Güncelleme Tarihi:
***
Son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları ‘ortada’ çöküşün devam edeceği yönünde ciddi sinyaller vermekte.
Almanya’da bu hafta sonu genel seçimler olsa, CDU/CSU’nun yüzde 29, SPD’nin yüzde 16 civarında oy alacağından hareket edilmekte.
Buna karşın Yeşiller ile sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) oy oranını büyük ölçüde artıracağından da.
AfD’nin özellikle eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerde bu yıl yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinde tüm ezberleri bozacağı tehlikesinden de.
Saksonya’da 1 Eylül’de yapılacak Eyalet Parlamentosu seçimlerinde, AfD’nin CDU’nun hemen ardından ‘ikinci büyük parti’ konumuna yükselmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Hem de yabancı, sığınmacı, İslam ve Müslüman düşmanlığı yaparak.
Avrupa’nın ortak değerlerini ayaklar altına alıp, Avrupa Birliği (AB) karşıtı politikaları körükleyerek.
Bunda hiç şüphesiz Alman toplumunda bir düşünce değişikliğinden ziyade, köklü partilere karşı tepkili bir tutum sergileme eğiliminin artması etkin bir rol oynamakta.
SPD yanlısı Friedrich Ebert Vakfı (FES) adına yapılan ve geçen hafta açıklanan “Kaybolan orta, düşmanca konumlar” başlıklı araştırmaya bakıyorum.
“Almanya’da demokratik yönetim kaçınılmaz” diyenlerin oranı yüzde 86’yı buluyor.
“Almanya’da demokrasi genelde iyi işliyor” diyenlerin oranı yüzde 65’e ulaşıyor.
“Toplumumuzdaki sağ popülizm demokrasiyi tehdit ediyor” görüşünü paylaşanların oranı yüzde 60’ı buluyor.
Buna karşın “Almanya’nın tüm halkı temsil edecek güçlü bir partiye ihtiyacı var” diyenlerin oranı da yüzde 38 gibi tehlikeli bir rakama ulaşıyor.
“Herkesin refahı için Almanya’nın, tek elden yönetecek güçlü bir lideri ‘Führer’ (Hitler gibi) olmalı” diyenlerin oranı yüzde 17’yi buluyor.
İşte bunu görünce “Quo vadis Almanya?-Almanya nereye gidiyor?” diyorum.
***
“Demokraside herkesin onuru ve eşitliği ilk sırada gelmeli” diyenlerin oranı yüzde 93’e ulaştığı halde; göçmen, sığınmacı ve İslam düşmanlığı ile oy avcılığı yapan sağ popülist AfD’ye destek her geçen gün artıyor.
Asıl tehlikeli olanı ise köklü partilerde sağ popülistlerin oranının artması.
Bu oran CDU/CSU’da yüzde 20’yi, SPD’de yüzde 16’yı, FDP’de yüzde 22’yi, Sol Parti’de yüzde 12’yi ve Yeşiller’de yüzde 7’yi bulmakta.
Aynı araştırmaya göre, ülke genelinde ırkçılık yüzde 7’yi, yabancı düşmanlığı yüzde 19’u, İslam karşıtlığı yüzde 19’u, sığınmacı karşıtlığı da yüzde 54’ü bulmakta.
“Almanya’ya Müslüman göçü yasaklanmalı” diyenlerin oranı da yüzde 18’e ulaşmakta.
Almanların sadece yüzde 35’i Federal Meclis’e, yüzde 33’ü de Federal Hükümet’e güven duymakta.
“Politik kararların alınmasında gizli örgütlerin etkisi var” diyenlerin oranı yüzde 46’yı, “politikacılar ve yüksek düzeydeki yöneticiler belirli güçlerin kuklalarıdır” diyenlerin oranı da yüzde 33’ü bulmakta.
İşte bu gelişmeler ve “kaybolan orta”, Almanya için ciddi bir tehlike ve tehdit oluşturmaktadır.
İşte bu yüzden sağduyulu herkesin “Quo vadis Almanya?-Almanya nereye gidiyor?”diye sorması kaçınılmazdır.
Hem de yüksek sesle…