Ahmet KÜLAHÇI - Fotoğraf: Reuters
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2019 10:56
AMBERG... Almanya’nın Bavyera Eyaletinde 42 bin nüfuslu bir kent. Nürnberg’e 60 km. Yeni yıl öncesi son cumartesi akşamı sarhoş üç Afgan ile İranlı bir sığınmacı, kent merkezinde önlerine gelene tekme tokat saldırıyor.
BU saldırılar sırasında biri hastanelik olmak üzere çoğu Alman 12 kişi yaralanıyor.
Bu saldırılar ülkede yaşayan Almanlar gibi, göçmen kökenliler ve sığınmacılar tarafından da kınanıyor.
Ama bu
haber duyulur duyulmaz, başta sağ popülist Almanya için Alternatif (
AfD) mensubu politikacılar olmak üzere farklı çevreler devreye girip, “Suç işleyen sığınmacılar derhal sınır dışı edilmeli” diye bas bas bağırmaya başlıyor.
Aynı zamanda Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin (CSU) Genel Başkanı olan Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı Horst Seehofer de bu kervana katılıyor.
Seehofer, “Suç işleyen, şiddete başvuran sığınmacılar ülkemizi terk etmeli. Eğer gerekiyorsa yasalar değiştirilip, suç işleyen sığınmacılar derhal sınır dışı edilmeli” diyor.
Bu açıklamalar üzerine tam bir politik tartışma yerleşiyor Almanya’nın gündemine.
*
BOTTROP...
Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya (NRW-KRV) Eyaleti’nde 117 bin nüfuslu bir kent.
Münster, Essen ve Bochum yakınlarında.
Yaklaşık 200 yıl sonra Almanya’da üretimine son verilen ve ‘kara altın’ olarak bilinen madenin çıkarıldığı, aralarında Türkler de olmak üzere yüzbinlerle madencinin çalıştığı son taşkömürü ocağı ‘Prosper-Haniel’in 21 Aralık’ta tarihe gömüldüğü bir kent.
Madencilerin son çıkardığı taşkömürünün Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’e armağan edildiği kent.
İşte aynı kentte, yani Bottrop’ta yılbaşı gecesi Andreas N. isimli 50 yaşında bir Alman ‘yabancı avı’na çıktı.
Kullandığı otomobili gece yarısı Bottrop’un 4 farklı kesiminde ve Essen’de yabancıların üzerine sürdü.
Yeni yıla umutla girmek isteyen 8 Suriyeli ve Afgan sığınmacıyı yaraladı.
Aralarında kadınlar ve çocuklar da vardı.
NRW’nin Hıristiyan Demokrat Partili (CDU) İçişleri Bakanı Herbert Reul, “Bu adamın niyeti çok açık bir biçimde yabancıları öldürmekti” açıklamasında bulundu.
Nitekim Essen Emniyet Müdürlüğü de saldırının yabancı düşmanlığı motifli olduğunu açıkladı.
Hatta bazı yayın organları yakalanan saldırgan Andreas N.’nin “Bu kadar yabancı Almanya için bir sorun. Ben bu sorunu çözmek istedim” şeklinde yabancı düşmanı bir yaklaşım sergilediğine bile yer verdiler.
Ama işin ilginç yönü, hem yazılı hem görüntülü hem de sözlü bazı medya organlarında, saldırganın psikolojik tedavi görmüş bir ruh hastası olduğu yer aldı.
Hatta saldırganın şizofren olduğuna bile yer verildi.
Bu yazılıp çizilenler doğru olabilir.
Saldırgan için bu yönde doktor raporları da bulunabilir.
Ama bunun gerekçe olarak gösterilmesinin bir mantığı yoktur.
Madem ruhsal sorunludur, madem şizofrendir, o halde saldırgan nasıl olur da ‘sadece yabancıları’ hedef almıştır?
Neden Alman-yabancı dememiş de ‘yalnız yabancıların’ üzerine sürmüştür otomobilini?
Sonradan ortaya çıkan video görüntülerinden de anlaşılabileceği gibi, saldırgan arabasını zaman zaman durdurup, ‘hedef kitleyi’ yani ‘yabancı’ olduklarını saptadıktan sonra otomobilini onların üzerine sürmüştür.
Yani belli ki. saldırgan yalnız psikolojik sorunları olan bir ruh hastası değil, aynı zamanda bir ırkçıdır.
Hem de koyu bir ırkçı.
Ama nedense Alman politikacıların çoğu apaçık ırkçılık kokan bu saldırıya karşı sesiz.
*
İşte bu yüzden sığınmacıların giriştiği saldırıları politik sorun haline getiren politikacıların ve farklı çevrelerin, ırkçılığın üzerine aynı kararlılıkla gitmemelerini, gitmek istememelerini anlamak da kabullenmek de mümkün değildir.
Hem de hiç mümkün değildir.