Güncelleme Tarihi:
Aslında biraz empati yaptığımızda hakemlerin işinin gerçekten çok zor olduğunu görüyoruz. Özellikle televizyon yayıncılığındaki gelişmelerin ardından bu zorluk daha da arttı. Stattaki on binler, ekran karşısındaki milyonların aynı anda izlediği bir pozisyonla ilgili hakem olarak anında ve doğru kararı vermeniz bekleniyor. Bunun imkansızlığı ortada. Hata yapılması da çok doğal.
Son kararı veren kişi olarak bulunduğunuz yer, pozisyona olan mesafeniz, açınız gibi birçok parametrenin doğru olması gerekiyor. Hem de bunu, günümüzde hızlı oynamaya yönelik taktiklerin geçerli olduğu bir futbol ortamında başarmalısınız. Sadece görüş mesafenizdeki bölgeye değil, tüm oyun sahasına hakim olmanız bekleniyor. Bu ve bunun gibi birçok konuyu da eklediğinizde, kimsenin şüphe duymayacağı ve tartışmasız kararlar verebilmek için insanüstü özelliklere ihtiyaç var. Yoksa maçtan sonraki özetleri bile beklemeden, daha yayın sırasında görüntüyü ileri-geri sararak, tekrarlayarak ya da yavaşlatarak hatalarınızı bulan ve sizi o anda mahkum eden bir teknolojiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Futbol yayınlarında seyir zevkini arttırmak için yapılan tüm teknolojik gelişmeler, ne yazık ki hakemlerin dezavantajına dönüşüyor.
FIFA ve UEFA hakem hatalarını azaltabilmek için sürekli çalışmalar yapıyor. Bu konudaki ilk değişiklik yardımcı hakemlerin bayrak kaldırıp indirmek dışında görüş alanlarındaki pozisyonlardaki kararlara etki edebilmesine olanak sağlamak oldu. Telsiz-kulaklık sistemleriyle orta hakemle bağlantısı da sağlanan yardımcıların hataları azaltabileceği düşünüldü. Zamanla bu da yetmedi. Kalelerin bulunduğu çizgilere birer hakem daha koyuldu. Dördüncüyü de saydığımızda hakemler sahaya altı kişilik üçüncü bir takım olarak çıkmaya başladı.
Ama yine de kaçırılan pozisyonlar ve yorum farkları nedeniyle hataları engellemek mümkün olmadı. Kale içine düşen toplara “devam” denmesi, ya da omuza çarpan topu el olarak görülüp penaltı çalınması gibi insani hataların önüne geçilemedi. Zaten karşınızdaki teknolojiyi düşündüğünüz zaman, hakemler sahaya 6 değil 66 kişi de çıksa kameralarla mücadele etmek imkan dahilinde değil.
Teknolojinin oyun kuralları için kullanımına bugüne kadar, “Futbolun ruhuna aykırı” diyerek karşı çıkan yetkililer de artık teslim bayrağını çekmiş durumda. Özellikle 2010 Dünya Kupası'nda Almanya-İngiltere ve son olarak 2012 Avrupa Şampiyonası'ndaki İngiltere-Ukrayna maçlarındaki çizgiyi geçen topların görülememesi üzerine bu konudaki ilk adımı arttırdı.
Japonya'daki FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda “GolRef” ve “Kartal gözü” sistemleri denendi. Testler her iki sistemin de şu ana kadar başarılı olduğunu ortaya koydu. “GolRef” sisteminde içinde manyetik dalgalar yayan çip olan top kullanılıyor. Halihazırda tenis ve kriket maçlarında kullanılan “Kartal gözü” ise kale direğine takılan 7 kamerayla uygulanıyor.
Her ikisinde de top kale çizgisini geçtiğinde hakemin kolundaki saat şeklindeki alıcı “Gol” diye uyarı yapıyor. Sistemin futbola neler katacağını hep birlikte izleyip göreceğiz. Teknolojinin bu anlamda nerelere kadar gidebileceği konusu ise kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Bu son sistem sadece topun çizgiyi geçip geçmediği konusunu halledecek. Peki özellikle son yıllarda sahadaki futboldan çok konuşulan topa elle müdahalelerin belirlenmesi, ikili mücadele değerlendirmeleri, kartlık pozisyonlar, futbolcu-hakem iletişimi gibi konularda teknoloji neler yapabilecek?
Bu yüzden hakeme sadece teknolojik destek tek başına yeterli gözükmüyor. Bunun yanında özellikle Türkiye'de olduğu gibi sadece hakemlerin kararlarını sorgulama amaçlı programlara izin verilmemeli. Futbol yayınları da hakemlerin hataları kadar doğru verdiği kararları da ele almalı. Başkanından antrenörüne, kalecisinden forvetine, yorumcusundan taraftarına futbolun içindeki herkes nasıl hata yapıyorsa, hakemin de hata yapabileceği unutulmamalı.
Yoksa hakemin elindeki o saat şeklindeki alıcının oyuncu topa eliyle bilerek müdahale ettiğinde “El”, faullerde “Faul”, kart gerekiyorsa “Sarı” ya da “Kırmızı”, hakeme hakaretlerde “Küfür” yazacak şekilde ayarlanabilmesi ihtiyacı doğacak. Türk mizah dergilerini takip edenler karikatürist İrfan Sayar'ın Zihni Sinir isimli karakterini bilir. Sanırım böyle bir teknoloji de ancak Zihni Sinir projelerinden elde edilebilir.
Neyse işin esprisini bir yana bırakalım ve 2013 yılının futbolda hakemlerin daha az tartışıldığı bir yıl olmasını dileyelim. Herkese iyi yıllar...