Güncelleme Tarihi:
‘HİÇ BOŞ DURMUYORUM’
Sorular bölümüne geçildiğinde, orta yaşlı bir beyden ilk soru geldi.
Çok kısaydı.
“Sehr geehrter Herr Scholz, warum tun Sie nichts?” (Sayın Scholz, niye hiçbir şey yapmıyorsunuz?).
Tabii beklenmedik bu soru katılımcıları gülümsetti.
Şansölye Scholz’u da.
Kolay kolay kızıp öfkelenmeyen, sakin bir yapıya sahip olmasıyla tanınan Scholz sükunetini bozmadı ve gülümseyerek, “Ben hiç boş durmuyorum. Hep bir şeyler yapıyorum” dedi.
SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetinin pandemiye karşı aldığı önlemleri, enerji krizinin aşılması ve Alman ekonomisinin yeniden canlandırılması, Ukrayna’da savaşın bitmesi için attığı kararlı adımların altını çizdi.
Kalifiye eleman açığının kapatılması için aldıkları kararları hatırlattı.
Kendi neslinin yakında emekli olmasıyla bu açığın daha da artacağına dikkati çekerek, bunu engellemek için şimdiden gereken önlemleri almanın akıllı bir politika olduğunu vurguladı.
Kendi nesli emekli olurken, “Ama ben emekli olmayacağım” demesi ise katılımcıları gülümsetti.
Alkışlayanlar da oldu.
MEMNUN OLMAYANLAR ÇOĞUNLUKTA
Kabinedeki kadın-erkek eşitliğiyle ilgili bir soruya, “Ben buna çok önem veriyorum. Gelecek yasama döneminde de eşitliği korumak istiyorum” yanıtı vermesine gülen katılımcılar oldu.
Ama alkışlayanlar da.
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıldığında bunun tamamen hayal olduğu görülmektedir.
Çünkü Almanların yüzde 64’ü şu andaki hükümetten memnun değil.
Hatta Başbakan Scholz’dan memnun olmayanların oranı yüzde 70’i buluyor.
Şu andaki tablo bu ama daha seçimlere 2 yılı aşkın süre var.
Bu süre içinde çok şey değişebilir...
Bekleyip göreceğiz...
AfD’NİN İŞİNE YARAR
‘Açık Kapı Günü’ etkinliklerine aynı zamanda FDP Genel Başkanı olan Federal Maliye Bakanı Christian Lindner’in bilimsel gerçeklerle bağdaşmayan bir açıklaması da damga vurdu.
Fakirlik sınırında yaşayan ailelerin çocuklarına yardım için ‘Çocuklar Temel Güvenlik Yasası’nda ısrar eden Federal Aile, Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanı Lisa Paus’un (Yeşiller) ‘bütçeye katkı’ talebine karşı çıkan Lindner, çocuk fakirliğinden en çok 2015 yılından bu yana Almanya’ya gelenlerin, yani sığınmacı ve Ukraynalıların çocuklarının etkilendiğini belirterek, “Ailelerin banka hesaplarına daha fazla para havale etmekle çocuklara daha çok yardım mı edilmiş olunur?” demesi, kafaları karıştırdı.
Hatta Lindner’in “5 kişilik bir aile yılda 37 bin Euro ‘Yurttaş Parası’ alıyor” diyerek kendi ülkelerinde yaşanan iç ve dış savaşlardan hayatta kalabilmek için her şeyi göze alıp kaçarak Almanya’ya gelen insanları bir yerde ‘hedef göstermesi’, sağduyulu insanları isyan ettirdi.
Lindner, daha fazla para yerine sığınmacı, Ukraynalı ve göçmen kökenli ailelerin çocuklarının eğitimlerine, meslek eğitimi yapmalarına ve iş piyasasına kazandırılmalarına ağırlık verilmesini de önerdi.
Bu çok yerinde bir öneridir.
Ama bu insanlara ‘günah keçisi’ gözüyle bakmak tamamen yersizdir.
Saçmadır da...
Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan bir bilimsel araştırmada, “Çocuk fakirliği Almanya’da on yıllardır yapısal bir sorundur. Bunun göçle ilgisi yoktur” denilmektedir.
Liberal bir partinin Genel Başkanı olan Christian Lindner’in bunu bilmemesi mümkün değildir.
Sığınmacılar ve göçmen kökenlilere ‘vurarak’, onların sırtından oy avcılığı yapmak FDP’nin de SPD’nin de CDU/CSU’unun da Sol Parti’nin de işine yaramaz.
Bu ve benzer yaklaşımlar, “Geliyoruz” diye bas bas bağıran sağ popülist, ırkçı, yabancı, sığınmacı düşmanı Almanya için Alternatif’in (AfD) işine yarar.