Polisteki ırkçıları kimse araştırmıyor

Güncelleme Tarihi:

Polisteki ırkçıları kimse araştırmıyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2012 18:31

Almanya'da sonbaharda başlaması planlanan neonazi terörüyle ilgili davayı müdahil avukat olarak takip edecek olan Mehmet Daimagüler, "Müvekkilim adına girişimlerde bulunmama rağmen, soruşturma dosyalara bakamadım. Federal Başsavcı isterse bana dosyaları gösterebilir. Ne yazık ki ben şu ana kadar hiç bir dosyayı göremedim. Çok üzücü bir durum" dedi.

Haberin Devamı

NEONAZİ cinayetleriyle ilgili duruşmalara müdahil avukat olarak katılacak olan Mehmet Gürcan Daimagüler, cinayetlerde polis ve istihbaratın sadece hatası bulunmadığını, bu kurumlarda neonazilerle sempati kuran memurların ihmalinin bulunduğunu belirtti. Mehmet Daimagüler, kurban yakınlarıyla irtibatı sağlamak ve onlara manevi destek vermek amacıyla ombudsman olarak görevlendirilen Barbara John'u da sert bir dille eleştirdi.

Barbara John, "Placebo"dur
Barbara John'un „Placebo“ etkisi (Hastalara ilaç diye verilen tesirsiz madde) olduğunu belirten Mehmet Daimagüler, "Tam bir hayal kırıklığı. Hukukçu olmayan bir kişi. Kendisiyle görüştüm. Öldürülenler bu ülkenin insanı ve onların yakınları 'bize neden eski yabancılar sorumlusu verildi' diye soruyorlar. Ben mücadeleci, genç, konusunu bilen birinin atanmasını isterdim. Hatta hala aktif meslekte olan ve gücü bulunan birinin olması gerekirdi“ dedi.

Bağış kampanyası hakarettir
Daimagüler, Barbara John'un, müvekkiline mektup göndererek bağış kampanyası başlatacağını bildirdiğini kaydederken, "Benim müvekillimin babası veya eşi depremde hayatını kaybetmedi. Bu insan neonaziler tarafından öldürüldü. Bu nedenle devlet hukuksal olarak sorumluluğu kabullenmek zorunda. Benim müvekkilimin hediyeye veya bağışa ihtiyacı yok. İhtiyacımız olan herşey yasal olarak kurallara bağlanmıştır. Ben müvekkilim için kesinlikle bağış çağrısında bulunulmasını istemiyorum. Bu bir hakarettir“ dedi.

Aşırı sağcı polisler
Daimagüler, "İçişleri bakanı bireysel hatalar olduğu yönünde açıklama yaptı. Ben ise şu ana kadar politikanın sormadığı soruyu soruyorum. Güvenlik birimleri içinde, özellikle de doğu Alman polisinde ırkçılık ne oranda var? Bazı memurların bu faillerle sempati kurdukları ve bu nedenle neonazi teröristlerini, yani failleri yeteri kadar takip edip etmedikleri sorulmadı. Bu yönde ciddi ipuçları var. Örneğin Hessen eyaletindeki internet cafe'de işlenen cinayette Anayasayı Koruma Teşkilatından bir memurun cinayet sırasında orada olduğu ortaya çıktı. Muhbir demiyorum, istihbaratta görevli memurdan bahsediyorum. Bu memur cinayet sonrası tanık olarak yer almadı ve daha sonra polis tarafından bulundu. Evinde nazi sembolleri ortaya çıktı. O zaman şunu soruyorum. Anayasamızı kim koruyor?“ diye konuştu.

Dosyalar gösterilmedi
Yaklaşık 2 aydan bu yana müvekkili adına girişimlerde bulunmasına rağmen, soruşturmayla ilgili dosyalara bakamadığını belirten Daimagüler, "Avukat olarak benim dosyaları ana duruşma başladığı zaman görme hakkım var. Ancak Federal Başsavcı isterse bana dosyaları gösterebilir. Ne yazık ki ben şu ana kadar hemen hemen hiç bir dosyayı göremedim. Çok üzücü bir durum. Çünkü faillerden şu anda tutuklu bulunan terör zanlısı Zschaepe'nin avukatları savunmada oldukları için dosyaları görebildiler. Ben Zschaepe ve avukatının benden daha fazla bilgi sahibi olmasını büyük haksızlık olarak değerlendiriyorum. Biz, mağdurların avukatları olarak dosyalara bakabilmemiz savcının inisiyatifinde. Ancak politik bir karar verildi. Politik kararı savcı bizim aleyhimize verdi. Müvekkillerimin olayları gazetelerden değil doğrudan dosyalardan öğrenme hakkının verilmesi de adaletin bir parçasıdır“ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!