Ahmet KÜLAHÇI
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2014 10:27
ALMANYA’da akredite yabancı medya mensuplarının oluşturduğu Yabancı Gazeteciler Cemiyeti’ne (VAP) üye bir grup, hafta başında Dresden’deydik.
Dresden, eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Saksonya’nın başkenti. Nüfusu 525 bin civarında...
Tarihi bir kent...
Ama İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanmış bir kent... Almanya genelinde mükemmel üniversite (Exellenzuni) statüsü kazanan 11 üniversiteden biri olan Dresden Teknik Üniversite’nin (DTU) konuğuyduk.
Doğu’daki tek mükemmel üniversite...
Dünyanın çeşitli kesimlerinden 122 ülkeden 37 binden fazla öğrenci.
5 binin üzerinde yabancı öğrenci.
Araştırma ağırlıklı öğrenim...
Özellikle de mikroelektronik dalında öncü...
İnsanların yaşam kalitesini artırmak için gece gündüz çalışan bilim adamları...
Çoğu da gepegenç insanlar...
DTU’nun rektörü Prof. Hans Müller- Steinhagen hem çalışanları hem de öğrencileriyle gurur duyuyor...
Tabii kapılarının yurtdışından gelecek öğrencilere ve bilim adamlarına sonuna kadar açık olduğunu söylemeyi de ihmal etmiyor.
* * *
Bindiğimiz otobüs Dresden kent merkezinde DTU’ya doğru ilerlerken orta sıralarda oturan Avrupalı gazeteci arkadaşlarından biri “Camiyi gördünüz mü? Çok şahane bir cami” diye seslendi. Evet, kubbesi ve minareleriyle bu tarihi bina tam bir cami görünümündeydi...
Ama cami değildi...
Bu bina eski bir tütün fabrikasıydı...
Hugo Zietz isimli Alman bir işadamı, o dönemler Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan Yunanistan-Makedonya sınırındaki Yenidze, yani Yenice/İskece bölgesinden getirilen tütünleri işletip piyasaya sürdüğü Salem Aleikum sigaralarını üretmek için bir fabrika yaptırır.
Mimar Martin Hammitzsch’in, cami modeli verdiği bu tütün fabrikası inşaatı 1907-1909 tarihleri arasında tamamlanır ve üretime geçer.
Koskocaman kubbesi ve minare görünümlü bacalarıyla bu bina günümüzde otel, restoran ve büro kompleksi olarak kullanılmaktadır.
Binanın tepesinde hala Yenidze yazısı durmakta ve geceleri ışıklandırılarak kenti aydınlatmaktadır. Kubbenin çatısında yer alan Salem Aleikum yazısı ise İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaldırılmış.
İşte gazeteci arkadaşın “Şahane bir cami” dediği görkemli bina, yerli halkın Yenidze Tütün Camii diye bildiği bina...
* * *
Dresden’de İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanan ve iki Almanya birleştikten sonra büyük ölçüde bağışlarla restore edilen tarihi Frauenkirche (Kadınlar Kilisesi)ni de ziyaret ettik. Sonra da gazeteci arkadaşlara, Dresden kent merkezindeki Rezidans Sarayı’nda 2010 yılında açılan ve Osmanlı eserlerinden oluşan Türkische Cammer (Türk Odası) sergisini gezme önerisinde bulundum.
Sergide 16’ncı ile 19’uncu yüzyıl arasında Saksonya prenslerine hediye edilen ve onların satın aldığı Osmanlı eserleri ile savaş ganimetleri yer alıyor. Rezidans Sarayı’nın 2’nci katında 750 metrekare bir alanda 600’e yakın parça sergileniyor... İşlemeli, taşlarla süslü silahlar, hançerler, kamalar...
Elişi dev ipek halılar...
Osmanlı çadırları...
İşlemeli, rengarenk kaftanlar...
Yani tam bir Osmanlı ihtişamı...
Arkadaşların hepsi de çok etkilendi...
Tabii ben de...
Ama “Bu tarihi eserler neden ülkemizde de sergilenmiyor, sergilenemiyor?” diye hayıflandım da...