Güncelleme Tarihi:
Demokratik bir ülkede bundan daha doğal birşey olamaz. Ancak sonuç çok şaşırtıcıydı. Avusturyalı seçmenler, yıllardır ülkede yabancı düşmanı ve ırkçı politikayla popülist bir tutum sergileyen Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) adayını ilk sıraya taşıdı. Yani 5 aday arasından en fazla oyu yüzde 35’le FPÖ’nün adayı Norbert Hofer aldı. İşte şaşırtıcı olan buydu.
FPÖ bile böyle bir sonuç beklemiyordu. Kamuoyu Yoklama Enstitüleri de. Gözler şimdi 22 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerine çevrildi.
Norbert Hofer ile bağımsız olarak seçimlere giren ve toplam oyların yüzde 21’ini alan Yeşiller’in eski Başkanı Alexander van der Bellen, cumhurbaşkanlığı koltuğu için yarışacak.
Avusturya’nın tarihinde ilk kez köklü partilerden Avusturya Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ile Avusturya Halk Partisinin (ÖVP) adayları ilk turda devre dışı kaldı.
FPÖ; İslam, sığınmacı, hatta Türk düşmanı bir seçim kampanyası sürdürdü. Bunu sloganlar da gösteriyordu. - Önce Avusturyalılar. - Türkiye tam üye olursa, Avusturya, Avrupa Birliği’ni (AB) terk etmeli. - Biz Avusturya’nın bir İslam (Müslüman) ülkesi olmasını istemiyoruz. - İslam, Avusturya’nın bir par- çası değildir. - Sosyal sistemi altüst eden sığınmacılara hayır.
Evet, Avusturyalı sağ popülistler, tek arzuları hayatta kalabilmek olan zavallı sığınmacıların sırtından oy topladılar. Hem de demokrat geçinen Avrupalı demokrat Avusturyalılardan. FPÖ’nün adayı daha şimdiden ikinci tur öncesi bu yöndeki kampanyayı ağırlıklı olarak sürdüreceklerini ilan etti.
Hatta cumhurbaşkanı koltuğuna oturması halinde Parlamento’yu feshedip genel seçim yolunu açacağını da. Yani bir yerde, sağ popülist FPÖ’lü bir başbakan istediğini de. Aslında bu eğilim yalnız Avusturya için değil, tüm AB ülkeleri için de geçerlidir.
Fransa’da Français d’abord (Önce Fransızlar) sloganıyla yola çıkan Front National (Ulusal Cephe - FN) son yıllarda gücünü belirgin bir biçimde artırdı. 2014 yılında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde toplam oyların yüzde 24.86’sını alarak ilk sıraya yükseldi.
Hollanda’da Geert Wilders liderliğindeki İslam, yabancı ve sığınmacı düşmanı Özgürlük Partisi (PVV) sistematik olarak oy oranını artırmaktadır. Polonya’da sağ popülistler iktidarda. Macaristan’da da öyle.
Danimarka’da Danimarka Halk Partisi, Finlandiya’da Gerçek Finliler, İsveç’te İsveçli Demokratlar, İsviçre’de İsviçre Halk Partisi, Yunanistan’da Kızıl Şafak, İtalya’da Kuzey Ligi, Norveç’te Kalkınma Partisi her geçen gün güçlenmekte. Hem de Avrupa düşmanlığı yaparak. Euro düşmanlığı yaparak. İslam ve Müslüman düşmanlığı yaparak. Sığınmacı düşmanlığı yaparak. Bu gidiş tehlike vericidir. Quo vadis Europa? Avrupa nereye gidiyor?