Ahmet KÜLAHÇI / Fotoğraf: dpa
Oluşturulma Tarihi: Şubat 29, 2020 11:45
Almanya’da 1980 yılında kurulan ve doğa korunması, barış hareketine destek, nükleer santrallere karşı politikayla 1983 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5.6 oranında oy alarak Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’na giren Yeşiller’e köklü partiler yıllarca ‘öcü’ gözüyle baktı. Özellikle muhafazakar kanat olarak tanınan Hıristiyan Demokrat/ Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) Yeşiller’den hep uzak durdu.
ANCAK 1990’lı yılların ortalarında CDU’lu genç politikacılar ile Yeşiller arasında bir yakınlaşma başladı. İlk kez 1 Haziran 1995 tarihinde CDU’lu ve Yeşiller’li genç milletvekilleri,
Almanya’nın o dönemdeki başkenti Bonn’daki Sassella isimli İtalyan lokantasında birbirlerini daha yakından tanımak için bir araya geldiler.
CDU’dan
Armin Laschet, Norbert Röttgen, Peter Altmaier, Hermann Gröhe, Ronald Pofalla, Eckart von Klaeden, Julia Klöckner, Kristina Schröder, Yeşiller’den Volker Beck, Matthias Berninger, Rezzo Schlauch, Cem Özdemir, Katrin Goering-Eckardt, Simone Probst ve bazı başka parlamenterler, belirli aralıklarla aynı yerde buluşup görüş alışverişinde bulundular.
CDU’nun ‘kardeş parti’ konumundaki CSU, bu gruba, her ne kadar İtalyan lokantasında pizza yemeseler de, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ‘Pizza connection’ (Pizza çetesi) olarak bilinen uyuşturucu ticareti yapan mafya çetesinin ismini verdi.
Ama hem CDU’lu hem de Yeşiller’li genç parlamenterler, buna hiç de aldırış etmeyip buluşmalarını sürdürdüler.
*
İşte bu ‘pizza çetesi!’ öncülerinden şu anda Kuzey Ren Vestfalya (KRV-NRV) Eyalet Başbakanı olan Armin Laschet ile bir dönem Merkel kabinesinde Federal Çevre, Doğa Korunması ve Reaktör Güvenliği Bakanı olarak görev yapan Norbert Röttgen, CDU Genel Başkanlığı’na ve Almanya’nın olası başbakanlığına soyundular.
Tabii bir dönemler şu andaki Başbakan Angela Merkel’in koltuğundan ettiği CDU/CSU Federal Meclis Grubu eski Başkanı Friedrich Merz de.
Armin Laschet’i de, şu anda Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı olan Norbert Röttgen’i de Bonn’da 1987-1999 yılları arasında görev yaptığım dönemden beri tanırım.
Her ikisiyle de hem Bonn’da hem de daha sonraki yıllarda da Berlin’de zaman zaman bir araya geldik.
Armin Laschet’le de Norbert Röttgen’le de daha çok Almanya’daki Türkleri ve Türkiye kökenli insanları, Türkiye’yi konuştuk.
Hep ‘Almanyalı Türklerin’ yanında yer alan ve 2005-2010 yılları arasında KRV Nesiller, Aile, Kadınlar ve Uyum Bakanı olarak görev yapan Armin Laschet, Türklere ve Türkiye kökenli insanlara, tabii diğer göçmen kökenli insanlara da hep sahip çıktı.
Onların haklarını savundu.
Onların ‘eşit yurttaş’, ‘eşit vatandaş’ olarak kabul edilmesi ve uyum sağlamaları için hep mücadele verdi.
Armin Laschet, 2011-2012 yıllarında Hürriyet Gazetesi Avrupa baskılarında köşe tazıları da yazdı.
Türkiye’nin ve Türklerin, Türkiye kökenli insanların konumlarını, beklentilerini ve geleceklerini içeren bu köşe yazılarında barış içinde birlikte yaşamı hep ön plana çıkardı.
Hürriyet’teki ilk yazısında, “Hayatımızın çok yönlülüğü, bize yakın insanların özel ve eşsiz olması, güzel karşılaşmalar, tecrübelerimiz, arkadaşlarımız ve paylaştığımız dertler, bazı siyasi tartışmalardan daha ilginç değil mi? İşte bunlar hakkında her cumartesi yazacağım” diyordu.
Nitekim öyle de yaptı.
Almanya’nın Türkiye’den öğreneceği çok şeyler olduğunu da yazdı.
Almanya’da ilk kadın başbakan 2005 yılında göreve geldiği halde, Türkiye’de Tansu Çiller’in 1993 yılında başbakan seçildiğini yazdı.
Almanya’da birçok şirketin yönetiminde kadın sayısının yok denecek kadar az olduğuna dikkati çekerken, “Türkiye’de iş alanlarındakilerin sadece yüzde 14’ü kadın olmasına rağmen, yönetimde kadınlar yüzde 23 oranında yer alıyor” gerçeğinin altını çizdi.
“Bu alanda Almanya’nın Türkiye’den ve Türklerden öğreneceği çok şey var” dedi.
Evet, bir dönemlerin ‘pizza çetesi!’ ve bazı Almanların “Türken-Armin” (Türklerin Armin’i-Türk Armin) dediği Armin Laschet, CDU liderliğine göz dikti.
Şansı da hiç de az değil.