturulma Tarihi: Haziran 11, 2011 00:00

Pazar günü Türkiye’de seçim var. Almanya‘da yaşayan Türkler son haftalarda kısa tatiller yaparak oy kullandılar. Siyasetçilerin seçim günleri, ne hissettiğini düşünebiliyor musunuz? Seçim bölgesini bir kez kazanmış ve bir kez de kayıp etmiş Almanya Federal Milletvekili olarak, Avrupa Parlamentosu Milletvekili olarak ve Bakan olarak bu duyguları yaşamış birisiyim.

Haberin Devamı

Seçim günlerindeki atmosfer bir garip oluyor. Fırtına öncesi bir garip dinginlik. Haftalar, aylar süren bir seçim mücadelesi vermiş, afişler asılmış ve binlerce insan ile birebir görüşme yapılmıştır; her görüşme kendi istek ve fikirlerimizi sevdirmek niyetiyle.

Sonlara doğru daha da telaşlı geçiyor, her görüşme önem taşıyor, gazete ve televizyon haberlerini, haberin eğilimine göre sevinç veya endişe ile takip ediliyor. Bazen çalışmalar geceye kadar uzayabiliyor. Seçim günü insanların sandık başına gitmelerini ve oy kullanmalarını hatırlatmak için sabah saat 04.00’te önceden seçilen bazı evlerin önüne küçük ekmekler bıraktığımı hatırlıyorum.

Daha sonra sonra derin bir sessizlik. Seçim günü. Demokrasinin en yüce bayramı. Tüm ülkede milyonlarca insan sandık başına gidiyor ve artık hiçbir şey sizin etkiniz altında değil. Bu sakinlik her dört senede bir yaşanıyor. Saatin ibresi yavaşça ilerliyor ve sabırsızca sandıkların kapanmasını ve ilk sonuçların gelmesini bekliyorsunuz. Bundan sonra yine telaş başlıyor, her şeyi değiştirebilecek yeni bir dönem için analizler ve hazırlıklar yapılıyor. Ama o eşsiz günün atmosferi, başka hiçbir şey ile karşılaştırılamaz. Her kimi destekliyorsanız da, pazar günü siyasetçilerin hallerini bir düşünün.

Eğer Almanya veya Avusturya'da yaşıyorsanız, sadece pazar değil, pazartesi günü de bayram tatili yapabileceksiniz. Hıristiyanlar, Yunanca’daki "Pentekost" isminden de anlaşıldığı gibi, Paskalya’dan 50 gün sonra bu bayramı kutluyor. Türkçe'de Pantkot Yortusu olarak bilinen "Pentekost Bayramı"ndaki güzellik, Hz. İsa’nın müritlerinin yaptığı konuşmaların değişik uyruklu dinleyiciler tarafından anlaşılmasıdır. Efsaneye göre, Tanrı, Babil’de göğe kadar uzanan bir kule inşa etmek isteyen insanları cezalandırmış ve o günden bu yana insanlar birbirlerinin dillerini anlamaz olmuş. O yüzden bazen Babil Dil Karmaşası deyimi de kullanılıyor. Herkes herkesin dilini anlasaydı, dünyadaki yaşam daha huzurlu olur muydu? Bu bir rüya olduğuna göre, hem Türkçe hem Almanca konuşabilenleri imreniyorum. Bayram gününde, birden çok dil anlıyor ve konuşuyorsanız, bunun mutluluğunu yaşayın.

Berlin’de bu hafta Ayvalık‘lı bir taksiciye rastladım. Ayvalık Ege sahilinde Yunan köylerine sadece bir kaç kilometre uzaklıkta bir yer. Akıcı bir Almanca'yla bana Türkçe ve Yunanca konuştuğunu anlattı. Gerçekten tam Pantkot Yortusu'na uygun bir taksici.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!