Güncelleme Tarihi:
HAZIRLIKSIZ YAKALANDI
Pandemi belasıyla boğuşmak yetmiyormuş gibi, Scholz daha koktuğuna ısınamadan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubat’ta komşu ülke Ukrayna’ya savaş açtı.
Tabii diğer ülkelerin liderleri gibi, Almanya’nın yeni Başbakanı da hazırlıksız yakalanmıştı.
Tam da Rus enerji devi Gazprom’un inşası tamamlanan Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının devreye sokulmasının planlandığı bir dönemde çıkan savaş, Scholz’un kafasını karıştırdı.
“Bu bir ekonomi projesidir” diyerek Kuzey Akım 2’nin devreye sokulacağını ilan etti.
Ancak başta ABD olmak üzere, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun da Rusya’ya yaptırımlar nedeniyle karşı çıkması üzerine Scholz, Kuzey Akım 2’den vazgeçmek zorunda kaldı.
Daha sonraki günler, haftalar ve aylarda da Ukrayna’ya Almanya’nın da silah göndermesi Scholz’un başını iyice ağrıttı.
Önce “Savaş bölgelerine Almanya’nın silah göndermesi geçerli yasalara göre mümkün” diyerek diretti.
Ancak hem içten hem de dıştan eleştirilerin artması üzerine tutumunu değiştirmek zorunda kaldı.
Almanya gibi bir sanayi devi, Ukrayna’ya tank, top, uçaksavar vermek yerine 5 bin adet askeri miğfer göndererek gülünç duruma düştü.
Neyse ki, gecikmeli de olsa aklı başına gelen Başbakan Scholz, Ukrayna’ya ağır silah ve savunma malzemesi yardımı yapılmasına karar vererek, Almanya’nın imajını kurtardı.
NÜKLEER SANTRAL TARTIŞMASI
Tabii Rusya’nın petrol, doğalgaz ve elektrik sevkiyatını azaltması, hatta zaman zaman tamamen durdurması haklı olarak Almanların tedirginliğini artırdı.
Bir yandan yeni enerji kaynakları aranırken, diğer yandan da 31 Aralık 2022 tarihine kadar kapatılması yıllar önce karara bağlanan son 3 nükleer santralda üretime devam edilip edilmemesi tartışmaları başladı.
Kurulduğu 1980 yılından beri nükleer santralların kapatılmasını savunan hükümet ortağı Yeşiller, “Merkel döneminde alınan kapatma kararından dönüş yok” diye tutturdu.
Yeşillerli Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck, Aşağı Saksonya’daki Emsland’daki nükleer santralın bu yıl sonunda kapatılmasına, Bavyera’daki Isar 2 ve Baden-Württemberg’deki Neckarwestheim 2 tesislerinde 2023 Nisan ayına kadar üretime devam edilmesine karar verdi.
Hükümetin diğer ortağı FDP ise enerji krizi yaşanan bir dönemde tüm enerji kaynaklarına ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekerek, üç nükleer santralda da üretime en az 2024 yılına kadar devam edilmesinde direndi.
Kolay kolay sesini yükseltmeyen, herkesle iyi geçinen, kendisi ve başkalarıyla barışık, uyumlu ve sakin kişiliğiyle tanınan Başbakan Scholz, ortaklar birbirine girerken, somut bir tavır sergilemedi.
Bu yüzden de zaman zaman özellikle muhalefet partili politikacıların eleştirilerine hedef oldu.
‘BENİM DEDİĞİM OLACAK’
Geçen hafta sonu Yeşiller’in Bonn’da düzenlenen kurultayında, faaliyetteki 3 nükleer santraldan birinin kapatılmasına, diğer ikisinde de 15 Nisan 2023’e kadar üretime devam edilmesine karar verilmesi, Başbakan Scholz’u da küplere bindirmiş olmalı ki, Berlin’deki başbakanlıkta Yeşillerli Robert Habeck ve FDP Lideri Christian Lindner ile pazar günü öğleden sonra bir araya geldi.
2.5 saat süren görüşmede bir uzlaşmaya varılamadığı, katılımcıların herhangi bir açıklama yapmadan asık suratla başbakanlıktan ayrılmalarından belli oldu.
Ama çok geçmeden Scholz, kendisinden hiç de beklenmeyen şaşırtıcı bir çıkış sergiledi.
Ve ‘yönetim yetkisini’ kullanarak, ilgili bakanlıklara “3 nükleer santralda, 31 Aralık 2022’den sonra da 15 Nisan 2023’e kadar üretime devam edilmesi için yasal düzenlemelerin hayata geçirileceğini” yazılı olarak iletti.
Yani bir yerde “Yeter artık! Benim dediğim olacak” dedi.
Tabii Almanya’da tartışmalar bitmedi.
Şimdi de ‘koalisyonun geleceği’ tartışmaları başladı.