Güncelleme Tarihi:
“ALMANYA, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya gibi ülkelerde yaşayan 5 milyonu aşkın yurttaşımızı sıkıntılı bir dönem bekliyor. Hedefte, başta Türkler olmak üzere tüm Müslümanlar var. Ancak tehlikede olan sadece göçmenler ve zayıf katmanlar değil, demokrasinin ta kendisi. Demokrasilerde, demokrasiyi yok etmek isteyen örgütlere ve eylemlere asla yer verilemez. Hitler Almanya’sında yaşananlar unutulmamalı. Irkçılığın önü sadece polisiye tedbirlerle alınamaz. Görünen, sadece buzdağının ucudur; derinlerde, hiç ummadığımız boyutlarda, kendini üstün ırk, başka ulusları haşarat olarak gören ve onların kültürlerine hoşgörüsü olmayan gizli ırkçılık yatmaktadır. Geçen hafta Almanya’nın Mannheim kentinde Afganlı bir mültecinin 6 kişiyi bıçaklayarak, bir polisi katletmesinden büyük üzüntü duyuyoruz ve bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Ancak bunun faturası tüm Müslümanlara ve göçmenlere kesilecek. Almanya’nın yabancılar politikası sertleşecek. Alman toplumuyla barış ve dostluk içinde yaşamak, şiddet olaylarına karşı durmak ve demokrasiye sahip çıkmak hepimizin görevi.”
‘ÖRGÜTLENELİM, TEDBİRLİ OLALIM’
“Siyasi partilere, sendikalara, sivil toplum örgütlerine üye olalım. Almanya çapında güçlü bir Türk toplumu oluşturalım. İçinde yaşadığımız ülkenin sosyal, kültürel ve dini değerlerine, yasalarına saygı gösterelim. Çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine gereken önemi verelim. Okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan bir toplum olmak için çalışalım. İşimizle, davranışımızla, komşuluğumuzla ve kültürümüzle bu toplumda saygın yerimizi alalım. Yaşadığımız ülkenin dilini öğrenelim. Türk toplumu olarak aramızdaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak can ve mal güvenliğimiz için örgütlenelim ve tedbirli olalım. Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa karşı yapılan etkinliklere, toplantı ve yürüyüşlere katılalım, demokratik güçlerin yanında yerimizi alalım.”
‘CAYDIRICI ÖNLEMLER ALINMALI’
“Alman makamları da yabancı düşmanlığı yapanlara ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı önlemler almalı. Almanya’nın olanakları yerli-yabancı ayrımı yapılmadan halka eşit olarak sunulmalı. Göçmenlere karşı ön yargıları ortadan kaldırmaya yönelik toplumsal, kültürel ve sanatsal çalışmalar Alman kurum ve kuruluşları tarafından desteklenmeli. Göçmenlerin dillerine, dinlerine ve kültürlerine saygı gösterilmeli. En önemli konulardan biri de ana dil dersleri artık kısıtlanmamalı. Ders kitaplarında farklı ülkelerden gelen göçmenlerin ulusal kültürlerine ve dini inançlarına yer verilmeli. Hoşgörüye dayalı, insan haklarına saygılı, şiddete, kine ve yabancı düşmanlığına karşı bir eğitim programı uygulanmalı.”