Güncelleme Tarihi:
Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği’nin (HTİB) başkent Amsterdam’daki merkezinde düzenlenen açık oturuma PvdA’dan (İşçi Partisi) Keklik Yücel, Tunahan Kuzu, Selçuk Öztürk, Yasemin Çegerek, Emre Ünver, Nurten Karışlı, CDA’dan (Hıristiyan Demokratlar) Turan Yazır, D66’dan (Demokratlar66 Partisi) Fatma Koşer Kaya, Gökhan Çoban, GL’den (Yeşil Sol Partisi) Huri Şahin katıldı. Yabancıya en yakın ülkeydi Hürriyet Yurtdışı Yayınlar Yönetmeni Halit Çelikbudak ile Hürriyet-DHA Hollanda Temsilcisi Ünal Öztürk’ün yönettiği toplantıda toplumun tüm kesimlerini etkileyen ekonomik kriz çeşitli yönleriyle ele alındı.
Zirvenin açılışında konuşan Çelikbudak, geçmişte izlediği politikalar ve sağladığı haklardan dolayı yabancılara en yakın ülkeler arasında başı çeken Hollanda’da 2000 yılından itibaren atmosferin değiştiğini söyledi. Halit Çelikbudak, “12 Eylül erken genel seçimleri yalnızca Hollanda değil, Avrupa açısından da büyük önem taşımakta. Sizlerin daha geniş kitlelere ulaşabilmenize zemin yaratmak amacıyla böylesi bir girişimde bulunduk” diye konuştu. Daha sonra söz alan Türk kökenli politikacılar ise şunları söyledi:
Yeşil ekonomiyle 200 bin kişiye iş
Huri Şahin (Yeşil Sol Parti): Ekonomik kriz çok önemli. Parti olarak bu konuda kalıcı çözümlerden yanayız. Adil fırsatların sunulmasını savunuyoruz. Ekonomik krize kalıcı çözümler üretilmeli. Çevreyi kirleten şirketlere devlet yardımlarının durdurulmasını istiyoruz. Uzun vadede istihdam yaratılmasını savunuyoruz. Bürokratikleşmeden kaynaklanan sorunlar var. Kısıtlamalar yapılırken insanların maddi gücü dikkate alınmalı. ‘Yeşil ekonomi’ 200 bin kişiye iş olanağı yaratacak. Yatırımlara da devam edilmesini savunuyoruz. Sağlık hizmetlerinde primin gelire göre ayarlanmasını istiyoruz. Yüksek gelirli daha fazla ödesin.
Kriz çok ciddi
Turan Yazır (Hıristiyan Demokratlar): Değişken dönemde kalıcı çözümler üretmek çok zor. Bunu Rotterdam’ın Feijenoord İlçe Belediyesi’nde de yaşıyoruz. Hollanda ciddi bir kriz döneminden geçiyor. İstihdam, emlak ve sağlık alanlarında ciddi reformlar yapılmasından yanayız. Bu alanlardaki sorunlar kronikleşmiş durumda. Bu sorunlar ivedilikle çözümlenmeli ki Hollanda ekonomisi rahatlasın. Sağlık sektöründeki gereksiz bürokratik harcamaların kesilmesini istiyoruz.
Dar gelirlilerin yükü azaltılmalı
Tunahan Kuzu (İşçi Partisi): Ekonominin büyümesi sağlanmalı ve üretim arttırılmalı. Hollanda’nın AB’ye endeksli olması doğal ancak, Çin ve Türkiye gibi yeni ve gelişen ekonomilerle de işbirliğini arttırmalı. Orta ve Küçük Ölçekli işletmeler desteklenmeli. Kısıtlamalarda denge olmalı. Adil paylaşımda dar gelirli vatandaşın üzerindeki yük azaltılmalı. Ekonomiye güven arttırıcı adımlar atılmalı ki tüketim ve yatırımlar artsın. Gerçekçi bir siyaset yürütülmeli ve reformlar yapılmalı.
İnsanlar gelecek korkusu yaşamasın
Selçuk Öztürk (İşçi Partisi): Yüksek prim tutarı nedeniyle hastalık ve işsizlik sigortasını ödeyemeyen 1.2 milyon dolayında küçük ölçekli işletmeci var. Bu insanlar ciddi boyutta istihdam yaratmalarına rağmen kendilerini yaşamın iki önemli alanında güvence altına alamıyorlar. Bu çok büyük eksiklik. Bu grubun büyük bölümü de yabancılardan oluşuyor. Sosyal Demokratlar olarak bu soruna çözüm getirecek planımız var. İnsanlar gelecek korkusu yaşamamalı. Ülkede 18 bin dolayında Türk girişimci bulunuyor. Yabancı girişimciler arasında başı çekmekteyiz. Krize rağmen girişimci sayımız artıyor. Girişimcilerimiz 60 bin dolayında kişiye istihdam olanağı yaratmakta. Yabancı girişimcilerin sorunlarına çözümler getirilmesini istiyoruz.
Yük, eşit dağıtılsın
Keklik Yücel (İşçi Partisi): Güçlü ve sosyal bir Hollanda için program hazırladık. Nasıl gelişirse gelişsin yükün adil paylaşılmasını istiyoruz. Yatırımlardan vazgeçilmemeli. İş pazarı sosyal haklar yıkılmadan ayakta tutulmalı ve geliştirilmeli. Kriz sürekli değişim gösteriyor, bu nedenle çözümler de değişkenlik gösterebilir.
Uçurum büyüyor
Yasemin Çegerek (İşçi Partisi): Tasarruf önlemleri bugün değil, aslında 1.5 yıl önce alınmaya başlandı. Hollanda’nın 15 ila 18 milyar Euro arasında tasarrufa ihtiyacı var. Yüksek gelirlilerden daha fazla vergi alınmasından yanayız. Hollanda’da gelir grupları arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor. PvdA olarak daha adaletli politikalar uygulamak istiyoruz.
Eğitimde kalite düştü
Gökhan Çoban (Demokratlar66 Partisi): Emlak piyasasının parçalanmamasını istiyoruz. Savunma bütçesinde 500 milyon Euro’luk tasarruf yapılamasından yanayız. Eğitime 2.2 milyar Euro’luk yatırım yapılmasını istiyoruz. Hollanda üniversiteleri eğitim kalitesi açısından son yıllarda dünya sıralamasında düşüşe geçti. Bunun yükselişe geçmesi son derece önemli. Ayrıca ilk etapta 60 bin kişiye iş imkanı sunmayı hedefliyoruz.
Hastalara müşteri gözüyle bakılıyor
Emre Ünver (İşçi Partisi): Hastanelerin birbirleriyle rekabet yapması yanlış bir yaklaşım. Hastaneler promosyon yapıyorlar, bu da bir bütçe gerektiriyor. Sağlık sektöründe insanlara ‘müşteri’ gibi değil, ‘hasta’ gibi bakılmasını istiyoruz. Hasta ile üç dakika görüşüp hemen ameliyata girmek olmaz.
Sorunlara adil çözüm bulacağız
Nurten Karışlı (İşçi Partisi): Hollanda’nın durumu pek iç açıcı görünmüyor. Yıllar sonra işsiz sayısı 500 bin sınırını aştı. İşsizlerin aile fertlerini de dikkate alacak olursak topluma katılamayan binlerce insan var. Ekonomik krizin daha da derinleşeceği bir X tablo var önümüzde. Bütçe açığını kapatabilmek için tasarruf yapılması şart. PvdA olarak sorunlara adil bir şekilde çözüm getireceğiz.
Sağlıkta ciddi reform yapılmalı
Fatma Koşer Kaya (Demokratlar66 Partisi): Sağlık harcamalarında Hollanda, Avrupa ülkeleri arasında başı çekiyor. Yılda 80 milyar Euro sağlık harcamalarına gidiyor. Parti olarak birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da ciddi reformlardan yanayız. Örneğin aile hekimi ile uzman doktor arasında bir birim oluşturulması ciddi manada tasarruf yapılmasını sağlayacak. Akılcı bir sağlık politikasından yanayız. Bu sektörde 500 ile 700 bin arasında çalışana ihtiyaç olacak.
Daha güçlü bir Hollanda için
Keklik Yücel (PvdA): Özgürlüğü, eşitliği, eşit hakları, kadın haklarını ve fırsat eşitliğini savunan seçmenlerden destek almayı umuyorum. Sahip olunan oy hakkı mutlaka kullanılmalı. Bu krizden daha sosyal ve daha güçlü çıkabilmemiz için canla başla çalışacağım. Türk kökenli seçmenlerin daha güçlü ve sosyal bir Hollanda için beni destekleyeceklerini umuyorum.
Geçmiş seçimlere ilgisiz kaldık
Turan Yazır (CDA): Hollanda’da yaklaşık 130 bin dolayında Türk kökenli seçmen bulunduğunu sanıyorum. Maalesef geçen dönemlerde sahip olunan bu oy potansiyelinin ancak yüzde 30’unun sandığa yansıdığı gözlemlendi. Bu oran çok az. Hollanda şu an ciddi bir krizden geçiyor. Sorunları çözebilmek için güçlü siyaset gerekli. Güçlü siyasetin olabilmesi de insanların sandığa gitmesinden geçiyor. Ne kadar çok Hollandalı Türk sandığa giderse o kadar çok Türk kökenli aday milletvekili olacak. Parlamentoda temsil açısından bu son derece önemli.
Oyunuzu sizleri düşünenlere verin
Nurten Karışlı (PvdA): Ülkemin güzel insanları, 12 Eylül seçimlerinde duyarlılığını göster, sandık başına git, oyunu kullan, iktidara talip olduğunu göster. Kaderini seni düşünmeyenlerin eline bırakma. Senin elinden tutup, seni düzlüğe çıkaracak, seni anlayacak, geçim sıkıntısı çekmeden, bu ülkede mutlu yaşamanı sağlayacak olanlara ver oyunu. Halkın milletvekili olmak istiyorum.
Bu seçim dönüm noktası olabilir
Huri Şahin (GL): Türk toplumunun oy potansiyeli Hollanda toplumuna katkısının boyutunu düşünürsek çok önemli. Yaklaşık 50 yıldır Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun Hollanda kültür ve ekonomisine büyük bir katkı sağladığını düşünüyorum. Her şeyden en önemlisi oy hakkının kullanılmasıdır. Bu seçimlerin Hollanda için bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum. Krizden çıkabilmek için ve aynı zamanda Wilders ve Wilders’in düşüncelerini destekleyen partilere güçlü bir sinyal vermek için oylar bilinçli bir şekilde kullanılmalı.
Bir vekil bile önemli
Selçuk Öztürk (PvdA): Meclisteki bir sandalye bile önemli kararların alınmasında ya da engellenmesinde rol oynuyor. Türklerin oy potansiyeli ile ilgili bir çok spekülasyonlar yapılıyor. Bunların bir çoğu doğru olabilir. Önemli olan Türk toplumunun sahip olduğu oy potansiyelini bilmek değil, bu gücü harekete geçirmektir. Seçmenimizin topluca sandık başına gideceğini umuyorum. Oylar bilinçli kullanıldığında, seçimlere üst düzeyde bir katılım gerçekleştirildiğinde bu ülkenin bugününü ve yarınını ilgilendiren bir çok konuda etkili olduğumuz görülecek.
Sorunların çözümü için herkes sandığa
Emre Ünver (PvdA): Türkiyeli toplumun oyları önemlidir ve herkesin oy sandığına gidip sahip olduğu oy hakkını kullanması gerekir. Toplumsal sorunların çözümü konusunda sahip olunan oy potansiyelini sandığa yansıtmak büyük önem taşıyor. Bu ülkede insanca yaşamak istiyorsak, birey olmak istiyorsak, kendi kimliğimizle var olmak istiyorsak, geleceğimizi burada inşa etmek istiyorsak, bu ülkenin ayrılmaz bir parçasıysak, sandık başına giderek oyumuzu kullanmalıyız.
Türk seçmen en az beş milletvekili seçebilir
Yasemin Çegerek (PvdA): Türk kökenli seçmenler eğer oy haklarını tercihli olarak kullanırlarsa en az beş milletvekili adayı tercihli oylarla seçilir. Türk kökenli seçmen için 12 Eylül güç kazanabilmek için bir fırsattır. Stratejik oy kullanmasını bilen, tercihli oylarla adayını meclise taşır. 12 Eylül seçimleri bir fırsat ve seçmen bunu iyi değerlendirmeli. Önyargıya ve yabancı düşmanlığına oylarımızla ‘dur’ demeliyiz. Kullanılmamış bir oy, ırkçılığa verilmiş bir oydur.
Sizin için çalışanları oylarınızla destekleyin
Fatma Koşer Kaya (D66): Seçimlerde herkes sandığa giderek oyunu kullanmalı. Çünkü birey olarak sesimizi duyurmanın demokratik yolu, seçimlerde oy kullanarak, sizin için çalışanları desteklemektir. Ben politikaya ilk başladığımda söylediğim cümleyi hala tekrar ediyorum. Ben sessiz çoğunluğun sesi olmaya çalışan, toplumda sesini duyurmak isteyen ama dikkate alınmayan herkesin milletvekili olmaya çalışıyorum. Bunun yanı sıra, toplumun sorunlarının çözümü için çalıştığım da verdiğim önergelerle sabittir.
Misafirlik bitti artık ev sahibiyiz
Tunahan Kuzu (PvdA): Bu seçimlerde kullanılacak olan her oy önemli. Hollanda’da 400 bin dolayında vatandaşımızın yaşamasına rağmen seçimlere katılım yeterli düzeyde değil. Türk toplumu olarak 50 yıldır Hollanda’da yaşıyoruz ve artık misafir değil ev sahibi konumundayız. Haklarımıza sahip çıkmak için sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor. En büyük sorumluluğumuz da 12 Eylül’de sandığa gidip, bilinçli bir şekilde en doğru adaya oyumuzu kullanmamızdır.
En iyisini bilen tek kişi seçmen
Gökhan Çoban (D66): Oylarımızı kullanıp sesimizi duyurmalıyız. Bu önemli seçimlerde sessiz kalmamalıyız. Türk toplumunun en doğal demokratik hakkını kullanırken, tercihini kendisini en iyi şekilde temsil edecek olan adaydan yana kullanmasını diliyorum. Ancak bu şekilde Temsilciler Meclisi’nde sesiniz olabiliriz. Oylar kullanılmadan önce adaylar ve parti programları incelenmeli. Partilerin geçmişteki politikalarını göz ardı etmeyin. Çünkü hangi aday ve partinin sizin için en iyi olacağını bilen tek kişi sizsiniz.
Yaklaşık 200 bin Türk seçmen var
HOLLANDA’da 12.5 milyon seçmen bulunuyor. Bu grup arasında 200 bin dolayında da Türk kökenli seçmen yer alıyor. 150 üyeli Temsilciler Meclisi’ndeki şuanki tablo şöyle:
VVD 31
PvdA 30
CDA 21
PVV 20
SP 15
D66 10
GL 10
CU 5
SGP 2
PvdD 2
Kortenoeven/ Hernandez Grubu 2
Brinkman 1