Güncelleme Tarihi:
Kafeler, barlar, diskolar, lokantalar, simitçiler kapalı.
İnsanlar işlerini kaybedip işsiz kalma tedirginliği yaşıyor.
Bazı işletmelerde ‘kısa çalışma’ başladı bile.
Hatta dünya otomotiv sanayi devlerinden Volkswagen’de (VW) bile.
Daimler Benz’de (Mercedes) de nisan ayında ‘kısa çalışma’ başlayacak.
*
Federal hükümet de tedirgin.
Alman ekonomisinin bu ‘görünmeyen düşmana’ karşı sürdürülen savaştan güçlenerek çıkması için yollar arıyor.
Nitekim Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu ilk adımı attı.
Merkel hükümetinin önerisi üzerine Federal Meclis, büyüklü küçüklü işletmelere 600 milyar Euro ‘yardım garantisi’ içeren bütçeye onay verdi.
Bu sıkıntılı dönemin atlatılması için Alman Anayasası’nda değişiklik yapılarak 156 milyar Euro da ‘taze borç’ alınmasına da.
Bu paraların ilk etapta işsiz kalanlara, kısa çalışanlara, iş yerlerini kapatmak zorunda kalanlara, sanatçılara karşılık beklenmeden verilmesi öngörüldü.
Bu karar alınırken Federal Meclis’in oturum salonunda da bir ilk yaşandı.
Doktorunda koronavirüs saptandığı için evinde karantinaya çekilen Başbakan Angela Merkel, oturuma video konferansla katıldı.
709 sandalyeli Federal Meclis’teki oturuma ancak her üç milletvekilinden birinin katılmasına izin verildi.
Milletvekilleri ve bakanlar arasında en az 1.5-2 metre mesafe kuralına genelde riayet edildi.
Ancak sağ popülist Almanya için Alternatif AfD) mensubu parlamenterlerin bazılarının bu uygulamaya riayet etmediği de gözden kaçmadı.
Bu yüzden AfD ile Yeşiller arasında zaman zaman ‘sataşmalar’ yaşandığı da.
*
Evet, 2008 yılında dünya genelinde yaşanan mali krizden ‘güçlenerek çıkan’ Almanya, koronavirüs belasını da aynı şekilde atlatmak için ilk somut adımı attı.
Merkel’in yerine Federal Meclis’teki oturumda hükümet adına konuşan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz, “Önümüzde zorlu haftalar var. Şayet dayanışma içinde olursak bunun üstesinden geliriz” diyerek, halkı dayanışma sergilemeye çağırdı.
Evet, Almanya güçlü bir sanayi ülkesidir.
Bu koronavirüs belasının da üstesinden gelecektir.
Ama şu unutulmamalıdır ki, Almanya’nın gücünü korumasında SPD’li eski Başbakan Gerhard Schröder’in “Önce vatan, sonra parti” diyerek, Yeşiller’le birlikte hayata geçirdiği ‘Gündem 2010’ adı altındaki reform politikası etkin bir rol oynamıştır.
O yüzden Almanya, 1998-2005 yılları arasında başbakan olarak görev yapan, çeşitli kesimlerden ve kendi partisinden gelen tepki ve eleştirilere rağmen reform politikasından vazgeçmeyen Gerhard Schröder’e çok şey borçludur.
Çünkü göreve başladığı 1998 yılında 5 milyonun üzerinde olan işsiz sayısı, Schröder’in ‘Gündem 2010’ reform politikası sayesinde 2 milyon sınırının altına düşmüştür.
Nitekim Schröder’den 2005 yılında koltuğu devralan Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’li (CDU) Başbakan Angela Merkel, adeta “Sezar’ın hakkı Sezar’a” dercesine, “Gerhard Schröder, ‘Gündem 2010’ ile ülkemize çok büyük yararlılık göstermiştir. Dış politikadaki köklü görüş ayrılıklarımıza rağmen, Schröder’in reformlarına saygı duyuyorum” demişti.
Başbakan Merkel, daha sonraları da, “Schröder’in reform politikası olmasaydı, ülkemiz bugünkü gibi güçlü olamazdı. Almanya da ben de Schröder’e teşekkür borçluyuz” demişti.
Evet Almanya Schröder’e teşekkür borçlu.
Ama Almanya aynı zamanda 14 yılı aşkın bir süredir hem de kararlı bir biçimde ‘tasarruf, yeni yaratıcı yatırımları destekleme ve sıfır taze borç politikası’ izleyen Angela Merkel’e de teşekkür borçludur.