Güncelleme Tarihi:
*
Kabinedeki ‘yaş tablosuna’ bakıldığında akla gelen ilk iki isim Horst Seehofer ile Gerd Müller’dir.
Bu durumda insanın aklına ister istemez, “Söder acaba baştan beri diş bilediği Horst Seehofer’i devre dışı bırakmak mı istiyor?” sorusu geliyor.
Tabii bunu fırsat bilerek kendi partisinden Gerd Müller’in yerine daha genç bir ismi Merkel kabinesinde görmek mi istediği de.
Geçen yıl mayıs ayında bu yasama döneminden sonra bir daha milletvekili adayı olmayacağını ilan eden Seehofer, “Benim yaşımda biri, hepiniz bunu daha yaşayacaksınız, sabahleyin uyandığında hâlâ makamında olup olmadığını kontrol etmek zorundadır” diyerek, isim vermediği halde partisinin lideri Söder’in kabinenin gençleştirilmesi önerisiyle dalga geçti.
Ama Markus Söder’in önerisine asıl tepki 60 yaşın üzerindeki CDU’luların oluşturduğu Yaşlılar Birliği Başkanı Otto Wulff’tan geldi.
Otto Wulff, “Kalite yaşla, birinin genç veya yaşlı olmasıyla ölçülemez. Önemli olan kabinede en iyi kafaların görev almasıdır” dedi.
Yani bir yerde politikada nesiller kavgasına son verilmesini istedi.
*
23 Mayıs 1949 tarihinde anayasanın kabulüyle resmen kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 70 yıllık tarihine bakıyorum.
Almanya’nın ilk Başbakanı CDU’lu Konrad Adenauer’dı.
Göreve başladığında 73 yaşındaydı.
1963 yılına kadar görevde kaldı.
Yerine geçen CDU’lu Ludwig Erhard da 66 yaşındaydı.
CDU’lu Kurt Georg Kiesinger 1966 yılında başbakan olduğunda 62 yaşındaydı.
Almanya’nın SPD’li ilk Başbakanı Willy Brandt, 1969 yılında başbakanlık koltuğuna oturduğunda 56 yaşındaydı.
1974 yılında görevi devralan SPD’li Helmut Schmidt de 56 yaşındaydı.
Helmut Kohl, CDU/CSU’yu 1982 yılında tekrar iktidara taşıdığında 52 yaşındaydı.
1998 yılında yerine geçen SPD’li Gerhard Schröder de 54 yaşındaydı.
2005 yılında görevi devralan CDU’lu Angela Merkel de 51 yaşındaydı.
Yani Almanya’nın gelmiş geçmiş ‘en genç başbakanı’...
Bunları hiç şüphesiz CSU Lideri Markus Söder de bilmektedir.
Ama belli ki Söder, son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları ışığında muhafazakar kanadın gelecek genel seçimlerde başbakan adaylığı için kendisine daha fazla şans tanıdığını gördüğünden, ‘gündemi belirleyen güvenilir politikacı’ imajı yansıtmayı hedefliyor.
Hem de politikada da nesiller kavgasını göze alarak.