Güncelleme Tarihi:
HATTA bazı polislerin sosyal medyada Hitler fotoğrafları ve ırkçı söylemler paylaştıkları da.
Şimdi de Hessen Eyalet hükümeti adına 17 bin emniyet mensubunun katılımıyla yapılan bir kamuoyu yoklamasında, çoğu polis olan Hessen’deki emniyet mensuplarının yüzde 27.6’sının, yani hemen hemen üçte birinin, “Almanya İslamlaşıyor” düşüncesini paylaştığı ve korkusu yaşadığı belirlendi.
Hem de bunların yüzde 64.4’ü kendilerini ‘ortada’, yüzde 19’u ‘ölçülü sağda’, yüzde 13’ü ‘ölçülü solda’, yüzde 1.6’sı ‘sağda’ ve sadece yüzde 0.1’i ‘etkili sağda’ (aşırı sağda) gördükleri halde.
Aslında buna şaşmamak gerekir.
Çünkü emniyet mensupları da bu toplumun bireyleridir.
Onlar da bu toplumun içinden çıkmaktadır ve bu toplumun bir parçasıdır.
Farklı dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarında da Almanların yüzde 44’ünden fazlasının “Almanya İslamlaşıyor” görüşünü paylaştığı saptandığı için, emniyet mensuplarının bu yaklaşımları da çok şaşırtıcı değildir.
Ancak milliyet, dil, din, ırk ayırımı yapmadan bu ülkede yaşayan herkesin güvenliğinden sorumlu olan polislerin bu görüşü paylaşıyor olmaları tehlikelidir.
Aynı zamanda da tedirgin edici.
*
Federal İçişleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre 82.3 milyon nüfuslu Federal Almanya Cumhuriyeti’ndeki Müslüman sayısı 4.3 ila 4.7 milyon arasındadır.
Yani, Almanya’daki Müslümanların oranı toplam nüfusun yüzde 5.4’ü ile 5.7’si arasındadır.
Ama Almanların yüzde 30’undan fazlası ülkede 10 milyondan fazla Müslüman’ın yaşadığını düşünmektedir.
Hatta, ülkedeki Müslüman sayısının 20 milyon olduğunu düşünen Almanlar bile var.
Ama resmi rakamlar ışığında Almanya’nın İslamlaştığı görüşünü paylaşmak saçmadır.
“Almanya İslamlaşıyor” korkusu yaşamak ise tamamen yersiz ve tamamen saçmadır.
Çünkü, 4.7 milyon Müslüman’ın 82.3 milyon nüfuslu Almanya’yı İslamlaştırması mümkün değildir.
Ancak Hessen’deki emniyet mensuplarının ve Almanların önemli bir bölümünün bu görüşü paylaşmaları için Almanya’da farklı kesimler yıllardır çaba göstermektedir.
Örneğin bir dönemler Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Berlin Maliye Senatörü olan Thilo Sarrazin, 2009’da ‘Lettre International’ dergisine verdiği demecinde, “Kosovalıların Kosova’yı istila ettiği gibi, Türkler de Almanya’yı istila edecekler. Doğurganlık oranının yüksekliği sayesinde” diyerek, tam bir Türk ve Müslüman düşmanlığı sergilemiştir.
‘Almanya Kendi Kendini Yok Ediyor’ başlıklı kitabında da Almanya’nın Türk ve Müslüman göçmenler yüzünden ‘aptallaşacağına!’ yer vermiştir.
‘Düşmanca Devralma (İstila): İslam Kalkınmayı Nasıl Engelliyor ve Toplumu Nasıl Tehdit Ediyor?’ başlıklı kitabında da Müslümanları ‘öcü’ gibi gösteriyor.
Sağ popülist AfD, “İslam bizim devletimiz, toplumumuz ve değerlerimiz için tehlikedir” diyor.
AfD, “İslam özgürlükçü demokratik temel değerlerle bağdaşmamaktadır”, “Demokrasi ve hukuk devletine ‘Ja’, şeriata ‘Nein’” diyor.
AfD, 2017’de sürdürdüğü genel seçim kampanyasında, “Şayet Almanya’da İslam’a sınırlarının gösterilmesini istiyorsanız, 24 Eylül’de AfD’ye ‘Ja’ (Evet) deyin” yazılı afişleriyle oy avcılığı yapmıştır.
AfD’li bir politikacı sosyal medyada, “Şeriat, Alman hukuk kültürünün bir parçası mı olmalı? Biz hangi ülkede yaşıyoruz?” yalanıyla İslam ve Müslüman düşmanlığını körüklüyor.
Sosyal medyada, “Almanya’da haremler” yalanları.
Sosyal medyada, Angela Merkel fotoğrafı ve altında, “Almanya bir İslam devleti olacak. Almanlar kendilerini buna alıştırmalı” yalanları.
Sosyal medyada, “Çocuk yuvaları ve orta dereceli okullar İslamlaşıyor” yalanları.
Ve daha neler neler...
Alman medyasının önemli bir bölümü de buna çanak tutmaktadır.
İşte bu yalanlara inanan Almanların sayısı her geçen gün artmakta.
Tabii buna paralel olarak İslam ve Müslüman düşmanlığı da.