Güncelleme Tarihi:
AMA Almanya gibi federatif yapılanmaya sahip bir ülkede bu konuda ortak karar vermek kolay olmuyor.
Almanya Federal Cumhuriyeti 16 eyaletten oluşmaktadır.
Her eyaletin Başbakanı, Bakanları vardır.
Dışişleri ve savunma politikası dışındaki her alanda eyaletler kendileri karar verme hakkına sahiptirler.
İşte bu nedenle federal hükümetin bazı alanlarda aldığı kararlar zaman zaman sadece kağıt üzerinde kalmaktadır.
Çünkü bazı eyaletler bunu takmamaktadır.
Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel de bunu defalarca yaşamıştır.
Pandemiyle mücadelede de öyle.
İşte şimdi Olaf Scholz da aynı şeyleri yaşıyor.
KISITLAMALARA GİTSE DE SUÇLU GİTMESE DE
Başkalarının sağlığının tehlikeye sokulmaması için “Ben aşı zorunluluğundan yanayım” diyor Scholz baştan beri.
Hemen bazı eyaletlerden “Bu insanların özgürlüklerini kısıtlamadır” sesleri yükseliyor.
Hatta koalisyon ortağı FDP’li bazı parlamenterlerden de.
Merkel döneminde yaşlı bakım evlerinde, hastanelerde, kliniklerde çalışan personele aşı yaptırma zorunluluğu karara bağlandığı halde, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) yeni Genel Başkanı Friedrich Merz, “Aşı zorunluluğu durdurulsun” diyor.
‘Kardeş parti’ Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, kendi eyaletinde bu alanlarda aşı zorunluluğunu uygulamayacaklarını söylüyor.
Görülüyor ki, Scholz kısıtlamalara gitse de suçlu, gitmese de.
Ukrayna’ya silah verilmesi konusunda da öyle.
‘FELÇ Mİ OLDUN’, ‘DİLİNİ Mİ YUTTUN’
Bir süre sessiz kalınca, muhalefet hemen “Nerelerdesin?”, “Adeta kayıplara karıştın”, “Felç mi oldun?”, “Dilini mi yuttun?”, “Sesini yükselt!” diyerek yüklemeye başladı.
“Almanya’nın dünyadaki imajına zarar verdin”, “Müttefiklerin Almanya’ya güvenini sarstın” suçlamalarına hedef oldu.
Scholz, “Federal hükümetin yıllardır kriz ve savaş bölgelerine silah vermeme gibi bir politikası vardır. Biz Ukrayna’ya öldürücü silah vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu yine yaranamadı.
CDU’nun yeni lideri Friedrich Merz, Rusya’yı Ukrayna’ya saldırmaktan caydırmak için Almanya’nın “Savunma silahları” vermesini istedi.
Evet...
Almanya’da geçerli yasal düzenlemelere göre savaş ve kriz bölgelerine silah ihracı yasaktır.
Ama “istisnai durumlarda” gerekçesiyle bu yasaklar da delinmektedir.
Nitekim geçen yıl CDU/CSU ve SPD’den oluşan büyük koalisyon hükümeti hem Yemen hem de Libya’daki iç savaşa destek veren Mısır’a 3 savaş gemisi ve 16 hava savunma sistemi olmak üzere 4 milyar 340 milyon euro değerinde ‘savunma malzemesi’ ihracına onay vermiştir.
Başka ülkelere de.
YEŞİLLER DE BASKI YAPIYOR
Almanya’da muhalefetin yanı sıra hükümet ortağı Yeşiller de, Rusya’ya ve Çin’e yaptırımlar uygulanması için Başbakan Scholz’a baskı yapmaktadır.
Hatta Rusya-Almanya arasında inşası tamamlanan Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattının hayata geçirilmesinden vazgeçilmesini de istemektedir.
Çin, Almanya’nın en önemli ticaret ortağıdır.
Almanya’nın Çin’e geçen yılki ihracatı 95.8 milyar, Çin’den ithalatı da 116.8 milyar eurodur.
Almanya’da tüketilen doğal gazın yüzde 50’den fazlası Rusya’dan gelmektedir.
Sağı solu belli olmayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bugünden yarına gaz borularını tıkamasının neye mal olacağını Olaf Scholz da çok iyi bilmektedir.
İşte bu yüzden, Scholz’un işi hiç de kolay değildir.
Bugünlerde Olaf Scholz’un yerinde olmak da öyle...