Güncelleme Tarihi:
Sonra da derin bir dünya politikası analizine girişip, uzun uzun “Türkiye’yi nasıl kurtaracaklarını” tartışırlar.
Son dönemlerde Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanlar, Türkiye’den ziyade Almanya’ya kafayı taktılar.
Telefona sarılıp “Ne olacak bu Almanya’nın hali?” diye soranların sayısı arttı.
Aynı içerikli e-mail gönderenlerin de.
Belli ki, son aylarda Pegida kısa adıyla ortaya çıkan ve aralarında sıradan vatandaşlar da bulunsa da, ağırlıklı olarak neonaziler ile sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) yandaşlarının oluşturduğu Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Avrupalı Vatanperverler tarafından başta Dresden olmak üzere Almanya’nın çeşitli kesimlerinde düzenlenen gösteriler onları tedirgin etmiş.
Ediyor da...
Haklılar da.
Sağduyulu herkes tedirginlik duyuyor.
* * *
Ben de kafayı takmış olmalıyım ki, yeni yıla girerken üst üste rüyalar gördüm.
Almanya’nın 1969-1974 yılları arasında başbakanlığını yapan Willy Brandt’ın Naziler tarafından katledilen Yahudiler anısına yapılan Varşova Gettosu Anıtı önünde diz çöküşünü gördüm rüyamda.
Alman Sosyal Demokratların anıt adamı, Polonya’ya yaptığı resmi ziyaret sırasında 7 Aralık 1970 tarihinde Varşova Gettosu Anıtı önünde diz çöküp Yahudi soykırımı için özür dilemişti.
Bu geçmişle yüzleşme ve özür dilemeydi.
Bu tarihi davranış, insanların içindeki kini, nefreti silip süpürmüştü.
* * *
Aynı gece başka bir rüya daha gördüm.
Almanya’nın 1982-1998 yılları arasında başbakanlığını yapan Helmut Kohl ile dönemin Fransa Devlet Başkanı François Mitterrand, 22 Eylül 1984 tarihinde, Nazi askerleri tarafından 1944 yılında 452’si kadın olmak üzere 642 kişinun öldürüldüğü Ordour sur Glane köyüne gittiler.
Katliam sonrası harabeye çevrilen ve yıllarca tarihten ders alınması için aynı şekilde korunan bir Fransız köyüne.
İki lider Verdun kentinde de Alman asker mezarlığını ziyaret etti.
Saygı duruşu sırasında iki liderin elleri birden buluşuverdi.
Bu da tarihi bir fotoğraftı.
İki halk arasında kinin, nefretin silinip süpürüldüğünü, düşmanlıkların yokolup gittiğini gözler önüne seren bir fotoğraf.
Yüzyıllar boyunca süregelen düşmanlıkların dostluğa dönüşmesinin sembolüydü bu.
İki Almanya’nın birleşmesi ve eski Doğu Almanya halkının özgürlüğüne kavuşması yolunu açan ve Pazartesi Gösterileri olarak bilinen Özgürlük Gösterileri’nin son dönemlerde adeta İslam Düşmanlığı, Yabancı Düşmanlığı gösterilerine dönüşmesi, beni 2000 yılına geri götürdü.
Almanya’nın bazı kentlerinde Musevilere ait sinagogların kundaklanması üzerine Yahudi Katliamı’nın başlangıcı olarak bilinen Kristal Gecesi saldırıların 62’nci yıldönümünde, yani 9 Kasım 2000 tarihinde Berlin’de aşırı sağa karşı dev bir protesto gösterisi düzenlendi.
Tarihi Brandenburg Kapısı önünde düzenlenen bu gösteriye 200 binin üzerinde kişi katıldı.
Aralarında Almanya’nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile “Dürüstler ayaklanması” çağrısında bulunan Başbakanı Gerhard Schröder de vardı.
* * *
1993 yılında Solingen’de Neonaziler tarafından girişilen kundaklamada Genç ailesi 5 ferdini kaybetti.
Cenaze törenine Almanya’nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker de katıldı ve tam bir dayanışma sergiledi.
Almanya Türk Toplumu (TGD) artan düşmanlıklara karşı bir gösteri düzenlemek için harekete geçti.
5 Ocak akşamı tarihi Brandenburg Kapısı önünde Pegida’ya, İslam düşmanlığına ve Yahudi düşmanlığına karşı, “Çoğulcu, çok yönlü ve barışçı bir toplum için” sloganıyla düzenlenecek bu gösteride birliktelik sergilenecek.
Barış içinde birlikte yaşama sahip çıkılması talep edilecek.
Bu gösteriye Özgürlük Gösterileri’nin ne olduğunu herkesten çok daha iyi bilen Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ile barış içinde birlikte yaşamın korunmasında en üst düzeyde politik sorumluluk taşıyan Başbakan Angela Merkel’in de yerlerini almaları çok önemli bir sinyal olacaktır.
“Rüyalar gerçek olsun” diyeceğim, ama bu bir rüya değil, beklentidir.
Hem de sağduyulu herkesin beklentisi...