Güncelleme Tarihi:
Hatta yaşam tutkusunu da.
Evet, Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 5’inci Başbakanı Helmut Schmidt, 96 yaşında yaşamını yitirdi.
Yani bir dönemler Almanya’nın, Avrupa Birliği’nin (AB) politikasına damga vuran ve dünya politikasında etkin bir rolü olan bir efsane daha bu dünyadan göç etti.
Helmut Schmidt, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) anıt adamı olarak nitelenen Willy Brandt’ın danışmanı Günter Guillaume’un Doğu Almanya adına casusluk yaptığının ortaya çıkması üzerine istifa edince başbakan oldu.
O dönemler ben Bochum Ruhr Üniversite’de öğrenciydim.
***
1980 yılında Hürriyet’te çalışmaya başladığımda özellikle dönemin terör örgütü Kızıl Ordu Cephesi (RAF) karşısındaki çaresizliklerini daha yakından izleme olanağı buldum.
Helmut Schmidt, küçük ortak Hür Demokrat Parti’nin (FDP) cephe değiştirip muhafazakar kanadı, yani Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri’ni (CDU/CSU) tercih etmesi üzerine, 1974 yılında oturduğu başbakanlık koltuğunu 1 Ekim 1982 tarihinde bırakmak zorunda kaldı.
O günlerde Hürriyet’in Avrupa merkezi Frankfurt’ta işe başlayalı tam 2 yıl olmuştu.
Yapıcı güvensizlik oylamasını kaybedip, başbakanlığı kaptırdığı CDU lideri Helmut Kohl’ü tebrik etmesini televizyon ekranlarından izledim.
Koltuğunu kaptırdığı Helmut Kohl’ü tebrik etmek için yerinden kalkıp, ağır adımlarla yürümesi ve isteksiz bir biçimde elini sıkışını daha dünmüş gibi hatırlıyorum.
Başbakanlığı dönemindeki politik aktivitelerini, kendisi hakkında yazılıp çizilenleri her zaman yakından takip ettim.
***
Helmut Schmidt, Türkiye’de iktidarda bulunan politikacılarla hep iyi ilişkiler içinde oldu.
1990’lı yılların ortalarına doğru Helmut Schmidt’i, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti olarak Bonn’daki Amerika Kulübü’nde konuk etmiştik.
Schmidt’e başta Türkler olmak üzere Almanya’da yaşayan yabancıların konumu ve gelecekleri hakkında ne düşündüğünü sormuştum.
Schmidt, Marakeş (Fas’ta ‘Kırmızı kent’ olarak bilinen bazırlarıyla ünlü tarihi bir kent) ile Türkiye’nin çoğu kentleri arasında büyük bir fark görmediğini, o yüzden Türklerin Almanya’ya uyum sağlamakta güçlük çektiklerini ve bu nedenle de Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine sıcak bakmadığını söylemişti.
Ben de bunun üzerine kendisine, “Sayın Schmidt, siz tam 8 yıl Almanya’nın başbakanlığını yaptınız. Deflarca Türkiye’nin en yüksek düzeydeki politikacılarıyla biraraya geldiniz. Madem Türkiye’nin AB üyeliğine karşıydınız da bunu kendilerine neden o dönemde bir kerecik bile olsa söylemediniz?” diye sormuştum.
Açık sözlülüğü ile tanınan Schmidt, hiç düşünmeden “Politikada bazen düşündüklerinizi söyleyemezsiniz” yanıtını vermişti.
Tabii bu yanıt beni tatmin etmemişti ama bir yerde dolaylı da olsa Helmut Schmidt, ‘politikada dürüst davranmak her zaman mümkün olmuyor’ gerçeğini itiraf etme dürüstlüğünü de göstermişti.
***
Daha sonraki yıllarda da Helmut Schmidt’i hep uzaktan izledim.
Katıldığı açık oturumlarda, birini söndürmeden diğerini yakan sigara tiryakiliğiyle tanınan Schmidt’in ilerleyen yaşına rağmen hala da pırıl pırıl bir zihin ve zekaya sahip olduğuna tanık olduk.
Sanırım 2002 yılı Nisan ayıydı.
Schmidt, Hand auf Herz (Elini kalbine koy) isimli kitabının tanıtım toplantısına katılmıştı.
Berlin’deki Basın Merkezi binasında düzenlenen bu toplantı öncesi kitabı alıp bir göz gezdirdim.
Kitapta yabancılarla, Türklerle ilgili birşeyler aradım.
Buldum da.
Kitabında, Schmidt’in dönemin Almanya Başbakanı Ludwig Erhard’ı kast ederek, “Erhard, ‘misafir işçileri’ ülkeye getirdi. Bu çok büyük bir hataydı. Şimdi biz çok heterojen, çok kültürlü bir toplum durumundayız. Ama bu durumun üstesinden gelemiyoruz. Biz Almanların 7 milyon yabancının hepsini asimile etme yeteneği yok. Aslında Almanlar bunu da zaten istemiyorlar. Çünkü onların (Almanlar) içinde bir yabancı düşmanlığı var” satırları yer alıyordu.
Kitap tanıtımı yapılıp soru-yanıt bölümüne geçildikten sonra Schmidt’e, “Sayın Schmidt, kitabınızda Almanların içinde yabancı düşmanlığı olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz? Ayrıca sizin içinizde de yabancı düşmanlığı var mı?” diye sormuştum.
Yani dolaylı bir biçimde “Siz de yabancı düşmanı mısınız?” demek istemiştim.
“Hayır ben bu gruptan değilim” yanıtını vermişti.
***
Schmidt bir Alman dergisine verdiği demecinde de bir Türk Başbakan’ın kendisine, “Almanya’ya 10 milyon kişi ihraç edeceğiz. Çünkü bizim çok insanımız var” dediği şeklindeki açıklamasını okumuştum.
Bu sözlerin kendisini çok ürküttüğünü söyleyen Schmidt, “Çünkü, Almanların Türkleri entegre edemeyeceğini biliyordum. Çünkü, uyum ve özellikle de Türklerin uyumunun altından kalkamadık” demişti.
Tabii “Kaldı ki, biz de onların uyumu için yeterli katkıda da bulunmadık” itirafında da.