Güncelleme Tarihi:
LONDRA'da şair-yazar Rıfat Ilgaz, doğumunun 100. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, oğlu Aydın Ilgaz’ın sunduğu bir konferansla anıldı. Britanya Türk Kadınları Derneği’nin (BTKD), Covent Garden Kingsway Hall Hotel’de düzenlediği, “Babam ve Arkadaşım Rıfat Ilgaz” konulu söyleşide, oğlu Aydın Ilgaz, babasını anlattı. kısa kesitler sundu. Arkadaş, dostları ağzından anlatıldığı bir belgeseli de izleyicilere gösterdi. BTKD Başkanı Maviş Fuchs, Türk edebiyatına “ Hababam Sınıfı”, “Karartma Geceleri”, “Sınıf” gibi ölümsüz eserleri armağan eden yazarı oğlundan dinleyeceklerini belirterek, Aydın Ilgaz ve eşi Nilgün Ilgaz’ı ağırlamaktan büyük onur duyduklarını söyledi.
Rıfat Ilgaz belgeselinde, yazarı yakından tanıyanlardan Asım Bezirci, Doğan Hızlan, Hasan Pulur, Aydın Çubukçu, Mahmut Saydur, Adnan Özyalçıner ve Tarık Akan gibi ünlüler konuşmalarında ünlü yazarı değişik yönleriyle anlattılar. Rıfat Ilgaz’in verem tedavisi görürken, hastane yatağına kelepçeyle bağlı kalışı, Marko Paşa Dergisi’ni Sabahattin Ali, Aziz Nesin ile çıkartışı, öğretmen eşi ve çocuklarına kendi yüzünden zarar gelmemesi için eşinden boşanması, hapisaneye düşüşü de belgeselde yer aldı.
Aydın Ilgaz, babası ve onun gibi yazarların geçmişlerinde ne kadar haksızlığa uğradığını bir kere daha belgeselle gördüklerini belirterek, babasız yılların zorluğunu, annesinin kendisi ve kızkardeşine bakmadaki rolü ve çocukluk anılarındaki babasını anlattı. Babasının kırmızı kapaklı, Devrim yayınlarından çıkan ve 19 şiirden, 17’sinde okullarındaki çocukları anlatan ilk şiir kitabı “Sınıf” yüzünden tutuklanışını dile getirdi. Kitabın, İhsan Devrim adlı yayımcının yayınevinde yayınlandığını, Sınıf’ın gerçekten sınıfları ve çocukları anlattığını, kitabın kapağının ise kırmızı şeker kutusu kabından yapıldığını, böyle ‘sudan’ nedenlerle babasının hapisaneye gönderildiğini söyledi.
Aydın Ilgaz, babasının adıyla anılan, filmlere, tiyatro ve dizilere konu olan ünlü “ Hababam Sınıfı” romanının hikayesini de şöyle anlattı, “Ben Aksaray’daki Pertevniyal Lisesi’nde okuyordum. Her okul dönüşünde babam okulda ne yaptıklarımı sorar, ben de o hoca bunu, öteki hoca şunu, biz bunu yaptık diye anlatırdım. Baban o zamanlar takma isimle yazıyordu. O da ertesi günü bunları başka isimler kullanarak, sütununda “Hababam Sınıfı” diye anlatırdı. Kimse benden şüphelenmezdi. Babam aslında bu romanında Türkiye’de o devirdeki sınıf ayrılıklarına dikkati çekmek istemişti."