Güncelleme Tarihi:
YILLARCA haber alamadıkları babasının mezarı başbakanlığı döneminde 2001 yılında Romanya’nın Ceanu Mare kentinde bulundu.
Schröder, yokluklarla büyüdü.
İlk ve orta öğrenimden sonra Göttingen Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi’ni bitirip avukatlık yaptı.
Öğrencilik döneminde 1963 yılında SPD’ye üye oldu ve aktif politikaya adımını attı.
1978 yılında SPD’nin gençlik teşkilatı Genç Sosyalistler’in (Jusos) Başkanı oldu.
İki yıl sonra da Federal Meclis’e milletvekili olarak girdi.
1980’li yılların başında Federal Meclis milletvekiliyken, bir akşam kafayı çektikten sonra, Almanya’nın o zamanki başkenti Bonn’daki Başbakanlık binasının önünden geçerken bahçeyi çeviren demir parmaklıklara tırmanıp, “Ben buraya girmek istiyorum” diye haykırdığı söylenen Schröder, bu hedefine 1998 yılında ulaştı.
Ve 1998 yılında SPD ile Yeşiller’in oluşturduğu koalisyon hükümetinin başına geçerek hem Bonn’da hem de Berlin’de başbakanlık koltuğunda oturdu.
İŞSİZ SAYISI 2.5 MİLYONA DÜŞTÜ
Doğru bildiğinde ısrar eden ve ‘başta’ (tamam, yeter) söylemiyle tanınan Schröder, başta sendikalar olmak üzere çeşitli kesimlerin karşı çıkmasına rağmen Almanya’da iktidara geldiğinde 4.3 milyonun üzerinde olan işsiz sayısını düşürmek için Hartz IV olarak bilinen ‘İşsizlik Parası 2’ uygulamasını hayata geçirdi.
Tabii partisi oy kaybına uğradı, ama Almanya kazandı.
Schröder’in bu uygulaması sayesinde Almanya’da işsiz sayısı 2.5 milyona düştü.
Ama Schröder 2005 yılında seçimleri kaybedince koltuğunu CDU’lu Angela Merkel’e bıraktı.
Başbakanlığı döneminde Rusya lideri Vladimir Putin’le ilişkilerini geliştirdi.
İki ülke arasındaki Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattının devreye sokulmasına imza attı.
Hatta o dönemlerde dördüncü eşi Doris Schröder-Köpf’le birlikte biri kız, diğeri oğlan iki Rus çocuğu evlatlık bile edindi.
Görevi bıraktıktan sonra milletvekilliğinden de istifa edip yeniden asıl mesleği avukatlığa dönen Schröder, Putin’in önerisi üzerine Rusya’nın enerji devi Gazprom’un yan kuruluşu olan Kuzey Akım projesini yürüten şirketin yönetiminde yer aldı.
Tabii Almanya’nın eski bir başbakanının bir yabancı şirkette, hele hele bir Rus şirkette görev alması Almanları küplere bindirdi.
Muhalefet partileri Schröder’e ateş püskürdü.
1999-2004 yıllarında genel başkanlığını yaptığı SPD’liler de öyle.
Ama Schröder kimseyi takmadı ve “Bu benim özel işim” diyerek yoluna devam etti.
Almanya’da bu bir ilkti.
‘PUTİN’İN UŞAĞI’ SUÇLAMASI
Almanya’nın eski bir başbakanı görevi bıraktıktan sonra başka bir ülkeye ait şirkette aktif görev alıyordu.
‘Putin dostu’ olarak bilinen Schröder, daha sonraki dönemlerde ‘Putin’in uşağı’ suçlamalarına bile hedef oldu.
Ama yine aldırmayıp bildiğini okumaya devam etti.
Ancak Putin’in Ukrayna’da savaşa girişmesi üzerine durum değişti.
Tüm gözler ve oklar Schröder’e çevrildi ve Rus şirketlerdeki görevlerini bırakması için baskılar arttı.
Schröder aldırış etmeyince, Federal Meclis Bütçe Komisyonu, kendisine Meclis’e ait binaların birinde tahsis edilen bürosunu “Eski Başbakan olarak fahri görevler üstlenmiyor” gerekçesiyle elinden aldı.
Almanya’da eski cumhurbaşkanları ile başbakanlara böyle bir hak tanındığı halde, ‘Putin dostu’ Schröder’in bu hakkı da elinden alındı. Büroda çalışanlar da istifa edip görevi bırakınca Schröder yalnız kaldı.
Tabii bir hukuk adamı olan Schröder, hakkını aramak için mahkemeye başvurdu.
Ve Berlin İdari Mahkemesi, geçen hafta Gerhard Schröder’in Federal Meclis Bütçe Komisyonu’na açtığı dava başvurusu geri çevrilirken, Federal Meclis’e ait bürosunu kullanma hakkı olmadığına karar verildi.
Yani Almanya’da ‘Putin dostu’ cezalandırıldı.
‘Putin dostluğuna ceza’ verildi.